İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sercan Ahmet Uluç, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği ile MHRS sistemindeki yeni uygulamalara tepki göstererek, aile hekimlerinin giderek artan iş yüküne rağmen hak kaybına uğradığını belirtti. Uluç, yönetmeliği “eziyet yönetmeliği” olarak nitelendirdi.
Dr. Sercan Ahmet Uluç ve İSTAHED Genel Sekreteri Dr. Çınla Nişli Kaya, aile hekimliği sisteminde son dönemde yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Maaşın yüzde 60’ı şarta bağlı, bu kabul edilemez”
Uluç, 1 Kasım 2024’te yayımlanan Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği’nin aile hekimleri için ağır şartlar getirdiğini vurguladı. Zaten yoğun olan iş yüklerinin daha da arttığını söyleyen Uluç, aylık gelirin sadece yüzde 40’ının sabit maaş olduğunu, kalan yüzde 60’ın ise çeşitli performans kriterlerine bağlandığını hatırlattı.
“Bir ay çalışamadığımızda sadece maaşımızın yüzde 40’ını alıyoruz. Dünyada hangi sağlık çalışanı böyle bir ücret sistemiyle çalışıyor?” diyen Uluç, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında hekim ve hemşire sayısında en son sıralarda yer aldığını, buna rağmen sağlık hizmetinin çalışanların fedakârlığı sayesinde sürdüğünü ifade etti.
“MHRS uygulamaları itibarımızı zedeliyor”
MHRS randevu sistemindeki son değişikliklere de tepki gösteren Uluç, randevu bulamayan hastaların aile hekimine yönlendirilmesinin kendilerini “sekreter konumuna” düşürdüğünü belirtti:
“Bu uygulamalar çalışma memnuniyetimizi ve mesleki itibarımızı ciddi şekilde zedeliyor. MHRS randevularının, bize ayrılan payın genel paya eklenmesini ve randevuyu hastanın kendisinin almasını istiyoruz. Yalnızca acil yönlendirme gereken küçük bir pay aile hekimlerine bırakılmalı.”
Bir yıldır aile hekimine hiç başvurmamış hastalar üzerinden yapılacak kesintinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Uluç, memnuniyet veya reçete oranlarına göre yapılan ücret kesintilerinin kaldırılmasını talep etti.
Dr. Kaya: “Gelirimiz rastlantısal istatistiklere göre belirlenemez”
İSTAHED Genel Sekreteri Dr. Çınla Nişli Kaya ise mevcut sistemin hem çalışanı hem yurttaşı mağdur ettiğini ifade etti. Gelirin; antibiyotik yazma oranından, mide ilacı reçetelerinden, hasta sayısından ve tarama istatistiklerinden etkilendiğini belirten Kaya, uygulamanın hekimleri cezalandırdığını söyledi:
“Bir hekimin, ebenin ya da hemşirenin maaşı; hastanın davranışlarına veya rastlantısal istatistiklere göre belirlenemez. Günün sonunda çalışan mutsuz, tükenmiş ve çaresiz kalıyor.”
15 Aralık itibarıyla, son bir yılda aile hekimine hiç gelmeyen hastalar nedeniyle hekimlerin ve aile sağlığı çalışanlarının yüzde 10–15 gelir kaybına uğrayacağına dikkat çeken Kaya, şunları söyledi:
“Hastalarımızı zorla ASM’ye mi getireceğiz? İnsanların hastaneye gidip gitmemesini nasıl kontrol edelim? Elimizde olmayan nedenlerle cezalandırılmaktan bıktık. Bu model sürdürülemez hale geldi. Biz sadece adil, öngörülebilir ve emeğe saygılı bir çalışma düzeni istiyoruz.”





