DEM Parti İstanbul Milletvekili Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat tarafından Meclis Genel Kuruluna; “Suriye’de Alevi katliamının durdurulması, yerinde inceleme yapılması ve Mecliste buna dair komisyon kurulması” hakkında verdiği Araştırma Önergesi iktidar tarafından reddedildi.
DEM Parti İstanbul Milletvekili Garip Dede Dergahı Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat'ın konuyla ilgili konuşması;
Sayın başkan,
Suriye’de, tüm dünyanın gözü önünde, Alevilere yönelik insanlığın vicdanını derinden yaralayan ağır bir katliam yaşanmaktadır.
Bu yaşananlar, spontane bir şiddet değil; planlı, örgütlü ve sistematik bir yok etme politikasıdır.
İnsanlar topluca katledilmekte, diri diri yakılmakta, teslim olanlar infaz edilmekte; kadınlar kaçırılmakta, kaybedilmekte, işkenceye, tacize ve tecavüze maruz bırakılmaktadır.
İnsanlar yurtlarından sürülmekte, evlerine, topraklarına ve hafızalarına el konulmaktadır.
Bu vahşet yalnızca Alevilerin yoğun olduğu sahil bölgeleriyle sınırlı değildir; Suriye’nin birçok şehrinde ve kırsalında aynı acımasızlıkla sürdürülmektedir.
Arap Alevilerinin kutsal mekânları, türbeleri, ziyaretgâhları bombalanmakta; bu mekânlarda hizmet eden insanlar infaz edilmektedir.
Düşmanlaştırıcı, aşağılayıcı ve nefret yüklü söylemlerle Alevilere yaşam hakkı tanınmamaktadır.
Bu yaşananların adı açıktır: Bu, uluslararası hukuk bakımından bir insanlık suçudur.
Suriye’deki Alevi katliamı, tarih boyunca biriktirilmiş nefretin, ötekileştirmenin ve inanç temelli düşmanlığın en çıplak tezahürüdür.
Bu saldırılar yalnızca Suriye’de yaşayan Alevilere değil; Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında yaşayan tüm Alevi topluluklarına büyük bir acı ve endişe yaşatmaktadır.
Çünkü biz, bu coğrafyanın hafızasına kazınmış acıların tanığıyız.
Bu katliamı meşrulaştırmak amacıyla kullanılan “Baas artığı”, “Esad’ın uzantısı” gibi ifadeler, hakikatin çarpıtılmasından başka bir anlam taşımamaktadır.
Geçmişin siyasal hatalarının faturası Alevilere çıkarılamaz; çıkarılmamalıdır. Alevileri suçlayan, bu katliama zemin hazırlayan her söylem, failleri aklayan ve bu vahşeti meşrulaştıran bir nitelik taşımaktadır.
Daha vahimi ise şudur: Suriye’de Alevilere yönelik yürütülen bu yok etme politikasının, ülkemizde de belirli çevrelerde karşılık bulduğunu görmekteyiz.
Sosyal medyada Alevilere yönelik nefret söylemi, hedef gösterme girişimleri ve katliam çağrıları büyük bir hızla yayılmaktadır.
Bu nedenle soruyoruz:
— Şam yönetimiyle yoğun diplomatik temaslarda bulunan Türkiye, Suriye’deki bu katliam karşısında neden sessizdir?
— Bu sessizlik bir onay anlamına mı gelmektedir?
— Alevilerin katledilmesini çağrıştıran paylaşımlar yapanlar hakkında neden etkin bir soruşturma başlatılmamaktadır?
— Neden nefret söylemi ve şiddete teşvik edenler korunmakta ya da görmezden gelinmektedir?
Sayın milletvekilleri,
Biz Aleviler; Koçgiri’den Dersim’e, Maraş’tan Çorum’a ve Sivas’a uzanan acı bir tarihin çocuklarıyız.
Zorunlu göçlerin, sürgünlerin ve sistematik asimilasyon politikalarının muhataplarıyız.
Bu nedenle biliyoruz ki bugün kullanılan söylemler, yapılan hedef göstermeler tesadüf değildir. Bu söylemler bir uyarı, bir mesaj niteliğindedir.
Suriye’deki Alevi katliamının Türkiye’de meşrulaştırılması, alkışlanması veya cezasız bırakılması; ülkemizdeki tarihsel nefretin köklerini bir kez daha görünür kılmaktadır.
Bu nefret yalnızca Alevileri değil; bu ülkenin barışını, demokrasisini ve birlikte yaşama iradesini tehdit etmektedir.
Bu nedenle bir kez daha altını çiziyorum:
Alevilere yönelik nefret, ayrımcılık ve katliam; bu toprakların en derin, en çok görmezden gelinen adaletsizliklerinden biridir.
Bu adaletsizlik giderilmeden Türkiye’de kalıcı barışın sağlanması mümkün değildir.
Acil olarak atılması gereken adımlar şunlardır:
* Hükümetin, Suriye’de Alevilere yönelik katliamın durdurulması için derhâl diplomatik girişim başlatması,
* TBMM’den oluşturulacak bir heyetin bölgeye giderek yerinde inceleme yapması,
* Arap Alevilerinin görünürlüğünün artırılması ve haklarının korunması için etkin diplomatik mekanizmaların işletilmesi,
* Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşların bölgeye bağımsız araştırma heyetleri göndermesinin sağlanması,
* Türkiye’de geçmişte yaşanan tüm katliamlarla yüzleşilmesi ve bu hakikatin kamusal alanda görünür kılınması,
* Alevilere yönelik nefret söylemi, hedef gösterme ve şiddete teşvik içeren içeriklere karşı etkin soruşturmaların başlatılması,
* Aleviliği tanımlamaya, dönüştürmeye ve kontrol altına almaya yönelik tüm asimilasyon politikalarının sonlandırılması,
* Tüm inanç grupları arasında eşitlik, adalet ve karşılıklı güvene dayalı bir ilişkinin inşa edilmesi.
Sayın milletvekilleri;
Bugün Suriye’de Alevilere yönelik yürütülen yok etme politikası bizlere bir kez daha göstermektedir ki, hakikatle yüzleşmeden, adaleti sağlamadan ve eşit yurttaşlığı güvence altına almadan bu ülkeye barış gelmeyecektir.
Alevi toplumu, yüzyıllardır yaşadığı acılara rağmen hâlâ barıştan, adaletten ve insanlık onurundan yana olmaktan vazgeçmemiştir.
Nerede bir Alevi katlediliyorsa, nerede insanlık onuru ayaklar altına alınıyorsa, Aleviler orada direnmeye devam edecektir.
Ve herkes bilmelidir ki:
Biz kendi hakikatimizden vazgeçmeyiz.
Nefretin ve ayrımcılığın önünde eğilmeyiz.
72 milletin kardeşliği temelinde barışı ve adaleti birlikte inşa etmeye kararlıyız.
Bu doğrultuda, Suriye’de yaşanan Alevi katliamına dur demek için verdiğimiz Araştırma Önergemize desteklerinizi bekliyor; kurulacak komisyonun Suriye’de yerinde incelemelerde bulunması gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.




