DEM Parti Dersim Milletvekili Ayten Kordu, 15 Kasım 1937’nin, Pir Seyit Rıza’nın, oğlu Hüseyin’in ve yol arkadaşlarının idam edildiği; Dersim halkının belleğine kara bir gün olarak kazındığını belirterek kapsamlı bir açıklama yaptı. Kordu, Dersim Tertelesi’nin tüm yönleriyle araştırılması ve devlet arşivlerinin açılması talebiyle TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi sunduklarını duyurdu.
Kordu açıklamasında, Dersim’in yüz yıllardır doğayla barışık yaşamın, inançla iç içe bir toplumsal düzenin mekânı olduğunu; halkların eşit ve özgür yaşama iradesinin bu kadim coğrafyada filizlendiğini vurguladı. Ancak bu coğrafyanın, 1937–1938 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık sayfalarından birine sahne olduğunu hatırlattı. Dersim Tertelesi olarak hafızalara kazınan süreçte binlerce insanın katledildiğini, köylerin yakıldığını, halkın sürgüne gönderildiğini ve özellikle kız çocuklarının çeşitli şehirlere evlatlık verildiğini belirtti. Kimlik, dil, kültür ve inancın sistematik biçimde hedef alındığını kaydeden Kordu, sağ kalanların anlatıları ve sınırlı arşiv kayıtlarında 70 ila 100 bin arasında insanın öldürüldüğünün ortaya çıktığını söyledi.
Kordu’ya göre bu katliam, yalnızca askerî bir operasyon değil; bir halkın varlığına ve hafızasına yönelmiş sistematik bir yok etme politikasıydı. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında şekillenen tekçi ulus-devlet anlayışı doğrultusunda hazırlanan açık ve gizli raporlarda Dersim’in “ulusal bütünlüğe engel” olarak gösterildiğini; Şark Islahat Planı’nın bu yaklaşımın zeminini oluşturduğunu belirtti. Raporda yer alan “Dersim ya ıslah edilmeli ya da iflah” söyleminin, ileride yaşanacak kıyımın ideolojik temelini oluşturduğunu ifade etti.
Tertelenin ardından Dersim’in toplumsal önderlerinin hedef alındığını hatırlatan Kordu, Pir Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin Uşene Seydi, Fındık Ağa, Hesene İvraime Qıji, Aliye Mırze Sili, Cıvrail Ağa ve Hesen Ağa’nın 15 Kasım 1937 gecesi Elazığ Buğday Meydanı’nda hukuki hiçbir dayanağı olmayan kararlarla idam edildiğini belirtti. Seyit Rıza’nın yaşının küçültülmesi, oğlu Hüseyin’in ise 16 yaşında olmasına rağmen yaşının büyütülmesini “tamamen siyasi bir karar” olarak nitelendiren Kordu, aradan geçen 88 yıla rağmen mezar yerlerinin hâlâ gizlendiğini vurguladı.
Kordu, Seyit Rıza’nın idam sehpasında söylediği “Evlad-ı Kerbelayız, günahsızız, ayıptır, zulümdür, cinayettir” sözlerinin bugün hâlâ adaletin ve vicdanın sesi olarak yankılandığını ifade etti. Mezar yerlerinin gizlenmesini ise “toplumsal hafızaya yönelik bir saldırı” olarak değerlendirdi. Mezarların yalnızca birer gömü alanı değil; halkların yas tuttuğu, hafızasını koruduğu mekânlar olduğunu vurguladı.
Kordu, benzer uygulamanın Şeyh Said ve 46 arkadaşı ile Said-i Kurdi’nin (Nursi) idamı sonrasında da tekrarlandığını hatırlatarak, mezar yerlerinin gizlenmesinin geçmişle yüzleşmeyi engelleyen bir “politik hafızasızlık stratejisi” olduğunu söyledi.
Bugün, aradan geçen 88 yıla rağmen Seyit Rıza’nın, oğlu Hüseyin’in, yol arkadaşlarının ve diğer birçok tarihsel önderin mezar yerlerinin açıklanmamasının, Türkiye’nin geçmişle yüzleşme konusundaki eksikliğini gösterdiğini belirten Kordu, bunun hem adalet hem de toplumsal barış açısından kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“Dersim halkının tarihsel acılarını dindirmek ve toplumsal barışı sağlamak için samimi adımlar atılmalıdır” diyen Kordu, Dersim Tertelesi’nin tüm yönleriyle araştırılması, kayıp mezar yerlerinin açıklanması ve devlet arşivlerinin açılması gerektiğini ifade etti.
Bu amaçla TBMM’de kurulacak bir araştırma komisyonunun, katliamın tarihsel arka planını, planlayıcılarını, idamların hukuksuzluğunu ve mezar yerlerinin gizlenmesinin toplumsal hafıza üzerindeki etkilerini ortaya koymasının “adaletin tecellisi ve kalıcı toplumsal barış için hayati önem taşıdığını” söyledi.
Ayten KORDU
DEM Parti Dersim Milletvekili





