AİHM’den “Demirtaş Kararı”: Siyasi Tutukluluk Türkiye’de Hukukun Yerini Aldı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın uzun süreli tutukluluğuna ilişkin yeni bir ihlal kararı verdi. Kararda, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi amaçlarla sürdürüldüğü, bunun muhalefeti bastırma aracı hâline geldiği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) çok sayıda maddesinin ihlal edildiği açıkça belirtildi.

AİHM’in bu kararı, sadece Demirtaş için değil, benzer şekilde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay ve çok sayıda muhalif siyasetçi, gazeteci, akademisyen ve hak savunucusu için de emsal niteliğinde kabul ediliyor. Türkiye’de yargının, siyasal hesaplaşma aracı hâline geldiği bir dönemde, bu karar uluslararası hukuki meşruiyet açısından tarihsel bir dönüm noktası olarak görülüyor.

AİHM: “Tutuklama Hukuki Değil, Siyasal Hesaplaşma Aracı”

Mahkeme, 20 Eylül 2019 tarihinde Demirtaş hakkında verilen ikinci tutuklama kararının:

  • Keyfi,

  • Siyasi saiklerle alınmış,

  • Makul şüpheden ve hukuki zeminden yoksun olduğunu vurguladı.

Özellikle 2014 Kobani olaylarına ilişkin delillerin farklı suçlamalarla yeniden kullanılması, AİHM tarafından “siyasi manipülasyon” olarak tanımlandı.

AİHM şu ifadeye yer verdi:

“Yetkililerin aldığı önlemler, uygunsuz şekilde gerekçelendirilmiş ve asıl amaç, siyasi çoğulculuğu bastırmak, demokratik tartışmayı sınırlamak olmuştur.”

İhlal Edilen Sözleşme Maddeleri

AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin şu maddelerinin ihlal edildiğine karar verdi:

  • Madde 5/1-c (Özgürlük ve güvenlik hakkı): Yeniden tutuklama, öncekiyle aynı temele dayanıyor, hukuki değil.

  • Madde 5/3 (Makul süre içinde yargılanma): 4 yılı aşan tutukluluk, gerekçesiz ve ölçüsüz.

  • Madde 5/4 (Tutukluluğa karşı etkin başvuru hakkı): Dosyaya erişim engellendi, savunma hakkı kısıtlandı.

  • Madde 18 (Hakların kötüye kullanılması yasağı): Tutuklama, muhalefeti bastırmak amacıyla yapıldı.

Türkiye’ye Tazminat Yükümlülüğü

Mahkeme, Türkiye’nin Demirtaş’a 35 bin euro manevi tazminat, ayrıca 20 bin euro yargılama gideri ödemesine hükmetti. Bu karar, AİHM’in 2018 yılında verdiği ilk ihlal kararının ardından ikinci kez Türkiye’nin siyasi gerekçelerle Demirtaş’ın haklarını ihlal ettiğini tescillemiş oldu.

Kavala, Yüksekdağ, Atalay… Aynı Hukuki Çıkmazın İçinde

AİHM’in bu kararı, aynı zamanda Osman Kavala ve Gezi davası sanıkları, Figen Yüksekdağ gibi HDP’li siyasetçiler, cezaevindeki gazeteciler ve Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen Can Atalay gibi çok sayıda kişi için de siyasal saiklerle tutuklamanın sistematik hâle geldiğini göstermektedir.

  • Osman Kavala için AİHM, 2019’da benzer şekilde hak ihlali kararı vermişti. Türkiye kararı uygulamadı.

  • Figen Yüksekdağ hâlâ Kobani davasında yargılanıyor ve 2016’dan bu yana tutuklu.

  • Can Atalay için Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmadı; tutukluluğu yasama dokunulmazlığına rağmen sürüyor.

İç Hukuk Yolu Tıkandı: AYM Etkili Başvuru Yolu Değil

AİHM, bu kararında ayrıca Türkiye Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Demirtaş’ın başvurularını etkili şekilde incelemediğine hükmederek, AYM’nin iç hukukta etkili bir başvuru mercii olmaktan çıktığını dolaylı yoldan ilan etmiş oldu. Bu tespit, benzer davalarda doğrudan AİHM’e başvuruların önünü açabilir.

Siyasal Tutukluluk ve Yargı Krizi: Avrupa Konseyi’nin Gündeminde

AİHM’in Demirtaş kararı, yalnızca bireysel bir özgürlük ihlalini değil; Türkiye’de yargının siyasi baskı altında işlevsizleştiğini ve hukuk güvenliğinin çöktüğünü ortaya koyuyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, uygulanmayan AİHM kararları nedeniyle Türkiye hakkında yeni yaptırımlar ve siyasi denetim mekanizmaları gündeme getirebilir.

Sonuç: Bir Ülkenin Aynası Adaletidir

Türkiye’de siyasi muhalefet mensuplarının, seçilmişlerin ve düşünce özgürlüğü savunucularının hukuk değil, siyaset eliyle cezalandırıldığı bu dönem, AİHM’in kararlarıyla artık uluslararası alanda da kayıt altına alınmıştır. Ancak bu kararların sahada ve mahkemelerde uygulanması, Türkiye’nin hukuka, adalete ve insan haklarına geri dönme iradesiyle doğrudan ilişkilidir.

Uluslararası ve Ulusal Tepkiler: “Demirtaş Kararı, Türkiye İçin Son Uyarıdır”

AİHM’in Demirtaş kararı, ulusal ve uluslararası düzeyde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü savunucuları tarafından geniş yankı uyandırdı. Karar sonrası pek çok siyasetçi, kurum ve uluslararası kuruluş açıklamalarda bulundu:

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi):

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

“Selahattin Demirtaş hakkında AİHM’in verdiği bu karar, sadece bireysel değil, Türkiye yargı sisteminin içine düştüğü siyasi vesayet rejimini de ifşa ediyor. Hükümet, artık bu kararları uygulamak zorundadır. Aksi her tutum, hukuksuzlukta ısrardır.”

Yeşil Sol Parti (DEM Parti):

Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları yaptığı açıklamada:

“Demirtaş’a özgürlük, Türkiye’de demokrasiye açılan bir kapıdır. AİHM’in kararlarını yok saymak, yalnızca Demirtaş’ı değil tüm toplumu rehin tutmaktır. Bu karar, Kobani kumpasının çöktüğünü bir kez daha ilan ediyor.”

Halkların Demokratik Kongresi (HDK):

“AİHM kararı, devlet eliyle yürütülen siyasi tasfiye sürecinin mahkûmiyetidir. Kavala’dan Atalay’a, Demirtaş’tan Yüksekdağ’a uzanan yargı sopası artık uluslararası hukukun radarındadır.”

Uluslararası Kuruluşlardan Tepkiler

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International):

Avrupa Direktörü Nils Muižnieks yazılı açıklamasında:

“Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu siyasi niteliklidir. AİHM’in kararı, Türkiye'deki siyasi baskının ne kadar sistematik olduğunu bir kez daha göstermektedir. Hükümeti kararı derhal uygulamaya ve Demirtaş’ı serbest bırakmaya çağırıyoruz.”

Human Rights Watch (HRW):

“Demirtaş hakkında verilen ikinci ihlal kararı, Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine alenen aykırı davrandığının belgesidir. Bu tür davalar yalnızca Demirtaş değil, Türkiye'deki tüm muhalefet üzerindeki baskının yansımasıdır.”

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri:

“Türkiye, AİHM kararlarına saygı göstermekle yükümlüdür. Demirtaş kararı açık, net ve bağlayıcıdır. Bu kararın uygulanmaması, Avrupa Konseyi üyesi bir devletin temel yükümlülüklerinden uzaklaşması anlamına gelir.”

Mersin Yeşil Dönüşüm Ofisi, çevresel sürdürülebilirlik alanında önemli bir adım daha attı
Mersin Yeşil Dönüşüm Ofisi, çevresel sürdürülebilirlik alanında önemli bir adım daha attı
İçeriği Görüntüle

Barolar ve Hukukçulardan Tepkiler

Türkiye Barolar Birliği (TBB):

“AİHM’in kararları yalnızca bir kişi hakkında değil, Türkiye’deki yargı sisteminin işleyişine dair sistemik tespitler içermektedir. Bu karar uygulanmadığı sürece, hukuk devletinden söz etmek mümkün değildir.”

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi:

“Bu karar, Demirtaş davasının hukuki değil, siyasi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlali, toplumun adalete güvenini de sarsmaktadır.”

Muhabir: Güven BOĞA