Bilgi ve internet çağında yaşıyoruz ve elbette bunun avantajları saymakla bitmez. Fakat bir şeyin faydalarının olması onu koşulsuz ve sınırsız faydalı yapmaz. Dünya Sağlık Örgütü'nün artık bir hastalık olarak kabul ettiği ekran bağımlılığının, günümüzde en hızlı yayılan ve en erken yaşta gözlemlenen bağımlılık türü olduğunu görüyoruz. Özellikle dijital oyunlar erken yaşta çocukların dikkatini çekmekte ve çocuklara büyük zarar vermekteler. Dijital oyunların çocuklar için faydalı olduğunu söyleyenler sizlerle yanlış bilgi paylaşmıyorlar elbette. Fakat bir şeyin faydalı olup olmadığı öncelikle kullanım şekline göre farklılık göstermektedir. Yumurta sağlıklı bir besindir, fakat aşırı tüketildiğinde alerjik reaksiyonlara sebep olabilmektedir. Aynı şekilde bilgisayar telefon veya tablet vasıtasıyla çocukların bir şeyleri öğrenebiliyor olmaları maalesef ki zararlarını görmemizi engellemekte. Öncelikle hiçbir oyun üreticisi, oyunu sizin çocuğunuz daha iyi gelişsin diye üretmez. Her bir üretici ürününden kazanç elde etmeyi hedefler. Bu kazancın en yüksek seviyede tutabilmesinin yolu, tüketicinin tüketimde devamlılık göstermesidir.

Yani bir oyunu bir çocuk ne kadar çok oynarsa, üretici o kadar çok para kazanır. Buda “bağımlılığın" üretici firmaların hedefi haline gelmesinin sebebidir. O yüzdendir ki bir çok dijital oyunda, bağımlılığı tetikleyen içerikleri görürüz. Yani korku, şiddet, cinsel içerikler genellikle çocukların merakını uyandırdığı, zihinlerini fazlasıyla meşgul ettiği ve çocuğun üstesinden gelemediği için kaçmasını engellediğinden, çocuk oyunu oynamaya devam eder. Oynamaya devam ettikçe de zarar görmeye devam eder. Bu zararların en başında "ekran bağımlılığı" gelse de, günlük hayatta ilk dikkat çekeni maalesef ki çocuğun şiddet eğilimi göstermesi veya korku ve anksiyete gibi davranış bozuklukları sergilemesidir. İşte o zaman ebeveynler, öğretmenler veya diğer yetişkinler ortada bir sıkıntı olduğunu fark etmeye başlarlar. İşte iş bu noktaya geldiğinde aileler ne yapacaklarını şaşırır, ne yaparlarsa yapsınlar çocuklarına ulaşamadıklarını fark ederler. İstediklerini elde edemeyince hırçınlaşan, etrafına zarar veren, veya içine yada odasına kapanan, korku, panik, anksiyete davranışı gösteren çocuklarla baş etmenin, ve aile içerisinde huzuru sağlamanın tek yolunun çocukların istediğini yapmak olduğunu düşünen ebeveynler, her istediğini elde eden ve hiçbir olumsuzlukla baş etmeyi bilmeyen çocuklar yetiştirirler. Bağımlılık ciddiye alınması gereken bir rahatsızlıktır ve hafife alınmamalıdır. Aileler iş işten geçmeden profesyonel yardım almalı ve bu durumu ihmal etmemelidir.

Aileler genellikle bana şu soruyu yöneltiyorlar: Çocuklarımızı bağımlılıktan ve bizlerden uzaklaşmaktan nasıl koruyabiliriz?  

Eğer çocuklarımız ekran bağımlısı iseler bir şeyler yanlış gidiyor demektir. Geç kalmışızdır fakat iş işten geçmemiştir. Umutsuzluğa kapılmamalı her bağımlılık da olduğu gibi profesyonel yardım almalı ve bu konuda acele etmeliyiz. Bunun birde başta zor gibi görünen uzun vadede meyvelerini toplayacağınız, ve büyük problemleri engellediği için sonuçta daha kolay oldugunu fark edebileceğiniz bir yolu, bir diğer senaryomuz var.

Çocuklarımızın istekleri karşısında aceleci davranmamalı, öncelikle sabırlı olmalıyız. Durumu hızlı çözmeye çalışmak anı kurtarmaya çalışmakla sonuçlanır. Anı kurtarmaya çalışan ebeveynler tehlike noktasını, i̇şlerin kontrolden çıktığını maalesef gözden kaçırırlar. Söylemeye çalıştığım şu ki çocuklarımızı dijital ortamın tehlikelerden koruma istiyorsak onları mümkün oldugunca geç ekranla tanıştırmalıakıllı telefonu mümkün olduğunca geç ellerine vermeliyiz. Ayrıca zorda olsa bu alanda gözetimsiz bırakmamalıyız. Öncelikle çocuklarımızın oyun merakını ve isteğini gözlemleyerek yasaklar koymadan, kuralları beraber belirleyerek, gerekirse alternatifler sunmalıyız. Yasaklar her zaman daha cazip gelecektir ve çocuk hep yasaklanan şeyi elde etmeye çalışacaktır. Yasak yerine doğru iletişim ile sebeplerini açıklayarak çocuklarımızı  bu sürece dahil etmeliyiz. Aynı  zamanda dikkat çekmek istediğim nokta şu ki o meşgalesi olmayan, bir hobisi olmayan, kendisini degersiz hisseden, ailesiyle bağları güçlü olmayan ve sevgiye doymamış çocuklar oyunlara daha çok meyl ederler. Çocuklarımızın mutlaka hobileri olmalıdır. Onları yaş ve yeteneklerine göre teşvik etmeli, haftalık bir programları olmasını sağlamalıyız. Bu bedensel aktivite, spor, yüzme, futbol, müzik, dans, deneyler, doğa, aklınıza gelebilecek her türlü sosyal etkinlik olabilir.

Bir diğer önemli nokta ebeveynlerin istikrarlı olmasıdır. Kurduğumuz düzeni ve birlikte koyduğumuz kuralları koruma konusunda kararlı davranmalıyız. Hayır diyebilmeli, hayır demeden önce iyi düşünmeli ve söyledikten sonra da ısrarcı tutum karsısında pes etmemeliyiz. Bunun en önemli şartı sadece kararlı olduğum durumlarda hayır demek ve sebebini açıklamaktır.