DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş, Adana Suluca Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde yaşanan ağır hak ihlallerine ilişkin kapsamlı bir dosya hazırlayarak hem Adalet Bakanlığı’na yazılı soru önergesi verdi hem de TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na acil inceleme başvurusu sundu. Güneş, cezaevindeki koşulların “insan onuruyla bağdaşmadığını, birçok uygulamanın ise doğrudan işkence niteliği taşıdığını” belirtti.

“24 metrekareden küçük ölüm odaları”

Mahpuslardan gelen mektuplar, cezaevindeki hücre koşullarının son derece ağır olduğunu ortaya koyuyor. Suluca’da tek kişilik iki hücrenin birleştirilmesiyle oluşturulan ve üç mahpusun birlikte kaldığı, 24 metrekareyi bile bulmayan alanlar mahpuslar tarafından “ölüm odaları, kafesler” olarak nitelendiriliyor.

Güneş, Çukurova’nın sıcak ve nemli havası nedeniyle bu alanlarda nefes almanın dahi zorlaştığını, yatak, tuvalet, banyo ve yemek alanının aynı mekâna sıkıştırıldığını belirtti. Mahpusların günde 23 saat kapalı tutulduğu, yalnızca 1 saat havalandırmaya çıkarıldığı ifade edildi.

Mahremiyeti yok eden kameralar: “Sanki denek gibiyiz”

Hücrelere yerleştirilen kameraların banyo ve tuvalet dahil her alanı görecek şekilde konumlandırıldığı ortaya çıktı. Bir mahpusun mektubunda şu ifadeler yer aldı:

“Sanki birer denekmişiz gibi davranılıyor.”

Kameraların mahremiyeti ihlal ettiğini belirten mahpuslar bunları kapattığında, hücrelere baskın yapıldığı, eşyaların dağıtıldığı ve 2. Müdürün mahpuslara “Doğru olmayabilir ama bize böyle talimat geldi” dediği Güneş’in dosyasına yansıdı.

Daha çarpıcı olan ise şu oldu:
Olay sırasında hastanede bulunan ağır hasta mahpus Celal Ercan’a bile ‘kamera kapatma’ gerekçesiyle disiplin cezası verildi.

Hasta mahpuslar sistematik şekilde tedaviden mahrum bırakılıyor

Güneş, birçok hasta mahpusun durumunun tecrit koşulları nedeniyle giderek ağırlaştığını belirtti. Kritik durumdaki mahpuslar arasında şunlar bulunuyor:

  • Fevzi Arslan

  • Agit Güngör

  • Nureddin Polat

  • Hacı Alağaş

  • Celal Ercan

  • Mehmet Emin Ado

Fevzi Arslan: “Muayenede bile kelepçeler çözülmüyor”

2018’de gözaltında aldığı darbeler nedeniyle kalıcı beyin hasarı yaşayan Fevzi Arslan’ın, ağız içi aramayı reddettiği için 10 Eylül 2025’ten bu yana hastaneye götürülmediği belirtildi.

Arslan daha önceki sevklerde yaşadıklarını şöyle aktardı:

DEM Partili Koçyiğit: Öcalan İmralı Görüşmesinde Tarihsel Perspektif ve Çözüm Sürecine Dair Mesajlar Verdi
DEM Partili Koçyiğit: Öcalan İmralı Görüşmesinde Tarihsel Perspektif ve Çözüm Sürecine Dair Mesajlar Verdi
İçeriği Görüntüle

“Yemek yerken bile ellerimiz kelepçeli. Muayene olurken bazen kelepçeler çözülmüyor.”

Benzer şekilde 2016’dan beri tutuklu olan Agit Güngör de mide rahatsızlıkları olmasına rağmen ağız içi arama dayatması nedeniyle tedaviye erişemiyor.

Kitap yasağı: “Kürt” geçen kitaplar verilmiyor

Cezaevi yönetiminin, isminde “Kürt” veya “Kürdistan” geçen kitapları mahpuslara vermediği, yeni atanan 1. Müdürün ise hukuki temele dayanmayan şu talimatı verdiği aktarıldı:

“Her odada en fazla 7 kitap olacak.”

Güneş, bunun açık bir düşünce ve ifade özgürlüğü ihlali olduğunu vurguladı.


Provokasyon riski: Adli ve politik mahpuslar aynı blokta

Mahpusların rızası dışında, farklı davalardan hükümlü mahpusların aynı bloklarda toplandığı, bunun ise olası provokasyonlara zemin oluşturduğu belirtildi.


Komisyona acil inceleme çağrısı

Beritan Güneş, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na sunduğu başvuruda Suluca Hapishanesi’nde:

  • kamera uygulamaları,

  • hücre koşulları,

  • tecrit politikaları,

  • hasta mahpusların tedaviye erişiminin engellenmesi,

  • kitap yasakları,

  • mahpusların riskli biçimde aynı bloklara yerleştirilmesi

konularında acilen yerinde inceleme yapılmasını talep etti.


“Suluca’daki uygulamalar işkence niteliğinde”

Güneş, açıklamasında şu ifadeye yer verdi:

“Suluca Yüksek Güvenlikli Hapishanesindeki koşullar insan onuruyla bağdaşmıyor. Birçok uygulama doğrudan işkence niteliğinde. Derhâl müdahale edilmeli, hasta mahpusların yaşam hakkı korunmalıdır.”

Muhabir: Haber Merkezi