Eğitim Sen Kadın Sekreteri Simge Yardım, TBMM lokantasında stajyer öğrencilerin personel tarafından cinsel istismara uğradığına ilişkin ortaya çıkan skandalı sert sözlerle eleştirerek, yaşananların “bireysel bir sapkınlık değil, ülkeyi saran denetimsizlik ve cezasızlık kültürünün sonucu” olduğunu vurguladı.
TBMM’DEKİ ÇOCUK İSTİSMARI SKANDALI: DENETİMSİZLİK, LİYAKATSİZLİK VE CEZASIZLIK DÜZENİNİN SONUCU!
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) lokantasında stajyer olarak çalışan öğrencilerin personel tarafından cinsel istismara uğradığına ilişkin iddialar, devlet kurumlarında yıllardır süren denetimsizliğin, liyakatsizliğin ve cezasızlık kültürünün ne denli derinleştiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bir kamu kurumunun en tepesinde, ülkenin yasama organı çatısı altında küçük yaşta çocukların istismara uğraması, yalnızca bireysel bir sapkınlık değil; çocukların korunma hakkının sistematik biçimde ihmal edildiği ve görmezden gelindiği bir yönetim anlayışının sonucudur.
Kamuoyu Baskısı Olmadan Harekete Geçilmiyor
TBMM Genel Sekreterliği’nin açıklamasına göre, istismara ilişkin ilk şikâyet dilekçesi 19 Kasım 2025’te kuruma ulaşmış; ancak idari soruşturmanın kamuoyuna yansıyan haberlerden sonra hızlandığı görülmüştür. Bu durum, kamu kurumlarının “olayları önlemek” yerine “üstünü örtme” eğiliminin ne kadar kökleştiğini göstermektedir. Eğer medya bu skandalı gündeme taşımamış olsaydı, istismarın üzerinin bir kez daha sessizlikle kapatılacağı açıktır.
Çocukların uğradığı istismar karşısında “hassasiyetle ilgileniyoruz” açıklaması yeterli değildir. Gerçek hassasiyet, çocukların hiçbir koşulda böyle bir ortama itilmemesiyle başlar. Bu, TBMM gibi en yüksek kamu kurumunda dahi sağlanamıyorsa, Türkiye’deki hiçbir çocuk kendini güvende hissedemez.
Staj Sistemi Çocuk Emeğini Sömürüyor, Denetimsizlik İstismarı Büyütüyor
Staj adı altında sürdürülen uygulama, uzun süredir çocuk emeği sömürüsünün ve cinsel istismarın zeminine dönüşmüştür. Okul yönetimlerinin, MEB’in ve ilgili bakanlıkların gerekli denetimleri yapmaması, öğrencilerin “iş gücü” olarak görülmesi ve stajyer çocukların psikososyal destekten yoksun bırakılması bu tür olayları kaçınılmaz hale getirmektedir. Bu sistem, liyakatten uzak kadroların elinde, çocukların eğitimi yerine üretim süreçlerine ucuz işgücü olarak dâhil edilmesinin aracı haline getirilmiştir.
Cezasızlık Zinciri Kırılmadıkça Çocuklar Güvende Olmayacak
Her istismar vakasında olduğu gibi bu olayda da aynı tablo karşımıza çıkmaktadır: Birkaç personel açığa alınmakta, süreç “idari soruşturma” ile sınırlı tutulmakta, ardından dosyalar sessizce kapatılmaktadır.
İstismarın gerçek failleri kadar, olayı bilip susan, önlem almayan ve sorumluluğu gizlemeye çalışan herkes suç ortağıdır. Bu düzen değişmedikçe, TBMM’de de, okulda da, yurtta da çocuklar istismar riskiyle baş başa bırakılacaktır.
Eğitim Sen olarak bu olayın yalnızca “birkaç personelin suçu” olarak gösterilmesine izin vermeyeceğiz. Gerçek sorumlular hesap vermelidir!
TBMM dâhil tüm kamu kurumlarında:
ü Stajyer öğrencilerin çalıştığı alanlar derhal denetlenmeli,
ü Eğitim süreçleri boyunca çocukların güvenliği ve psikolojik destekleri sağlanmalı,
ü Liyakatsiz görevlendirmelere, torpilli kadrolaşmalara son verilmeli,
ü İstismara karışan veya sessiz kalan tüm yöneticiler hakkında adli ve idari işlem başlatılmalıdır.
Çocukların Güvenliği Toplumsal Sorumluluktur
TBMM’de yaşanan bu utanç verici olay, ülkenin yönetim anlayışındaki çürümenin, denetimsizliğin ve cezasızlığın en somut göstergesidir. Çocukların istismar edildiği bir ülkede hiçbir kamu kurumu, hiçbir yönetici “sorumluluktan muaf” değildir. Gerçek adalet, ancak cezasızlığın bittiği ve liyakatin egemen olduğu bir düzende mümkündür.
Eğitim Sen, öğrencilerin ve gençlerin güvenli, eşit ve özgür bir eğitim ortamı için mücadelenin kararlılıkla süreceğini açıkladı.




