Yarın, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için kritik bir hukuki süreç yaşanacak. Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde, CHP'nin 38. Olağan ve 21. Olağanüstü Kurultaylarının iptali istemiyle açılan davanın dördüncü duruşması saat 10.00'da görülecek. Bu dava, parti içindeki dinamikleri ve geleceğini doğrudan etkileyebilecek nitelikte olması nedeniyle on binlerce vatandaşın süreci anlamakta güçlük çektiği bir konu haline geldi.
Bu yargı sürecine paralel olarak, CHP bugün Ankara'da bir miting düzenleyerek mahkemenin olası olumsuz kararlarına veya partinin başına geçmeye çalışanlara yanıt niteliğinde bir mesaj verecek. Miting çağrısında, partinin köklü geçmişine ve mücadeleci ruhuna vurgu yapıldı: "Bugün saat 17.00’de Tandoğan’da buluşuyoruz! Biz, Cumhuriyet kuranların, hepimizi bugünlere getirenlerin, bayrağı yeniden dalgalandıranların, cesaretli insanların partisiyiz. Aynı sabırla, azimle, kararlılıkla bugün de mücadeleye devam ediyoruz. Biz kazanacağız, milletimiz kazanacak!"
Aşağıda, CHP kurultay davası ve etrafındaki gelişmeleri, olası senaryoları ve parti liderlerinin duruşunu ara başlıklar halinde inceleyeceğiz.
CHP Kurultay Davası: Süreç ve Hukuki Boyut
Davanın Konusu ve Birleşen Dosyalar
CHP'den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile bazı delegeler, 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'nın iptali istemiyle dava açtı. Ayrıca, bir başka delege tarafından da 6 Nisan'da yapılan 21. Olağanüstü Kurultayı'nın "yok hükmünde olduğunun tespiti, iptali ve tedbir kararının istenmesi" talebiyle açılan dava dosyaları birleştirildi. Yarınki duruşma, bu birleşmiş dosyaların dördüncüsü olacak.
Ceza Davası Bağlantısı ve Görev Tartışması
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, 30 Haziran 2025'teki son duruşmada, CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda usulsüzlük iddialarına ilişkin ceza yargılamasına konu davadaki görevsizlik kararına yapılan itirazın sonuçlanmasını bekleme kararı almıştı. Bu ceza davası, 38. Olağan Kurultay'da "iştirak halinde hareket ederek, bazı delegelere menfaat karşılığında oy kullandırdıkları" iddiasıyla 12 isim hakkında açıldı. Asliye ceza mahkemesi ile ağır ceza mahkemesi arasındaki "görev" tartışması Anayasa Mahkemesine taşındı. Yüksek Mahkeme, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği "görevsizlik" kararına karşı yapılan itirazların dayanağı olan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun ilgili maddesindeki "Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" hükmünün Anayasa'ya aykırı olduğu kanısına vararak iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu. Anayasa Mahkemesi, başvuruyu "davada uygulanacak kural olmadığından" reddetti. Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi, bu ret kararı durumunda duruşmanın 4 Kasım 2025'te görülmesine karar vermişti.
İstanbul Dosyalarının Talebi
Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi, duruşma öncesinde, CHP'nin İstanbul İl Kongresi'nin iptaline ilişkin dosyayı İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden ve CHP 38. İstanbul İl Kongresi'ndeki usulsüzlükler sebebiyle açılan ceza davasının dosyasını da İstanbul 72. Asliye Ceza Mahkemesi'nden talep etti.
Olası Kararlar ve Partiye Etkileri
"Mutlak Butlan" İhtimali ve Siyasi Beklentiler
Davaya ilişkin tahminler, hukuki boyutundan çok "siyasi bir karar çıkabileceği" yönünde. Ankara'da 38. Olağan Kurultay'ın iptal edilmesi yüksek ihtimal olarak görülüyor. Böyle bir karar, kurultayda genel başkanlık koltuğunu kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden partinin başına geçmesinin yolunu açabilir.
CHP'nin Karşı Hamleleri ve Senaryolar
CHP, bu ihtimale karşı bir yandan olağan kurultay takvimini başlattı, bir yandan da delegelerin imzasıyla 21 Eylül'de olağanüstü kurultay kararı aldı. Kurultay davasından 38. Olağan Kurultay'la ilgili çıkabilecek "mutlak butlan", yani kurultayın "yok sayılması" kararının, partiyi bölünmeye kadar götürebilecek bir dizi senaryoyu kulislerde konuşulmasına neden oluyor. Şu ana kadar tarafları uzlaştırma çabaları sonuçsuz kalmış durumda.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Tutumu ve Dönüş Şartları
Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum atanması ve kurultay davası tartışmalarına karşı sessizliğini koruyor. Yakın çevresine göre, mahkeme kararını görmek gerektiğini vurgulamakla yetiniyor. Basına konuşan bazı yakın kurmayları, mahkemeden "mutlak butlan" çıkması halinde Kılıçdaroğlu'nun partinin başına geçeceğini öngörüyor. Ancak, Kılıçdaroğlu'nun "kayyumluk" gibi bir görevi hiçbir koşulda kabul etmeyeceği ısrarla vurgulanıyor. Kılıçdaroğlu cephesine göre, "tedbir" kararıyla mutlak butlan kararı çıkması halinde hemen partinin başına geçebilir.
Kılıçdaroğlu'nun görevi kabul etmemesi halinde başka bir ismin "kayyum olarak atanacağı" ve bu durumun partinin "siyasetsiz yönetime" teslim edileceği anlamına geleceği iddia ediliyor. Kılıçdaroğlu'nun yakın kurmayları, partiyi güvenli limana götürme hedefiyle kurultay için aceleci olmayabileceğini belirtiyor. Bazı yakın kurmayları, Kılıçdaroğlu'nun olağan veya herhangi bir olağanüstü kurultayda da genel başkanlığa aday olmayacağını ifade ediyor. Partide birliğin sağlanması için Kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olmayacağını ve olağan kurultay takvimini işleteceğini açıklaması gerektiği görüşü hakim.
21 Eylül Olağanüstü Kurultayı Tartışmaları
Partinin hukukçu kurmayları, İstanbul hariç delegelerin tamamına yakınının imza verdiği olağanüstü kurultayın genel başkan tarafından engellenemeyeceğini savunuyor. Hatta Kılıçdaroğlu gelse bile "altı gün görev yapabileceği" vurgulanıyor. Kılıçdaroğlu cephesinde ise bu hamleler "siyasi kurnazlık" olarak yorumlanıyor ve partinin bölünmeden birliğini sağlaması gerektiği için 21 Eylül'deki olağanüstü kurultayın yapılmayacağı görüşü dile getiriliyor.
Özgür Özel'den Değerlendirmeler ve CHP'nin Mücadele Çağrısı
Genel Başkanın "Mutlak Butlan" Yorumu
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 15 Eylül'deki kurultay davasında "mutlak butlan" kararı alınması ve önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevlendirilmesi ihtimaline ilişkin olarak, "Öyle bir kararın alınmayacağını umuyorum. Alınırsa da Kemal Bey'in böyle bir şeye tenezzül etmeyeceğini düşünüyorum" yorumunu yaptı. Özel, Kılıçdaroğlu ile 10 gün önce görüştüğünü ve aralarında bir gerginlik veya husumet görmediğini belirtti.
Olağanüstü Kurultay ve Kayyum Atamalarına Duruş
Özgür Özel, İstanbul delegeleri hariç, delegelerin tamamına yakınının 1,5 günde 1000 imza toplayarak olağanüstü kongre kararı aldığını ve 16 Eylül'de kayyım da gelse, 21 Eylül'de parti genel başkanını seçeceklerini ifade etti. Özel, İstanbul'a atanan kayyımın ilçe kongrelerine engel olamadığı gibi, genel merkeze atanabilecek bir kayyımın da genel merkez kongre sürecine engel olamayacağını, çünkü bu işin kanunla güvence altına alındığını vurguladı. Özel, "6 gün sonra Kurultayımız var. 6 gün genel merkezimizde otururuz sonra gider kurultayımızı yaparız. Genel merkezimize gelmek isteyen olursa genel merkezimizi savunuruz. Kayyım atamaya cesaret edemezler" dedi.
Yargıya ve Hükümete Yönelik Sert Eleştiriler
Özel, yargının siyasallaşmasına ve partisi üzerindeki "operasyonlara" sert tepki gösterdi. İstanbul İl Başkanlığı'na yönelik polis ablukasını ve kayyum atanmasını "kötülük" ve "haysiyet cellatlığı" olarak nitelendirdi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'yı hedef alarak, CHP'ye yapılanları asla affetmeyeceklerini dile getirdi. Bu eleştiriler, partinin miting çağrısındaki mücadele ruhuyla da örtüşüyor.
Kılıçdaroğlu'nun İhraç Edilme İhtimali
Özel, Kılıçdaroğlu'nun mahkeme tarafından görevlendirilmesi ve bu görevi kabul etmesi durumunda ihraç edilip edilmeyeceği sorusunu "provokatif" olarak nitelendirdi. "Biz Kemal Bey'i partiden atmak değil baş tacı yapmak isteriz. Hiç öyle bir niyetimiz yok. Böyle bir karar alınırsa kabul etmeyeceğini düşünüyorum. Öyle umuyorum" dedi.
Sonuç
Yarınki mahkeme süreci, CHP'nin yakın geleceğini ve iç dinamiklerini derinden etkileyecek potansiyele sahip. Partinin lider kadrosu, olası "mutlak butlan" kararına karşı kararlı bir duruş sergileyerek, demokratik süreçleri ve delegelerin iradesini vurguluyor. Ankara'da düzenlenen miting ise, yargı sürecine karşı partinin birliğini ve mücadele azmini ortaya koyan sembolik bir yanıt niteliğinde. On binlerce insanın kafasını karıştıran bu karmaşık süreç, parti içinde ve kamuoyunda büyük bir merakla takip ediliyor.