gggg

Şöyle bir şey okumuştum bir yerlerde; “Birini hiçbir zaman affedemeyeceğini anladığında ondan vazgeçersin. Birini ondan vazgeçemeyeceğini anladığında ise affedersin” 

Gerçekten de öyle mi?

Mantıken doğru olsa da biz gerçekten bunu uygulayan bir nesil miyiz? Sorgulamaya kendimden başlayacak olursam şayet, genelde çok sabırlı biriyimdir. Yaşla ve yaşadıklarımla birlikte duvarlarım örselense de yine de birçok insana göre tahammül sınırım çok yüksek. Eğer karşımdaki buna rağmen bu sabrımı alt üst edecek kadar aptalsa onu son durakta bırakıp yoluma devam etmem gerektiğini bilirim. Elbette bunu yaşayarak öğreniyor insan peki ya siz? Siz ne âlemdesiniz? Sevmek ya da sevilmenin hangi evresinde sabır gösterip ya da her şeyden vazgeçiyorsunuz?

Hayatımızın vazgeçilmez icatlarından biriydi oysa sevmek; en büyük devrimse sevilmekle başladı. Sonra bunun üzerine çok şeyi boca ettik. Anlayış, şefkat, ilgi, bağlanmak, sahip çıkmak, güvenmek hatta birlikte hayal kurmak!  Zaman geçtikçe üzerine bir şeyler koyduk ve zaman geçtikçe çoğaldık. Sonra öyle bir an geldi ki bir çığ gibi büyüyüp, taşıyamadığımız ağırlığın altında ezildik. Ya temeli sağlam olmayan evliliklerin altında ya da çıkara dayalı ilişkilerin arasında kaybolduk.  İnce bacaklarla kalın ağırlıklar taşımaya çalıştık desteksiz. Deniz kumundan yapılmış köprüler inşa ettik gönülden gönüle. Dalgaların bunları yıkması öyle çok uzunda sürmedi hani,  gelgitlerde kaybettik insan olan tarafımızı. Sonra her şey tersine döndü, eskiyi özler olduk, eskileri dinleyip, eskileri sever olduk. Yeni her şey bir çöp gibi gözümüze batmaya başladı. Ve öylece kaldık yaşadıklarımızla, yaşayamadıklarımızla hatta pişmanlıklarımızla. Çünkü insanların çıkarları değiştiğinde davranışları da değişir. O yüzden sevmeye kendinden başlamalı insan, herkes bir gün gittiğinde yine kendiyle baş başa kalacağını bilerek yaşamalı, yani yanında kimse kalmadığında yine kendini avutup yine kendi yaralarını kendi sarmalı. Sevgiye dair ilham alacak bir çevreniz yok ise o merdivenleri yeniden tek başına çıkabilmeli.

 

Diyor ya bir yazar “Birini severken karşılık beklemeyin. Unutmayın, hoşunuza giden güzel şarkıların hiçbiri sana yazılmadı.” Lakin bu dünya insanlar için var oldu. Kapınıza gelen misafirdir gidense sadece bir yolcu, başka anlamda yüklemeyin hani! Sen hancısın unutma!

O yüzden dert etmeyin hiçbir şeyi, sadece müziğin tınısına kulak verin ve sevmeye daima kendinizden başlayın ve asla hiç kimse için kendinizden vazgeçmeyin.

GM