TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Abdullah Bakır, Türkiye’nin en büyük tehlikesinin susuzluk ve kuraklık olduğunu belirterek acil önlem çağrısı yaptı. “Hakkari baraj projelerinden Anadolu’da ağaçlandırma seferberliğine kadar bilimsel adımlar atılmazsa, ülkemiz kısa sürede felaket yaşayacak” dedi.
Türkiye hızla susuzluğa ve çölleşmeye sürükleniyor. TMMOB Yüksek Onur Kurulu Üyesi Abdullah Bakır, kuraklık tehlikesine karşı acil ağaçlandırma, sürdürülebilir tarım ve Hakkari baraj projeleri önerdi.
Susuzluk ve Kuraklık: Türkiye’nin En Büyük Tehdidi
Türkiye’nin yakın gelecekte karşı karşıya olduğu en büyük tehlike susuzluk, kuraklık ve çölleşmedir. Ancak ne yönetenler, ne yönetime talip olanlar, ne de yönetilenler bu sorunun ciddiyetinin farkında görünmektedir. Mevcut gidişat, ülkeyi birkaç on yıl değil, çok daha kısa bir süre içinde büyük bir felakete sürükleyecektir.
Uzman bilim insanlarının uyarıları nettir: Önümüzdeki yıllarda temiz içme suyu, sulama ve temizlik suyu temininde ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Yeraltı suları hızla çekilmekte, ülke ekosisteminin dengesi bozulmaktadır. Bu gerçeği görmemek için kör olmak gerekir.
Çözüm Mümkün: Ağaçlandırma Seferberliği ve Sürdürülebilir Tarım
Susuzluk ve kuraklık kader değildir. Anadolu’nun ortasından doğusuna uzanan Karaman’dan Kızılcahamam’a, Kütahya’dan Tunceli’ye kadar bozkırlarla kaplı bölgelerde acilen bir ağaçlandırma seferberliği başlatılmalıdır.
-
Bölgeye uygun ağaç türleri seçilmeli, 3-5 yıl içinde yeşil örtü oluşturulmalıdır.
-
Sulu tarım alanları küçültülmeli, susuz yetişen tarım ürünlerine öncelik verilmelidir.
-
Özellikle Çukurova havzasında (İskenderun Körfezi’nden Silifke-Taşucu’na kadar) vahşi sulama terk edilerek kapalı borulu sistem sulama hayata geçirilmelidir.
Bu adımlar hem su kaynaklarını koruyacak hem de tarımda sürdürülebilirliği sağlayacaktır.
Hakkari’nin Potansiyeli: Su Depolama Merkezine Dönüşmeli
Türkiye’nin en fazla kar alan illerinden olan Hakkari, engebeli arazi yapısı sayesinde yüksek su tutma kapasitesine sahiptir. Bu bölgede inşa edilecek büyük barajlar, doğudaki zengin su kaynaklarını batıdaki illere taşıyabilecek stratejik projelerle desteklenmelidir.
Böylece, yıl boyu su yönetimi sağlanabilir ve kurak dönemlerin etkisi azaltılabilir.
Siyasi İrade ve Toplumsal Sorumluluk
Susuzluk ve kuraklıkla mücadele sadece hükümetin değil, tüm siyasi partilerin ve toplumun ortak sorumluluğudur. İktidarın görevini yapmaması da, muhalefetin seyirci kalması da kabul edilemez. Türkiye’nin geleceği, bugünden atılacak kararlı ve bilimsel adımlara bağlıdır.
Doğa ile Uyumlu, Suya Saygılı Bir Gelecek
Abdullah Bakır sözlerini şu temenniyle bitiriyor:
“Dağlarının korunmuş ormanlarla kaplı olduğu, su kaynaklarının verimli ve bilinçli kullanıldığı, doğa ve çevre bilinci yüksek bir toplum olma dileğiyle…”