KRONA VİRÜS İLE SAVAŞTA ÖZ YAŞAM DİSİPLİNİMİZİ GELİŞTİRMEK VE MÜCADELECİLİGİMİZİ BIRAKM...

KRONA VİRÜS İLE SAVAŞTA ÖZ YAŞAM DİSİPLİNİMİZİ GELİŞTİRMEK VE MÜCADELECİLİGİMİZİ BIRAKMAMAK

İnsanlık tarihinin bilebildiğimiz kadarı ile son birkaç bin yılda nadiren, belki İspanyol virüsü ile kıyaslanabilecek olan bir durumla karşı karşıyayız. Varlığı ve büyüklüğü (0.01 µm) ancak elektron mikroskobu altında tanımlanan Dünyanın en küçük canlısı bir virüs,  tabiri caiz ise hepimize diz çöktürdü. Kendisi çok küçük ancak yaratığı etki çok çok büyük.

Mikrobiyoloji çalışan bilim insanlarının en az bildiği konuların başında doğası gereğince virüsler gelir. Tıp, veteriner ve bitki koruma alanlarında viroloji çalışanların dışındakiler gribe yakalanmadıkça konu çok gündemimize gelmedi. Bilimsel olarak sebep-sonuç diyalektiği anlayışı ile virüsün insan vücudundaki çoğalma şekli ve hastalık oluşturma etkileri ilgili bilim insanları tarafında metodolojik yaklaşımlar sayesinde bilinmektedir. Bilimsel olarak tanımlanan ve çalışma şekli bilinen her sorunun çözümü mümkündür. Ancak çözüm ve ona uygun ilaç geliştirilmesi zaman alabilir.

 

Bu bağlamda virüsün insan vücudunda geçirmesi gereken kuluçka süresi ve yayılma riskini de bilerek herkesin izolasyona başvurulası yerinde bir karar ve hepimizin bilimin önerdiği uyarıları dikkate almamız gerekir. Bu aşmada kamunun alacağı zorunlu kararlar kadar kişisel önlemlerimiz önem arz etmektedir. Kişisel bilinç kadar toplumsal bilinç de önemli olmaktadır. Son günlerde okullardan ve diğer toplu yaşam alanlarından uzak durulması ve evlerde kalınması ve tedbirlerin alınması konusundaki önerilerde bilincin ve kurallı yaşamanın önemini çok net olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda bilinçli davranmak, konu hakkında sağlıklı bilgi sahibi olmak ve sorunun bilimin ilkeleri tarafından ilerletilmesini takip ederek çok fazla kaygı ve paniğe kapılmamak gerekir.

İnsanlığın ilk defa bu çapta içeriye kapandığı ve adeta yaşamın durduğu şu günlerde, eve kapanmak doğal olarak psikolojimizi etkiliye bilir. Genel nüfusu yüksek olan özelliklede 20 küsur milyon öğrencimizin dinamizmini de dikkate alarak kendi kendimize bazı konularda disiplin uygulamamız gerekmektedir.

Şu anda virüs ile bir savaşım içinde oluğumuzu görüyoruz. Savaşımı kazanmak için de disiplinli olmak ve disipline uymak zorundayız. Aksi takdirde o küçük canlının gücü bizleri ve daha fazlasını alt edebilir. Öğrencilerimizin evde kaldıkları süre içinde kendilerinin bir takım yöntemler geliştirerek kendi kendilerine nitelikli meşguliyetler üretmelerini öneririm. Psikologların bazı önerileri var ve önemsenmeli. Oğlum, öğrencilerim ve yakın çevremin morallerini diri tutmak ve sürekli mücadeleci olmaları konusunda isteklendirmeye çabalıyorum. Bu aşamada gençlerin sıkılma durumlarını anlayışla karşılamak ve onlara sürecin aşılabileceğini anlatmayı unutmayalım. Tarihte bu tür salgın hastalıkların yaşandığını ve insanın bu süreçleri aştığını anlatabiliriz. Antropolog, biyolog Jared Diamond'nın “Tüfek, mikrop, çelik”, “Çöküş”, “Yoksul ve Zengin’’ adlı kitapları ve Yuval Noah Harari'nin Sapiens kitabı bu konularda geçmişte insanlığın geçirdiği evreler hakkında önemli bilgi sunmaktadır. İnsan türünün geçmişte geçirdiği evreleri tarihi-antropolojik açıdan inceleyip bu sorunun da aşılabileceğinin gençler tarafından okunarak anlaşılması yararlı olabilir.

İçinde yaşadığımız şu kısa sürede ilk defa bu denli ağır yaşadığımız bu süreci olduğu gibi kabul edip, bunun geçebileceğini de bilerek, kendi öz disiplinimizi ve anayasamızı kendimiz yaratalım, kendimize yeni uğraşılar ve kendi kendimiz yönetmeyi öğrenelim. Okumak, müzik dinlemek, belgesel, filim izlemek, sanat yapmak, geçmişte kalan işleri tamamlamak bizi epey bir süre meşgul edebilir.

Bu zorlu süreçte önerilen ilkeler ekseninde yüz yüze gelmesek de değişik mesaj kanaları ile dayanışma göstermek, bilgilerimizi paylaşmak çok önemli olacaktır. 

Bilimin bu sorunu çözeceğine olan güvenimizi koruyalım.  

Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi,  [email protected]