DEM Parti'nin Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu adına hazırladığı rapor, Türkiye'nin yüz yılı aşkın süredir devam eden Kürt meselesinin çözümünde kritik bir eşiğe gelindiğini belirterek, kalıcı barışın sağlanması için acil ve kapsamlı hukuki reformların hayata geçirilmesi gerektiğini ortaya koydu. 10 Aralık 2025 tarihli raporda, çatışmasızlık halinden (negatif barış) yapısal eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı demokratik bir düzene (pozitif barış) geçiş için "Demokratik Entegrasyon Yasası" da dahil olmak üzere bir dizi yasal düzenleme talep edildi.
Rapor, özellikle Olağanüstü Hâl (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) ile yaratılan mağduriyetlerin giderilmesi ve kayyım uygulamalarına son verilmesi gerekliliğini çözüm sürecinin temel güven artırıcı adımları olarak vurgulamaktadır.
Barış Sürecinde Tarihi Eşik
Rapor, 1 Ekim 2024 tarihinde başlayan ve Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat 2025 tarihli "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile yeni bir evreye giren sürecin kronolojisini detaylandırıyor. Bu çağrının ardından PKK, 1 Mart 2025'te ateşkes ilan etmiş ve 5-12 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlenen kongrede örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadelenin sonlandırılması kararlarını almıştır. Komisyon, 31 Temmuz 2025'te kurulmuş ve 5 Ağustos 2025'te çalışmalarına başlamıştır. Bu gelişmeler, Kürt meselesinin artık bir güvenlik dosyası olarak ele alınamayacağı, varlık, eşitsizlik ve hukuk sorunu olduğu tarihsel bir zorunluluğa işaret etmektedir.
Komisyon dinlemelerinin ana çıktısı, sorunun adını koyma biçiminden bağımsız olarak, Kürt meselesinin çözüm fırsatının bu defa kaçırılmaması yönünde bir görüş birliğidir. DEM Parti, Abdullah Öcalan’ın bu süreçteki konumunun sıradan bir tutuklu statüsü içinde ele alınamayacağını; kendisinin milyonlarca yurttaş nezdinde siyasi bir özne ve barışın kilit aktörlerinden biri olduğunu belirtmiştir. Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması ve "Umut Hakkı" ilkesinin uygulanması, sürecin başarısı için elzemdir.
ÖNCELİKLİ YASAL REFORM TALEPLERİ: HUKUKİ ENTEGRASYON VE KHK'LILARIN İADESİ
DEM Parti, kalıcı çözüm için kapsamlı bir hukuk paketine ve siyasal varlıkların eşit bir hukuk zemininde buluşmasını sağlayacak “Demokratik Entegrasyon Yasası”na ihtiyaç olduğunu vurgulamıştır. Bu yasa, kendini feshederek silah bırakan örgüt mensuplarının ve siyasi nedenlerle soruşturma geçirenlerin toplumsal ve siyasal yaşama katılmasını güvence altına almayı amaçlamaktadır.
Raporda sıralanan ve barışın toplumsallaşması için acil düzenlemeler gerektiren temel hukuki adımlar şunlardır:
- KHK Mağduriyetlerinin Giderilmesi ve Normalleşme:
- OHAL KHK Rejiminden Normalleşmeye Geçiş: Darbe teşebbüsü ile bağlantısı bulunmayan KHK mağdurlarının maddi ve manevi hak kayıpları telafi edilerek kamu görevlerine iade edilmesi gerekmektedir.
- İltisak ve İrtibat Kavramları: Mevzuat ve içtihattan hukuki temeli olmayan "iltisak" ve "irtibat" gibi kavramların çıkarılması önerilmiştir.
- Barış Akademisyenlerinin İadesi: 2016'da "Bu suça ortak olmayacağız!" bildirisine imza atan ve ihraç edilen tüm akademisyenlerin her türlü hak ihlali tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmalı ve zararları karşılanarak görevlerine iade edilmelidir.
- OHAL Komisyonu verilerine göre, kamu görevinden çıkarılan 125.678 kişiden 105.755'inin başvurusu reddedilmiş, bu da komisyonun etkili bir iç hukuk yolu işlevi görmediğini göstermektedir.
- Kayyım Uygulamasına Son Verilmesi:
- Kayyım rejimine derhal son verilmeli ve görevden alınan seçilmiş belediye başkanları ile meclis üyeleri görevlerine iade edilmelidir.
- Kayyım atama yetkisinin kaldırılması, yerel halk iradesinin gaspını sonlandırmak ve demokratikleşme sürecine güven kazandırmak için zorunludur. Kayyım atamaları, yerel demokrasiye vurulmuş ağır bir darbe olarak değerlendirilmektedir.
- Ceza Mevzuatında Özgürlükçü Reformlar:
- Terörle Mücadele Kanunu (TMK): 58 kez değiştirilmiş olan 3713 sayılı TMK, terör tanımının belirsizliği, keyfi cezalandırma alanları yaratması ve infazda ayrımcılığı kalıcı hale getirmesi nedeniyle mutlaka kaldırılmalıdır.
- TCK, CMK ve İnfaz Kanunu: Düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümler kaldırılmalı. İnfaz Kanunu'nda ayrımcı kurallara son verilerek Nelson Mandela Kuralları ile uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.
- Hasta Tutukluların Serbest Bırakılması: Ağır hasta mahpuslar tahliye edilmeli ve bu, somut bir barış adımı olarak ele alınmalıdır.
- Yüksek Yargı Kararlarının Uygulanması:
- AYM ve AİHM Kararları: Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerinin gereği olarak, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının (özellikle Can Atalay, Kavala ve Demirtaş grupları) derhal ve eksiksiz uygulanması, sürecin samimiyet testi olarak görülmektedir.
- Umut Hakkı: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanların yeniden serbest kalma ihtimaline erişimini sağlayan evrensel ilke olan "Umut Hakkı" tanınmalı ve ilgili yasal düzenlemeler (5275 sayılı İnfaz Kanunu’nda değişiklikler) yapılmalıdır. AİHM, Öcalan’ın cezasının şartlı salıverilme imkânı olmaksızın uygulanmasını kötü muamele yasağına aykırı bulmuştur.
Anadili ve Eşit Yurttaşlık Temelli Yapısal Reformlar
Rapor, Kürt meselesinin çözümünü ülkenin demokratikleşmesinin anahtarı olarak görmekte ve eşit yurttaşlık temelinde yapısal reformlar önermektedir.
Anadili Hakkı ve Hizmetlerde Çok Dillilik: Anadili hakkının yasal güvenceye alınması, kültürel çoğulculuğun korunması açısından kritik öneme sahiptir.
- Anadilinde ve çok dilli eğitim modelleri yasal güvenceye kavuşturulmalı.
- Mevcut kısıtlayıcı düzenlemeler kaldırılmalı; Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinden mezun olanların "anadili öğretmeni" olarak istihdamının önü açılmalıdır.
- Sağlık, kamu hizmetleri ve yargı süreçlerinde dil engelleri kaldırılmalı; Kürtçe başta olmak üzere anadilinde bilgilendirme ve hizmet sunumu yaygınlaştırılmalıdır.
- TBMM Genel Kurulu'nda Kürtçe ifadelerin tutanaklara "bilinmeyen dil" şeklinde değil, Kürtçe olarak kaydedilmesi talep edilmiştir.
Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu: Eşit yurttaşlık bilincinin güçlenmesi amacıyla, TBMM bünyesinde, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na benzer şekilde, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik alanında uzmanlaşmış daimi bir ihtisas komisyonu kurulması acil bir talep olarak öne sürülmüştür. Ayrıca Türk Ceza Kanunu'nda nefret suçları, ayrımcılığın temelleri açıkça belirtilerek ayrı bir alt bölüm halinde düzenlenmelidir.
Geçmişle Yüzleşme ve Hakikat Adaleti: Barışın kalıcı olması için geçmişle yüzleşme ve onarıcı adalet ilkelerinin hayata geçirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
- Hakikat ve Adalet Komisyonu: Bağımsız ve sivil bir yapıdan oluşan bir Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulması zorunludur.
- Yas Hakkı: Toplu mezarların usulüne uygun olarak açılması, kimsesizler mezarlıklarında bulunanların kimliklendirilmesi ve cenazelerin ailelerine teslim edilmesi gerekmektedir.
- Mezar Yerlerinin Açıklanması: Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said-i Kürdî gibi tarihi şahsiyetlerin mezar yerlerinin açıklanması, Kürt halkının bitmeyen yasını sonlandırmak için temel bir taleptir.
- Koruculuk Sistemi: Kalıcı çatışmasızlığa geçişle birlikte köy koruculuğu sistemi lağvedilmelidir.
Ekonomik ve Sosyal Adalet: Çözümsüzlüğün ekonomik kayıpları büyüttüğü belirtilerek, 1985-2021 arasında Türkiye GSMH'sinin yaklaşık yüzde 1'ini kaybettiği ve toplam maliyetin 4 trilyon doları aştığı bilgisi verilmiştir. Bu durumun sona ermesi için kaynakların toplumsal ihtiyaçlara tahsis edilmesi, bölgesel eşitsizliklerin azaltılması ve kırsal kalkınma programlarının oluşturulması gerekmektedir.
Sonuç ve Demokratik Cumhuriyet Vizyonu
Rapor, barış sürecini kişilere ve dönemsel tercihlere bağlı kırılgan bir inisiyatif olmaktan çıkarıp, Meclis merkezli, hak temelli ve kalıcı bir demokrasi programı olarak düşünmenin imkanlarını sunmaktadır. Barışın, yalnızca bir siyasal tercih değil; Türkiye’nin geleceğini güvence altına alacak tarihi ve stratejik bir ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Nihai amaç; çok dilli, çok kültürlü ve çok inançlı toplumsal gerçekliği tanıyan, katılımcı ve yerinden yönetimi esas alan Demokratik Cumhuriyet perspektifini hayata geçirecek yeni bir toplumsal sözleşmenin (anayasanın) oluşturulmasıdır.
Bu tarihi eşikte atılacak kararlı adımların, Türkiye'nin ikinci yüzyılını barışın, özgürlüğün, demokrasinin ve halkların kardeşliğinin temelleri üzerinde kurmaya yönelik olduğu vurgulanmıştır. Komisyon dinlemelerinde dile getirildiği gibi, kalıcı barış "yalnızca çatışmasızlık hâli değil, aynı zamanda adaletin tesisi, toplumsal güvenin inşası, eşitliğin kurumsallaşması, farklı kimliklerin bir arada barış içinde yaşayabilme iradesinin net bir şekilde ortaya konmasıdır".





