Adil Okay bu kitapta Filistin kamplarında kaldığı süreci anlatırken, İsrail saldırılarında öldürülen arkadaşlarını da anıyor.

Klaros yayınlarınca güncellenmiş 3. baskısı yapılan “12 Eylül Ve Filistin günlüğü” adlı kitap, 1981 yılında Filistinlilerle dayanışmaya giden, İsrail zulmüne bizzat tanık olan Adil Okay’ın savaşta tuttuğu günlüklerden, savaşta çekilmiş fotoğraflardan ve o döneme ait orijinal mektuplardan, belgelerden, İsrail’a karşı savaşta yer alan tanıklarla yapılan söyleşilerden oluşmaktadır. Kitap yayına hazırlanırken, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e “Aksa Tufanı” adını verdiği saldırısı gerçekleşti. Bu saldırıyı bahane eden İsrail’in başlattığı katliam giderek bir soykırıma dönüştü.

Aralık 2023 itibariyle İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarında 10 binden fazlası çocuk, 6 bini kadın olmak üzere 22 binden fazla Filistinli, İsrail tarafından katledildi. Bu katliama karşı ses çıkaranların yanı sıra Apartheid İsrail devletinin katliamını dolaylı dolaysız destekleyen ABD’nin ve AB devletlerinin İsrail yanlısı propaganda çalışmaları Türkiye’de de oryantalist bakışı yaygınlaştırdı.

İşte tam da bu doğru ile yanlışın birbirine karıştığı bir dönemde yayınladığımız ‘12 Eylül ve Filistin Günlüğü’ adlı kitap gerçeğe ulaşmada kaynak olacak diye düşünüyoruz.

Adil Okay bu kitapta Filistin kamplarında kaldığı süreci anlatırken, İsrail saldırılarında öldürülen arkadaşlarını da anıyor.  Siyonist işgalin / savaşın Hamas’ın karşı saldırısı ile başlamadığını, 74 yıldır sürdüğünü, Nakba’dan yani 1948 “Büyük felaket”ten beri devam ettiğini, savaşta ölen Filistinli ve / veya İsrailli sivillerin de sorumlusunun da dolaylı / dolaysız olarak Siyonist Apartheid İsrail devleti olduğunu yazıyor.

Künye

Adil Okay, 12 Eylül ve Filistin Günlüğü III. Baskı, Klaros Yayınevi, Ankara, Ocak 2024.

***

Arka kapak yazısı:

“Oysa bu günlük böyle bitmemeli, o fotoğraf karelerindeki kahredici olaylar yaşanmamalıydı. Ben, Melek Ulagay Taylan, Faik Bulut, Hasan Mantıcı, Robin Moyer veya başka bir yazar, gazeteci, mülteci ya da başka bir tanık bunları aktarmamalıydı sizlere. Kanlar içinde yerde yatan o Filistinli çocuklar yaşıyor olmalı, ellerinde çiçeklerle koşmalıydılar bize doğru. Guevara Gazi Filistin Hastanesi’nde tanıştığım küçük Fatma’nın ayağı İsrail bombasından kopmamış olmalı, o ve güzeller güzeli Filistinli hemşire Süreyya, beni Beyrut’ta gezdirmeli, ben de onlara dondurma almalıydım. Cenaze törenleri yerine bir lunaparka gitmeli, kahkahalar atarak poz vermeliydik.

Sonra hep beraber İsrailli çocuklarla birlikte barış türküleri söylemeliydik…

İsrail’in uyguladığı devlet terörü sonucu, yüz binlerce Filistinli öldürülmemiş, milyonlarcası da bitmeyen mülteciliğe mahkûm edilmemiş olmalıydı.

Keşke bu günlük yazılmasaydı…

12 Eylül karanlığından ve İsrail saldırılarından sağ kurtulan bizler, bu travmayı yaşamak zorunda bırakılmasaydık…

Anılar, aradan kırk yıl geçmesine rağmen taşınması zor, ağır bir valiz gibi sürüklenip durmasaydı ardımız sıra…”

Adil Okay