Hizmet tespit davası nedir?

Hizmet tespit davası, sigortalı sayılan iş kollarında çalışan işçilerin söz konusu sigorta bilgileri, prim ödeme gün sayıları, hizmet süresi gibi bilgilerinin SGK nezdinde görünmemesi veya işçinin yapmış olduğu hizmetlerin SGK'na eksik bildirilmesi neticesinde bu durumun işçi tarafından öğrenilmesi ile birlikte açılan davadır.

Hizmet tespit davası açılması gereken durumlar

Öncelikle T.C. Anayasası gereği devletimiz;

 II. Cumhuriyetin nitelikleri

Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

Sosyal bir devlettir. Sosyal devlet olmanın gereği olarak; sosyal barışın, sosyal adaletin, sosyal refahın sağlanabilmesi için hukuk devleti olma çerçevesinde ve bireyler arasında kurulan özel hukuk kapsamındaki ilişkilere özellikle ekonomik ve sosyal anlamda müdahale etmektedir. Devlet özellikle bedeli vatandaşlarca karşılanamayacak ölçüde yüksek olan sağlık, eğitim, adalet, savunma gibi nitelikli hizmetlerin hem kaliteli şekilde yürütülmesini hem de bedelinin büyük oranda karşılanmasını sosyal devlet ilkesi gereği kendi üzerine alır.

Anayasanın ilgili maddesi gereği devlet sigorta prim ödemeleri kurumunu getirerek, vatandaşlarının sağlık hizmetinden yararlanmaları, yaşlandıkları ve çalışamayacak duruma geldiklerinde yaşamlarını idame ettirebilmeleri için yaşlılık aylığına sahip olabilmeleri için kişinin 4A veya 4B sayılmasına göre prim ödemeleri yapılması yükümlülüğü getirir.

4A kapsamında sayılan işçinin sağlık hizmetlerinden faydalanabilmesi ve yaşlılık aylığına hak kazanabilmesi için işvereni tarafından devlete sigorta prim ödemesi yapılır. Sigorta prim ödemeleri işçilerin brüt ücretleri üzerinden yatırılır.

4B kapsamındaki serbest meslek sahipleri veya bir işyerine bağlı çalışmayanların sigorta prim ödemeleri kendilerince yatırılır.

Yukarıda izah edilen sebepler neticesinde sigorta primi, bağlı çalışanların işverenleri tarafından ve serbest meslek sahipleri veya bağımsız çalışanlar tarafından sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek ve ileride koşulları oluştuğu takdirde yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için devlete ödenen teminat ücretidir.

İşbu yukarıda yapılan tanım gereği, işçinin sigortalı bir iş kolunda çalışmasına rağmen sigorta priminin işverence eksik yatırılması, işverence işçinin SGK'ya bildirilmemesi neticesinde sigortalı işçi kapsamında görülmediğinden ilgili sigorta primlerinin tescil edilmemiş olması, işçinin SGK'da hizmet süresinin görünmemesi veya eksik görünmesi gibi sebeplerle aslında sigortalı sayılması gereken sürelerde kazandığı haklarını talep edebilmek için açtığı davadır.
 
İşçinin bu davayı açabilmesi için işverenle arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin ne olduğu önem arz etmektedir. İşçi iş yani hizmet sözleşmesine bağlı olarak çalışmalıdır. İşçinin tabi olduğu sözleşme türü vekalet, eser gibi bir sözleşme ise işçi hizmet tespit davası açamayacaktır.

HİZMET TESPİT DAVASININ TARAFLARI


Sigortalı sayılanlar
MADDE 4- (Değişik: 17/4/2008-5754/2 md.)
Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir
vergisi mükellefi olanlar,

Davacı: Hizmet tespit davasında davacı işçidir, işçi ölmüş ise yasal mirasçılarıdır.
Davalı: Hizmet tespit davasında davalı, işverendir. Ancak SGK'ya mahkeme tarafından dava re'sen ihbra edilir. SGK, fer'i müdahil olarak davaya katılır.

HİZMET TESPİT DAVASINDA MAHKEME

Hizmet tespit davasında görevli mahkeme iş mahkemeleridir. Bir yerde iş mahkemesi bulunmuyorsa bu davaya, iş mahkemesi sıfatıyla asliye mahkemesi bakmakla görevlidir.
Hizmet tespit davasında yetkili mahkeme ise genel yetki olarak davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi, işçinin işini yaptığı iş yerinin bulunduğu yerdeki iş mahkemesi de yetkilidir.

HİZMET TESPİT DAVASINDA ZAMANAŞIMI VE HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE

Hizmet tespit davası ile işçinin veya işçinin ölmesi halinde mirasçıların haklarını talep edebilmesi için riayet etmeleri gereken yasal süreler bulunur. Bunlar hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleridir.

Hak düşürücü süre: Hizmet tespit davasında 5 yıllık hak düşürücü süre şartı bulunmaktadır. 5 yıllık hak düşürücü süre işçinin işten ayrıldığı tarihten itibaren başlar. Hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıllık süre işlemeye başlar. Hizmet tespitini mirasçıların açması halinde ise 5 yıllık hak düşürücü süre, işçinin ölüm tarihinden itibaren başlayacaktır. Hizmet tespit davasının görülebilmesi için bu süre geçmeden davanın açılmış olması gerekir. Aksi halde bu dava görülmez.

 İşveren tarafından SGK'ya işe giriş bildirgesi verilmesi hak düşürücü süreyi keser. İşe giriş bildirgesi ve işten çıkış bildirgesi, işveren tarafından re'sen SGK'ya bildirilmek sorunda olunan belgelerdendir. İşe giriş bildirgesi, bir işverenin iş yeri bünyesinde bir işçiyi zorunlu olarak çalıştırdığına yönelik ibraz ettiği belgedir.
İşverence yönetmelikte belirtilen belgeler SGK'ya ibraz edilmezse veya işçinin çalışması SGK tarafından saptanamazsa tespit davaları 5 yıllık süre içinde açılabilir. Ancak;
İşveren, yönetmelikte yazan belgeleri kuruma ibraz etmişse ve işçinin çalışması kurum tarafından tespit edilebilmiş ise hak düşürücü süre işlemez. İşveren, işe giriş bildirgesini, aylık prim bildirgelerini ve dönem bordrolarını kuruma bildirmek zorundadır.

HİZMET TESPİT DAVASI AÇABİLMEK İÇİN GEREKEN ŞARTLAR

Hizmet tespit davası açabilmek için öncelikle işçinin hizmet sözleşmesi ile çalışıyor olması gerekmektedir. Hizmet, vekalet, eser gibi sözleşmelere bağlı olarak çalışanlar bu davayı açamayacaktır.
Bir diğer husus işçinin sigortasız çalıştırıldığının, primlerinin eksik yatırıldığının, sigortalılık süresinin eksik görünmesinin SGK tarafından daha önce tespit edilmemiş olması gerekmektedir.

HİZMET TESPİT DAVASININ GÖRÜLMESİ

Hizmet tespit davası, 5 yıl geriye gidilerek tespiti yapılacak hizmetleri kapsar. Bu dava açılmadan arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. İşçi söz konusu davadaki ispat faaliyetini, tanık, fotoğraf, ücret bordroları, kamera kayıtları gibi yazılı veya sözlü ispat araçlarıyla yapabilir.
Kişiler  5510 sayılı kanunun 6. Maddesi uyarınca sayılan işlerde iş sözleşmesi ile çalışsalar dahi sigortalı sayılmadıklarından hizmet tespit davası açamayacaklardır.

Sigortalı sayılmayanlar

MADDE 6- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında;

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,

c) (Değişik: 17/4/2008-5754/4 md.) Ev hizmetlerinde çalışanlar (Kanunun ek 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sigortalı olanlar ile ücretle aynı kişi yanında ay içinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar hariç),[13]

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay ve yedek astsubay okulu öğrencileri,[14]

e) (Değişik: 10/9/2014-6552/40 md.) Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla; yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye’ye üç ayı geçmemek üzere bir iş için gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tabi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye’de kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar,

f) (…)[15] yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler,(15)

g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,

h) (Değişik: 17/4/2008-5754/4 md.) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gerekenlerden 18 yaşını doldurmamış olanlar,

ı) Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler ile 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanlar,[16]

j) (Mülga: 17/4/2008-5754/4 md.)

k) (Değişik: 17/4/2008-5754/4 md.) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler,

l) Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin ilgili mevzuatının zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı yapılanlar,[17]

m) (Ek: 4/7/2012-6353/36 md.) Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu, bağımsız spor federasyonları tarafından yapılan her türlü gençlik ve spor faaliyetleri ile bu faaliyetlerle ilgili kamp, eğitim ve hazırlık çalışmalarında süreklilik arz etmeyecek şekilde görevlendirilenler,

n) (Ek fıkra: 29/1/2016-6663/23 md.) 30 uncu maddenin üçüncü fıkrasının (b) bendi kapsamında olanlar hariç olmak üzere, yaşlılık aylığı almaktayken bu aylıkları kesilmeksizin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışanlar,[18]

4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.

(h) bendinin uygulanmasıyla ilgili olarak, bir meslek veya sanat okulunu bitirenlerden, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre mahkemece ergin kılınmak suretiyle, öğrenimleriyle ilgili görevlerde çalışanlar hakkında 18 yaşın bitirilmiş olması şartı aranmaz.

Birinci fıkranın (ı) bendinin uygulanmasında, Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin görüşü alınır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Hizmet tespit davası sonunda işveren, işçiye, ödenmeyen sigorta primlerini yasal faizi ile birlikte öder. İşveren vergi dairesine gelir vergisi öder. İşverene kurum ve vergi dairesince ceza kesilebilme ihtimali vardır.