Avustralya, kendi topraklarında yaşanan en ağır terör saldırılarından birinin şokunu yaşıyor. Sidney’in simge mekânlarından Bondi Plajı’ndaki Archer Park’ta, Hanuka’nın ilk gecesini kutlamak üzere bir araya gelen Yahudi topluluğuna yönelik silahlı saldırıda şu ana kadar 15 sivil hayatını kaybetti, 40 kişi yaralandı. Olayda saldırganlardan biri de öldürüldü.

İki silahlı kişinin açtığı ateş, yalnızca bir topluluğu değil, Avustralya toplumunun tamamını hedef alan bir nefret ve terör eylemi olarak değerlendirildi.

Baba-Oğul Saldırganlar: Kimlikler ve İlk Bulgular

Polis, saldırganların 50 ve 24 yaşlarında baba ve oğul olduğunu doğruladı. Altı adet silah ruhsatına sahip olan baba Sajid Akram, olay yerinde polis tarafından vurularak öldürüldü. Oğlu Naveed Akram ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı ve polis gözetimi altında tutuluyor.

Saldırının açık biçimde Yahudi karşıtı bir nitelik taşıması nedeniyle yetkililer kısa sürede olayı terör eylemi olarak tanımladı. Bu tanım, saldırının siyasi amaçlı şiddet kapsamında değerlendirilmesini ve soruşturma için ek yetkilerin devreye sokulmasını sağladı.

ASIO Ne Biliyordu? Önlenebilir miydi?

Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Genel Direktörü Mike Burgess, saldırganlardan birinin daha önce ASIO tarafından “bilindiğini” açıkladı; ancak hangi isim olduğunu belirtmedi. Yetkililer açısından “bilinmek”, kişinin potansiyel risk oluşturan ağlar veya iletişimlerle temas halinde olması anlamına geliyor.

ABC’nin aktardığına göre Naveed Akram, Temmuz 2019’da IŞİD bağlantılı Sidney hücresinin lideri Isaac El Matari’nin tutuklanmasının ardından güvenlik birimlerinin radarına girmişti. Ancak bu durum, saldırının doğrudan engellenebileceği anlamına gelmiyor.

Güvenlik Kurumlarının Sınırları

Yetkililerin altını çizdiği önemli bir gerçek var: aşırılıkçı ağlarla teması bulunan yüzlerce kişi izleme listelerinde yer alıyor. Kaynaklar sınırlı olduğu için güvenlik kurumları, risk değerlendirmesini önceliklendirme yoluyla yapmak zorunda kalıyor.

Şiddet geçmişi, kullanılan dil, fiili hazırlıklar ve somut tehdit unsurları bu değerlendirmede belirleyici oluyor. Aşırılıkçı fikirler dile getiren veya dolaylı bağlantıları bulunan herkesin gözaltına alınması ise hukuken ve fiilen mümkün değil.

Yalnız Aktör Gerçeği

Soruşturmanın bu aşamasında saldırının örgütlü bir hücreye bağlı olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmuş değil. Baba ve oğulun birlikte hareket etmesi, saldırıyı teknik olarak “yalnız aktör” profiline yaklaştırıyor. Bu tür saldırılar, 2014 Lindt Café kuşatması ve 2019 Christchurch katliamında olduğu gibi, önceden tespit edilmesi en zor eylemler arasında yer alıyor.

Yetkililere göre, tek başına hareket eden failler genellikle saldırı öncesinde belirgin bir iz bırakmıyor. Ayrıca Bondi Plajı gibi açık ve kalabalık kamusal alanların sürekli ve tam güvenlik altında tutulması ciddi kaynak gerektiriyor.

Burgess’in yıllık tehdit değerlendirmesinde vurguladığı gibi:

“En büyük tehdidimiz, kolayca elde edilebilen bir silah kullanan yalnız aktör olmaya devam ediyor.”

Ne yazık ki Bondi saldırısı bu tespiti doğrular nitelikte oldu.

Avustralya’da Terör Tehdidinin Değişen Yüzü

Son yıllarda aşırı sağ terörizm belirgin biçimde yükselişe geçti. ASIO verilerine göre, on yıl önce soruşturmaların yalnızca onda biri sağcı aşırılıkçılıkla ilgiliyken, bugün bu oran vakaların yaklaşık yarısına ulaşmış durumda.

Bu dönüşümde, 2019’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde, Avustralyalı bir aşırı sağcı tarafından iki camide 51 kişinin katledildiği saldırı belirleyici bir kırılma noktası oldu. O tarihten bu yana ASIO’nun dikkatinin ve kaynaklarının önemli bir bölümü sağcı aşırılıkçılıkla mücadeleye yöneldi.

ABD Vadeli İşlemleri Yatay Seyirde: Gözler Fed Kararında
ABD Vadeli İşlemleri Yatay Seyirde: Gözler Fed Kararında
İçeriği Görüntüle

Buna karşın İslami terörizm, küresel ölçekte varlığını sürdürüyor. IŞİD ve El-Kaide, Orta Doğu’nun yanı sıra Afrika, Orta Asya ve Afganistan’da aktif. Yetkililer, bu yapıların Avustralya’ya yönelik tehditlerini büyük ölçüde kontrol altında tutabildiklerini belirtiyor.

Gazze Savaşı, Artan Gerilim ve Nefret İklimi

Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısı ve ardından başlayan Gazze savaşı, Avustralya’da da toplumsal atmosferi derinden etkiledi. Sürekli yayımlanan şiddet görüntüleri, hem antisemitizmde hem de İslamofobide belirgin bir artışa yol açtı.

Ancak aylardır süren protestolara rağmen, bu öfkeyi şiddete dönüştürenlerin sayısı son derece sınırlı. Bondi saldırısının da daha geniş bir ağın parçası olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmuyor.

Karanlığın İçinde Bir Işık: Ahmed Al-Ahmed

Saldırının ardından ortaya çıkan en çarpıcı detaylardan biri, 43 yaşındaki Müslüman meyve dükkanı sahibi Ahmed Al-Ahmed’in cesur davranışı oldu. Al-Ahmed, saldırganlardan birinin silahını elinden alarak daha fazla can kaybını önledi.

Bu kahramanca tutumun, Müslüman topluluğu kolektif biçimde suçlayan basitleştirici yaklaşımları boşa çıkarması umut ediliyor. ABD’de benzer olaylardan sonra görülen toplumsal ayrışmaların Avustralya’da tekrarlanmaması gerektiği vurgulanıyor.

Hükümet Yeterince Önlem Aldı mı?

Uzmanlara göre açık alan etkinliklerinin tamamen güvenli hale getirilmesi son derece zor. Kapalı mekânlar nispeten korunabilirken, sahil parkları ve kamusal alanlar ciddi güvenlik açıkları barındırıyor.

Hükümetin terörle mücadele için daha fazla kaynak ayırması gerektiği açık. Ancak her açığın kapatılması, her riskin önlenmesi mümkün değil. Hiç kimse mevcut durumdan memnun olmamalı; fakat kaynakların en etkili biçimde nasıl kullanılacağı da dikkatle planlanmalı.

Birlik Çağrısı

Bu saldırı yalnızca Yahudi toplumuna değil, tüm Avustralyalılara yönelik bir saldırıdır. Hanuka’nın karanlığa karşı ışığı simgeleyen mesajı, bugün daha da anlamlıdır. Farklı inançlardan ve kökenlerden Avustralyalıların bir araya gelerek nefretin karşısında durması, bu şiddetin en güçlü yanıtı olacaktır.

Chair in Global Islamic Politics, Alfred Deakin Institute for Citizenship and Globalisation, Deakin University


Anahtar Kavramlar:
Terörizm – ASIO – Antisemitizm – İslami aşırıcılık – Bondi terör saldırısı

Muhabir: Güven BOĞA