İnsanlık için hep istiyoruz ve tüm gücümüzle istemeye devam edeceğiz ama bu sefer  kendimiz  için adalet istiyoruz!

Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin 27 Nisan 2024 Cumartesi günü Ankara'da; "Avukat İçin de Adalet" mitingi var. Öncelikle tüm meslektaşlarımın bu mitinge katılmasının önemli ve değerli olduğunu belirtmek isterim. Avukatlık mesleği uzun dönemdir güvencesiz ve korumasız bırakılmaktadır.

Avukatlık mesleği ile avukatın güçlü/önemli olmadığı toplum ve yönetimlerde vatandaş hakları da zayıf ve güçsüzdür. Türkiye’de yargılama faaliyetinin zayıflığı, beceriksizliği ve hantallığı nedeniyle avukatlık mesleğinin en önemli problemi üretkenlik ve verimlilik oldu. Yargılama süreçlerinin karmaşıklığı ve uzunluğu ile uzman mahkemelerin ve hakimlerin olmaması çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Avukatlar yargı sistemindeki aksaklık ve problemler nedeni ile birçok davayı takip etmek dahi istemiyor. Dava süreçleri avukatı da müvekkili de mutlu etmiyor. Kolay, hızlı ve ekonomik bir yolla adalete erişim artık çok zor. Bu durum mesleki bıkkınlık, soğuma ve ilgisizlik getirmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hukuki koruma sigortasından yoksun olmasından dolayı birçok davada  avukatlık ücretinin bir bölümü işe başlarken alınamamaktadır.  Avukatlar, emeklerinin ve uğraşlarının karşılığını hiçbir aşamada tam olarak alamamaktadırlar. Avukatın her işlemi, eylemi ve faaliyeti bir değerdir ve kıymetlidir. Avukatın bu emeğinin karşılık bulması ve gelire dönüşmesi hukuk devleti standartlarına bağlıdır. Çağdaş ve modern hukuk devlet normlarında avukatlık hizmeti mutlak suretle değerini bulmuştur. Dünyada birçok devlet, avukat ve vatandaşı karşı karşıya getirmeden avukatın emeği karşılığı olan ücreti garanti edecek çözüm ve çareleri bulmuştur. Yapısal reform ve düzenlemeler ile vatandaşın özel ve resmi işlemlerinin bir kısmının avukat denetimine ve hizmetine tabi tutulması dava ve niza sayısını kesinlikle azaltır.  Mesela, İngiltere de gayrimenkul satışı ve uzun süreli kiralama ilişkileri avukat hizmetine muhtaçtır. Bizim ülkemizde bir saatte gayrimenkul satışı ve beş dakikada uzun kiralama sözleşmesi yapabiliyorsun. İngiltere’de bu işler haftalar ve hatta ayları bulabiliyor. Avukatların etkinliğinden ve işleminden dolayı İngiltere’de gayrimenkul dava sayısı 10 ise bizde 1.000‘dir. Yani İngiltere vatandaşları gayrimenkul davaları için adliye koridorlarında sürünmemektedir. Yine İngiltere’de avukatların noterlik yetkileri de vardır. İsim ve soyisim değiştirme dahil birçok yetkileri vardır. Bu uygulama neden Türkiye’de de olmasın? Türkiye avukatlarının eğitimi ve yeterlilikleri bu işlere çok rahat yeter. Zorunlu mesleki sigorta güvencesi ile avukatların mesleki faaliyetlerinin teminatlandırmak  ve arttırmak her zaman mümkündür.

  Ya adalet ya sefalet diyerek haykırma zamanındayız. Günümüz ekonomik veri ve koşullarına göre avukatların büyük bir kısmı Türkiye’de artık ciddi bir yoksulluk ve mağduriyet içerisindedirler. Personel gideri, büro kiraları/giderleri, vergi uygulamaları, yargılamanın uzun ve karmaşıklığı, yurttaşların derin yoksulluğu;  avukatların refah seviyesine ve ekonomisine ciddi bir darbe vurmuştur. Bu tespit ve gerçeklik bir meslek mensubu olarak içimi acıtmakta ve derin üzmektedir. Yoksulluğu ve ihtiyaç sahipliğini konu etmek ülkemizde uzun dönemdir ayıp sayılmakta. Hep daha çok kazananlar/zenginler ve paralı kişiler ve ilişkiler konuşuluyor. Ama artık bıçak kemiğe dayandı ve gerçekten hep birlikte ya adalet ya da sefalet diyerek haykırmak zorundayız. Bir ülkenin avukatları mutlu değilse halkı da mutlu değildir. Bugün 186.000 avukat kendi sorununa ve geleceğine sahip çıkarsa ülkesine ve halkına da sahip çıkmış olacaktır. Avukatlık mesleği ve faaliyetine verilen değer ile yurttaşların refahı ve güvencesi paraleldir. O zaman Ankara’da buluşmak üzere..