"Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu yetkinin asıl sahipleri olan kamu emekçilerinin ve emeklilerinin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçmektedir. Biz KESK olarak her zaman olduğu gibi bugün de üzerimize düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmeye hazırız."
KESK’ten Tüm Kamu Emekçilerine ve Sendikalara Çağrı: Haklarımız İçin Birleşelim!
KESK ve bağlı sendikalarının yöneticileri ile üyeleri, 16 Haziran’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde bir araya gelerek 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 55. yıl dönümünde hem bu onurlu mücadeleyi andı hem de kamu emekçilerine yönelik hak gasplarına karşı bir kez daha “birleşik mücadele” çağrısında bulundu.
15-16 Haziran Ruhu İle Alanlardayız
KESK Eş Genel Başkanı Ahmet Karagöz’ün yürütme kurulu adına yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bugün bu toprakların gördüğü en önemli işçi direnişlerinden birinin yıldönümünde, 15-16 Haziran direnişinde hayatını kaybedenleri şükranla anıyor; onların bıraktığı mirası, emeğin hakları uğruna sürdürme kararlılığımızı haykırıyoruz. Ekonomik krizlerin, siyasal çalkantıların, sosyal çürümenin tüm yükünü sırtlanan emekçiler, 2026-2027 Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci öncesinde artık kölelik düzenini kabul etmeyecektir.”
“Toplu Sözleşme” Adı Altında 14 Yıldır Kaybediyoruz
Karagöz, son 14 yılda yedi toplu sözleşme döneminde kamu emekçilerinin sistematik biçimde yoksulluğa mahkûm edildiğini belirterek şunları dile getirdi:
-
“Gerçek bir toplu pazarlık masası kurulmamıştır. İktidarın ‘sendikamız’ dediği yapılarla yapılan göstermelik müzakerelerde, kamu emekçilerinin hakları hiçe sayılmıştır.”
-
“Grev hakkı tanınmamış, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa açıkça ihlal edilmiştir.”
-
“Yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen milyonlarca kamu emekçisi ve emekli, Bermuda Şeytan Üçgeni’ne; yani iktidar, yandaş sendika ve Hakem Kurulu kıskacına hapsedilmiştir.”
Gerçek Toplu Sözleşme İçin Sahadayız
KESK, bu adaletsiz tabloya karşı yeni süreci sadece bir sözleşme süreci olarak değil, emeğin haklarını büyütme süreci olarak değerlendirmektedir. Karagöz açıklamasında, bu hafta itibariyle tüm işkollarında, bakanlıklar önünde kamu emekçilerinin taleplerinin açıklanacağını, işyerlerinde “Gerçek TİS Masaları” kurulacağını ve anketlerle kamu emekçilerinin söz hakkı alacağını duyurdu.
Toplumun Tüm Kesimlerine Sesleniyoruz
Eş Genel Başkan Karagöz, sadece kamu emekçilerine değil, işçilere, emeklilere, gençlere, asgari ücretlilere de çağrıda bulundu:
“Her iki çalışandan biri açlık sınırının altında bir ücretle yaşam savaşı veriyor. 600 bin kamu işçisine TÜİK’in sahte rakamlarıyla yapılan sefalet teklifinin, yalnızca onlara değil hepimize yapıldığını biliyoruz. Emeğin birleşik mücadelesi olmadan refah mümkün değildir.”
Tüm Sendikalara Ortak Mücadele Çağrısı
“Emeği ile geçinen herkesin sırtına yıkılan bu yükü ancak birlikte omuzlayarak aşabiliriz” diyen Karagöz, tüm konfederasyonları ve sendikaları şu sözlerle ortak mücadeleye davet etti:
“Yetki, gerçek anlamda kamu emekçilerine aittir. Artık ‘tarihi kazanım’ nutukları değil, gerçek kazanımlar için mücadele zamanı! Demokratik ve adil bir çalışma yaşamı, insanca yaşamaya yetecek bir ücret, güvenceli istihdam ve grev hakkı için bir araya gelelim.”
KESK olarak, sefalette değil refahta birleşene kadar mücadeleyi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.
Yürütme Kurulu adına,
Ahmet Karagöz
KESK Eş Genel Başkanı