TİP Milletvekili MESEM’leri ve çocuk yoksulluğunu hedef aldı: “Bu ölümlerin siyasi sorumlusu Milli Eğitim Bakanı’dır.”
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Sera Kadıgil, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Meclis’te yaptığı konuşmada çocuk işçiliği, MESEM uygulamaları ve derinleşen yoksulluk üzerine çarpıcı veriler paylaştı. Kadıgil, sadece 2025 yılının başından beri 14’ü MESEM’li toplam 82 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirterek, “Bu ölümlerin siyasi sorumlusu Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’dir.” dedi.
“Bir yılda 82 çocuk öldü; bunun 16’sı bakan sizin döneminizde”
Kadıgil, konuşmasında çocuk işçiliğinin geldiği boyuta dikkat çekti:
“Bu ülkede bir yılda 82 çocuk çalışırken öldü. 14’ü MESEM’liydi. MESEM uygulaması geldikten beri 16 çocuk hayatını kaybetti. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu ülkede her hafta iki çocuk çalışırken ölüyor demek.”
MESEM programını savunan kesimleri de tek tek sıralayan Kadıgil, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’ndan TOBB’a kadar birçok yapı ve iktidar milletvekillerinin bu uygulamanın arkasında olduğunu söyledi.
MESEM’li çocuğun mektubunu okudu: “Ben 17 yaşındayım ama içimde 40 yaşında birinin yorgunluğu var”
Kadıgil, MESEM’de yaşanan sömürü koşullarını göstermek için bir öğrencinin mektubunu da kürsüden okudu:
“Sabah 5'te gün doğmadan uyanıyorum. İki saat yol gidiyorum. Patron tepemde… Siber güvenlik ve yazılım okuyorum ama gün boyu kablo taşıyorum. Yemek yok, çantamdaki poğaçayı yiyorum. Mesai 22’de bitiyor. 17 yaşındayım ama içimde 40 yaşında birinin yorgunluğu var.”
Kadıgil, “Övüp durduğunuz mesleki eğitim bu mu? Bu çocuklar yazılım değil, hayatta kalmayı öğreniyor” ifadelerini kullandı.
“Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü ama 1 milyon çocuk yoksulluktan okulsuz kaldı”
Konuşmasında özel okul–devlet okulu arasındaki uçuruma da dikkat çeken Kadıgil, şunları söyledi:
“Bugün özel okullarda çocuklar Dünya Çocuk Hakları Günü üzerine kompozisyonlar yazacak. Ama bu ülkede sizin yarattığınız yoksulluk yüzünden okulsuzlaşan 1 milyon çocuğun böyle bir imkânı yok. MESEM’lerde 3 milyona yakın çocuk işçi var. Bu çocuklar için Dünya Çocuk Hakları Günü diye bir şey yok.”
“235 milyar TL ile her çocuğa ücretsiz bir öğün yemek verilebilir”
Kadıgil, devlet okullarında ücretsiz ve sağlıklı bir öğün yemek talebini yineledi:
-
Türkiye’de ücretsiz yemek verilmesi gereken öğrenci sayısı: 14 milyon
-
Yıllık maliyet: 235 milyar TL
-
Bütçedeki payı: %1,5 bile değil
Aynı dönemde kullanılmayan köprü ve otoyollara ödenecek garanti miktarının 110 milyar TL olduğunu hatırlatan Kadıgil:
“3-5 müteahhide verilen vergiyle 14 milyon çocuğa yemek yedirebilirsiniz ama YAPMIYORSUNUZ.” dedi.
“Devlet okullarında çocukların kahvaltısı dün akşamdan kalma pilav!”
Kadıgil, bir lise bahçesinde gördüğü manzarayı şöyle aktardı:
“Bir çocuğun kahvaltısı yazık ki dün akşamdan kalan pilavı salatanın suyuyla karıştırmaktı. Bu çocuk şanslı. Çünkü en azından bir şey yemeye çalışıyor.”
Kantin fiyatlarını da örnek veren Kadıgil, bir tostun 100 TL, suyun 15 TL olduğunu vurgulayarak, “Çocukların açlığıyla yüzleşmekten kaçıyorsunuz” dedi.
“Neden sadece sizin çocuklarınız iyi koşullarda okuyor?”
Bir özel okulda verilen imkanlarla devlet okulundaki koşullar arasındaki uçurumu da gündeme getiren Kadıgil:
“Sizin çocuklarınıza açık-kapalı spor salonları, iki öğün yemek, bale dersleri, güvenlik, temizlik… Hepsi var. Peki diğer çocuklar neden bu kadar şanssız? Bu nasıl güçlü devlet?” diye sordu.
“Ücretsiz bir öğün yemek bütçenin %1,5’i; yapmıyorsunuz çünkü önceliğiniz çocuklar değil”
Kadıgil, son olarak hükümeti şu sözlerle eleştirdi:
“Devlet okullarında bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek her çocuğun hakkıdır. Bütçenin %1,5’iyle bunu yapabilirsiniz. Ama yapmıyorsunuz. Ve bu yüzden özel okullar yüzde 200 arttı, devlet okulları yerinde sayıyor.”





