Sivil Toplumdan Barışa Kritik Çağrı: Komisyon Çalışmalarında Etkili ve Anlamlı Katılım İçin Acil Öneriler
Sivil Toplumdan Barışa Kritik Çağrı: Komisyon Çalışmalarında Etkili ve Anlamlı Katılım İçin Acil Öneriler
İçeriği Görüntüle

Demokratik hukuk devleti olmanın gereği, yurttaşların yaşam haklarının her koşulda korunmasıdır. Türkiye'de gözaltında kaybedilen yüzlerce yurttaşımızın akıbetleri konusunda devlet yükümlülüklerini yerine getirmiyor.

Bugüne kadar kaybedilen insanlarımızla ilgili etkili ceza soruşturmaları ve kovuşturmaları yapılmadı. İşlenen suçlar inkar edildi, failleri cezasız bırakıldı.

İktidarlar değişse de bu durum hiç değişmedi.

İnkar ve cezasızlığın yarattığı şiddet döngüsü nedeniyle bu topraklarda barış kök salamadı. Çünkü toplumsal barış, bireyin devlete ve hukuka duyduğu güvenle filizlenir. Hak arama yollarının işlemediği, güçlü olanın dokunulmaz olduğu bir düzen içinde barış kök salamaz. Barışın en sağlam zemini hakikat ve adalettir.

1071. haftamızda 31 yıl önce bugün evinden gözaltına alınıp Beyaz Torosla götürülen ve bir daha geri dönemeyen Turgut Yenisoy için adalet talebiyle buluştuk.

25 yaşındaki, altı çocuk babası Turgut Yenisoy Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde yaşıyordu. Esnaf olan Yenisoy, JİTEM’in kendisini muhbirleştirme isteğine direndiği için yoğun baskı altındaydı. İşyeri yakıldı. Evi defalarca güvenlik güçleri tarafından basılarak gözaltına alındı. Ağır işkencelere maruz kaldı ve ölümle tehdit edildi. İlçe dışına çıkmasına izin verilmedi; denetim altında tutuldu ve her akşam karakola gidip imza vermek zorunda bırakıldı.

4 Ekim 1994 tarihinde, saat 22.30 sularında, Bismil Komando Alayında görevli Ahmet, Recep ve Süleyman isimli uzman çavuşlar Yenisoy ailesinin evine baskın düzenledi. Turgut’u, giysilerini ve ayakkabısını giymesine bile fırsat vermeden götürmek istediler. Oğlunu korumaya çalışan anne Nezrife Yenisoy bu sırada darp edildi. Turgut’un karakolda ifadesi alınacağı söylenerek beyaz Toros marka bir araca bindirilip götürüldü.

Aile, bu kişilerin daha önce de evlerine sık sık baskın düzenlediği için tanıyor ve Turgut’u ölümle tehdit ettiklerini biliyordu. Eşinin ve annesinin feryatlarına uyanan komşular da olaya tanık oldu.

Turgut Yenisoy’un içinde olduğu aracın gittiği yönü takip eden aile fertleri, aracın önce evlerinin yakınında bulunan Bismil E Tipi Cezaevi önünde durduğunu, daha sonra da başka bir yöne gittiğini gördüler.

Anne Nezrife Yenisoy ertesi gün hemen Bismil Cumhuriyet Başsavcılığına giderek yaşadıklarını anlattı. Ancak savcılık Turgut Yenisoy’un gözaltına alındığını inkar etti. Bismil Emniyet Müdürlüğü ve Bismil Komando Tugayına başvuran Yenisoy Ailesi burada da aynı inkârla karşılaştı. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı ve OHAL Bölge Valiliğine de başvuran anne Nezrife Yenisoy “Oğlun gözaltında değil” yanıtını aldı.

Gözaltına alınıp serbest bırakılan kişilere ulaşan anne Nezrife Yenisoy, korkup tanıklık yapmak istemeyen bir kişiden oğlunun Diyarbakır Alay Komutanlığı’nda ağır işkenceden geçirildiğini öğrendi.

Ailenin tüm başvurularına rağmen, iç hukuktan sonuç alınamadı. Bunun üzerine dosya AİHM’e taşındı. 31 yıldır iktidarlar değişse de, adli ve idari makamların yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle Turgut Yenisoy’un akıbeti karanlıkta, failleri cezasız bırakıldı.

Kaç yıl geçerse geçsin Turgut Yenisoy için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Muhabir: Haber Merkezi