bnnmmggf

Bir öpücük için tanrı neden bu kadar acı çektiriyor anlamıyorum, sevince samanlık seyran olur cümlesiyle büyüyen ben, bu kadar duyguyu yatıya bırakmanın hüznünü yaşıyorum. Ve hala bekliyorum beni kâbuslarımdan uyandıracak yakışıklı prensi! 

Bu duyguyu hissetmek için kaç yıl, kaç gece, kaç gündüzü yaktım ben. Hala sıcaklığıyla ısınıyorum bu merhum günlerin!

Şuan sadece sevdiğime hesapsızca sarılmak için neler vermezdim ya sadece sarılmak. Tabi bir ilişki için iki kişi gerekir, önce onu halletmem gerekiyor biliyorum. Ama bulunca ilk yapacağım şey sarılmak. Sarılmanın iyileştirici etkisinin olduğu herkes tarafından bilinir, sakinleştirici özelliği vardır. Güven verir, çokça serotonin salgılar, farkında olmadan keyif almaya başlarsın yaşamaktan. Sevmekten, biz olmaktan. Hani sen diyorum, sen adam! Yok, sen değil yanındaki, şu ben miyim yoksa diyenin hemen arkasındaki. Evet, sen adam bir baksana bana, gelsene şöyle bir yanıma. Neden tanışmıyoruz, neden hala biz yokuz diyesim var nedense! Ayrı takılmak için hayat çok kısa diyor doktorlar. Kalbe iyi gelmeyen şeylerin başında geliyor keder ve onu tetikleyen ne kadar çok şey varsa üzerime bocalıyor kader. Alınyazısını silen bir silgi henüz icat edilmediğinden kalakalıyorum süt dökmüş kedi gibi ortada. Sonra görüyorum ki herkes bana bakıyor lakin nasıl bir izlenim verdiğim çokta umurumda değil bu aralar! Umurumda olan tek şey azıcık huzur, huzur dediysem iki kişilik olanından mümkünse! Yalnızlığımın bende kalabalık yaptığı zamanlardan sıyrılmak için yemyeşil bir ormanın içinde ağaçtan yapılmış bir eve kapanmak mesela! Sıcacık kahvemi içerken ısınmak için kupaya sarılmak gibi dertlerim olsun istiyorum. O uyurken belki biraz yemek yapmak gibi uğraşlarım olsun. Şöminenin sönmemesi için birkaç odun toplamak mesela.

Dışarıda korkunç bir fırtına var hala. İnsansız hava sahasından kendine dil bulamayan mevsimler görselliği ön plana çıkartırken hangi susuzluğa şifa olacak bu durmaksızın yağan yağmurlar bilmiyorum, yine de altında şemsiyesiz ıslanmak keyif verici olsa gerek. Romantizm bu kadar yanılmış olamaz! Kalbimde kışın sert soğuk yayvan yüzü, dışardaki havadan daha çok üşütüyor beni. Ellerim buzluktan çıkmış kar tanesi gibi erimeyi bekliyor köşedeki şöminede. Isınmak için bir tek bizim sen'imiz yok. Olsa güzel olurdu ama bir türlü olmuyor işte neyse o. Yine de bekliyor insan. Gelmeyeceğini bile bile bekliyor. Beklemenin verdiği haz her geçen gün cehenneme dönüşse de inatla beklemeye devam ediyor. Ve hala buzlaşmış kalbim bir türlü ısınmak bilmiyor. Mevsim normallerin çok altında ve attığım ağın uzunluğu onu çıkartmaya bir türlü yeterli gelmiyor. Kısaca yoksun hala, kısaca hala çok üşüyorum, kısacası öğrendim, deprem görmüş kalpleri onarmanın yıkılan binalara temel atmaktan daha zor olduğunu ve tavansız evlerin bir türlü ısınmadığını! 

Ama sen yine de bi sev! 

Birlikte bir çıkar yol buluruz elbet. Vazgeçme benden, severek tamamla beni. 
Çünkü bana bir 'sen' borçlusun mutluluğundan sebeplendiğim. Özlenen, yıllardır sevilmek için beklenen. Yani bana bir aşk borçlusun, noktaların ardına usulca gizlenen, o yüzden sen yine de bi sev bi sev…