Kamu görevinden hukuksuz biçimde ihraç edilen binlerce emekçiyi yakından ilgilendiren önemli bir yargı kararı alındı. Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi eski yöneticilerinden Zülfikar Taş hakkında Ankara Bölge İdare Mahkemesi 15. Dairesi, göreve iade kararı verdi. Mahkeme, OHAL Komisyonu’nun ret gerekçelerini “soyut, dayanıksız ve hukuka aykırı” bularak iptal etti. Karar, benzer şekilde sendikal faaliyetler ve demokratik hak kullanımı nedeniyle ihraç edilenler açısından emsal niteliği taşıyor.
İhraç Süreci: Suçlama Yok, Yargılama Yok, Ama Görevden Alındı
Zülfikar Taş, 2017 yılında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile öğretmenlik görevinden ihraç edildi. Ancak hakkında herhangi bir ceza davası açılmadı. 2019 yılında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Yani Taş hakkında herhangi bir suç işlediğine dair yeterli şüphe bile bulunmadığı savcılıkça tescil edildi.
Taş, 2017’den bu yana hukuk mücadelesini sürdürdü. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, savcılığın kararına rağmen başvurusunu reddetti. Bunun üzerine idare mahkemesine, oradan da Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurdu.
Mahkeme: Suç Olmayan Faaliyetler Gerekçe Olamaz
Ankara Bölge İdare Mahkemesi, kararında önemli hukuki ilkelere atıfta bulundu. Mahkeme, idarenin kişiyi kamu görevinden çıkarabilmesi için, iddiaların açık, somut ve yargı denetimine elverişli bilgi ve belgelere dayanması gerektiğini belirtti. Taş’ın sendikal faaliyetlere katılımının ve bazı basın açıklamalarında bulunmasının, ifade özgürlüğü kapsamında olduğu vurgulandı.
Mahkeme şunları kaydetti:
“Davacının kamu görevinden çıkarılmasına neden olarak gösterilen eylemler, kamu görevlisinin düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Sendikal faaliyetler ve yasal çerçevede yapılan açıklamalar, ceza hukukunun ya da idari yaptırımların konusu olamaz.”
“Soyut Kanaatler ve İstihbari Bilgilerle İhraç Hukuka Aykırı”
Kararın dikkat çekici bölümlerinden biri de, OHAL Komisyonu’nun dayanak gösterdiği istihbari nitelikli bilgi ve soyut değerlendirmelerin reddedilmesi oldu. Mahkeme, bu tür verilerin “kişisel kanaat” niteliğinde olduğunu ve hukuken delil sayılamayacağını vurguladı.
“Kamu görevinden çıkarılma gibi ağır bir işlem, sadece somut ve kesin delillere dayanabilir. Aksi durum, masumiyet karinesi ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.”
Mahkeme, OHAL Komisyonu’nun kararının hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu tespit ederek iptaline hükmetti.
Özlük Haklarıyla Birlikte Göreve İade
Ankara Bölge İdare Mahkemesi 15. Dairesi, Zülfikar Taş’ın göreve iadesine ve tüm özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verdi. Bu, yalnızca bir göreve iade kararı değil; aynı zamanda 6 yıldır sürdürülen bir hak gasbının da tescili anlamına geliyor.
Bu kapsamda, Taş’ın geçmişe dönük maaş, derece, kademe, sigorta ve emeklilik primleri gibi tüm haklarının eksiksiz biçimde iade edilmesi gerekiyor.
Kararın Emsal Niteliği: Binlerce Kamu Emekçisi İçin Umut
Zülfikar Taş hakkında verilen karar, yalnızca bireysel bir hukuki başarı değil; aynı zamanda benzer durumda olan binlerce kamu emekçisi için de emsal oluşturuyor. Özellikle KESK ve bağlı sendikaların üyesi olan, demokratik haklarını kullandığı için ihraç edilen kamu çalışanları açısından bu karar, hukukun geç de olsa konuşabileceğini gösteriyor.
Eğitim Sen ve KESK’e bağlı pek çok sendika üyesi, yıllardır OHAL döneminin keyfi uygulamalarıyla mücadele ediyor. Bu karar, benzer davalarda mahkemelere yapılacak başvurularda güçlü bir dayanak oluşturabilir.
Eğitim Sen: “Haklılığımız Yargı Kararıyla Tescillendi”
Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi, mahkeme kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Zülfikar Taş şahsında yıllardır süren bir hukuksuzluk sona ermiştir. Bu karar, sendikal hakların, düşünce ve ifade özgürlüğünün yargı tarafından tanındığını göstermektedir. Tüm ihraç kamu emekçileri görevlerine iade edilene kadar mücadelemiz sürecektir.”
Sonuç: Hukuk Er Geç İşler
Zülfikar Taş’ın kararı, OHAL döneminin keyfi ve antidemokratik uygulamalarının telafisinin hukuki yollarla mümkün olduğunu gösteriyor. Bu karar, aynı zamanda Türkiye'de kamu görevinden çıkarılan on binlerce kişinin halen hukuk arayışında olduğunu, ancak umutlarını yitirmemesi gerektiğini de gözler önüne seriyor.
Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve idare mahkemeleri nezdinde sürdürülen hukuk mücadelesi, tek tek bireylerin değil, tüm toplumun adalet arayışının parçasıdır.