Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, 2026 yılı için 28 bin 75 TL olarak açıklanan asgari ücrete sert tepki gösterdi. Konfederasyona göre yeni asgari ücret, daha ilk günden açlık sınırının altında kalırken milyonlarca emekçiyi ve ailesini yoksulluğa sürüklüyor.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından 2026 yılı için açıklanan 28 bin 75 TL’lik asgari ücrete ilişkin yazılı bir açıklama yaparak karara sert sözlerle tepki gösterdi. Açıklamada, komisyonun mevcut yapısı nedeniyle siyasi iktidarın kontrolünde olduğu vurgulanırken, belirlenen ücretin “asgari düzeyde dahi vicdan içermediği” ifade edildi.
Konfederasyon, Türkiye’de kayıtlı çalışanların yaklaşık yüzde 70’inin asgari ücret ya da bu ücrete yakın gelirlerle yaşamını sürdürdüğünü hatırlatarak, kayıt dışı istihdam da hesaba katıldığında en az 10 milyon emekçinin ve ailelerinin sefalet koşullarına mahkûm edildiğini belirtti. Sürekli artan hayat pahalılığı, mutfak masrafları ve geçim sıkıntısıyla yeni asgari ücretin hiçbir şekilde örtüşmediği kaydedildi.
Asgari Ücret Açlık Sınırının Altında
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Ar-Ge birimi Kamu-Ar’ın araştırmasına göre, Aralık 2025 itibarıyla açlık sınırı 30 bin 656 liraya yükseldi. Buna göre açıklanan asgari ücret, daha ilk günden açlık sınırının 2 bin 580 lira altında kaldı. Konfederasyon, hükümetin sermaye ile yan yana durarak emekçilere açlık sınırında yaşamı bile çok gördüğünü vurguladı.
Kamu-Ar’ın verilerine göre yoksulluk sınırı ise Aralık ayında 94 bin 913 liraya çıktı. Açıklamada, iki çocuklu bir ailenin her iki ebeveyni de asgari ücretle çalışsa dahi toplam hane gelirinin yoksulluk sınırının ancak yarısına ulaşabildiği belirtildi. Yoksulluk sınırındaki yıllık artışın, neredeyse bir asgari ücret kadar artarak 23 bin 865 liraya ulaştığına dikkat çekildi.
“Matematikle de Vicdanla da Uyuşmuyor”
Birleşik Kamu-İş, 28 bin liralık asgari ücretin ne matematikle, ne çarşı-pazar gerçeğiyle ne de vicdanla yan yana gelebileceğini ifade etti. Emek düşmanı politikalar sonucu asgari ücretin ülkede fiili olarak genel ücret haline getirildiği belirtilirken, yüksek enflasyona rağmen belirlenen ücretin emekçilere “aç kal” demek anlamına geldiği kaydedildi.
Açıklamada, 2025 yılında yüzde 44,4 olarak açıklanan enflasyona karşın asgari ücrete yalnızca yüzde 30 zam yapıldığı, yılın ikinci yarısında ise herhangi bir artışa gidilmediği hatırlatıldı. Enflasyonun 2026 yılında da yüzde 30’un altına düşmeyeceği öngörülmesine rağmen asgari ücret artışının yüzde 27 ile sınırlandırıldığı vurgulandı.
“Anayasa Hiçe Sayıldı”
Konfederasyon, Anayasa’nın açık hükmüne rağmen siyasi iktidarın asgari ücreti belirlerken çalışanların geçim koşullarını dikkate almadığını belirtti. İki yıldır asgari ücretin enflasyonun oldukça gerisinde belirlendiğine dikkat çekilen açıklamada, ücretin “ülkenin ekonomik durumu gözetilerek” belirlendiği iddiasının gerçeği yansıtmadığı ifade edildi.
2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında iktidar temsilcilerinin Türkiye ekonomisine ilişkin başarı hikâyeleri anlattığına dikkat çeken Birleşik Kamu-İş, bu söylemlerle asgari ücret gerçeği arasındaki çelişkiye işaret etti. Açıklamada, “Gelişmiş ülke” söylemine rağmen Türkiye’de asgari ücretin yaklaşık 550 Euro seviyesinde kaldığı, buna karşın İrlanda, Hollanda, Almanya ve Belçika gibi ülkelerde asgari ücretin 2 bin Euro’nun üzerinde olduğu hatırlatıldı.
“Tercih Yine Sermayeden Yana”
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, asgari ücretteki artışın yalnızca 5 bin 971 lira ile sınırlı tutulmasının, iktidarın sermaye kesimini koruyup emeği görmezden geldiğinin açık göstergesi olduğunu belirtti. Meclis’ten geçen 2026 bütçesinin de emekçiyi ve emekliyi yok sayan, yoksulluğu kalıcı hale getiren bir “tercihler bütçesi” olduğu ifade edildi.
Açıklamanın sonunda Birleşik Kamu-İş, polis ablukaları ve baskılara rağmen kamu emekçilerinin ve emeklilerin sesi olmaktan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak, yoksulluğu dayatan bu düzene ve emekçilere reva görülen adaletsizliğe boyun eğmeyeceklerini ilan etti.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu
Merkez Yönetim Kurulu




