ZMO Adana Şube Başkanı Ahencan Tayakısı, TÜİK verilerinin tarımdaki daralmanın derinleştiğini gösterdiğini belirterek “Türkiye’de tarım alarm veriyor” dedi. Açıklamaya TMMOB’ye bağlı oda temsilcileri ve CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut da katıldı.
TARIMDA DARALMA BÜYÜYOR: “TÜRKİYE TARIMI ALARM VERİYOR”
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Adana Şubesi, Türkiye tarımındaki çok boyutlu krize dikkat çeken kapsamlı bir açıklama yaptı. ZMO Adana Şube Başkanı Ahencan Tayakısı tarafından okunan basın açıklaması, ZMO Adana Şube binasında gerçekleştirildi. Açıklamaya TMMOB’ye bağlı oda başkan ve yöneticileriyle birlikte CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut da katıldı. Tayakısı’nın ardından Barut da söz alarak tarımdaki gidişata ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Başkan Ahencan Tayakısı, Türkiye’de tarımın uzun yıllardır süregelen yapısal sorunlar, artan girdi maliyetleri, üretici gelirlerinin erimesi ve iklim krizinin etkileri nedeniyle ciddi bir darboğaza sürüklendiğini belirtti. TÜİK’in 2025 verilerinin tarımsal üretimde sert düşüşler öngördüğünü vurgulayan Tayakısı, “Türkiye tarımı alarm vermektedir” dedi.
Tayakısı’nın aktardığı verilere göre 2025 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 10’un üzerinde üretim kaybı bekleniyor. Tahıl üretimindeki daralmanın yüzde 12,4’e, buğdayda yüzde 13,9’a, arpada ise yüzde 25,9’a ulaşacağı ifade edildi. Meyve, içecek ve baharat bitkilerinde tahmin edilen yüzde 30’u aşan üretim düşüşü ise en kritik başlıklardan biri oldu. Tarım sektörünün yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,5 daraldığını hatırlatan Tayakısı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın bütçe görüşmelerindeki “eksi yüzde 12,7 büyüdük” açıklamasının da tabloyu doğruladığını söyledi.
Artan girdi maliyetlerinin üreticiyi üretimden uzaklaştırdığını vurgulayan Tayakısı, “2019’dan bu yana 1 ton buğdayla alınabilen gübre miktarı yarı yarıya azaldı” dedi. Tarımsal desteklerin reel olarak düştüğünü belirterek “GSMH’nin yüzde 1’i olması gereken toplam tarımsal destekler bugün yüzde 0,24 seviyesine gerilemiştir” ifadelerini kullandı. Üreticinin bankalara olan borcunun 1 trilyon 150 milyar liraya yükselerek rekor kırdığına dikkat çekti.
Çukurova’da kuraklık, aşırı sıcaklık ve düzensiz yağışların verim kaybını büyüttüğünü belirten Tayakısı, tarımın geleceği için su kaynakları üzerindeki baskının azaltılması gerektiğini söyledi. Mevcut üretim düşüşlerinin iklim değişikliğine uyum politikalarının yetersizliğini gösterdiğini ifade etti.

ZMO Adana Şube Başkanı, çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:
-
Tarımın piyasa koşullarına bırakılamayacak stratejik bir sektör olduğu kabul edilmeli,
-
Bilimsel verilere dayalı üretim planlaması yapılmalı,
-
Mazot, gübre ve sulama destekleri zamanında ve yeterli düzeyde sağlanmalı,
-
Girdi bağımlılığını azaltan politikalara geçilmeli,
-
İklim uyumlu üretim modelleri geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalı,
-
Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetleri güçlendirilmeli.
Tayakısı, Türkiye’nin güçlü bir tarımsal potansiyele sahip olduğunu ancak bunun ortaya çıkmasının ancak “üreticiyi merkeze alan ve kamusal sorumluluğu önceleyen” politikalarla mümkün olacağını vurguladı. Aksi halde TÜİK verilerindeki kayıpların geçici değil, kalıcı hale gelerek bir gıda krizine dönüşeceği uyarısında bulundu.
Açıklama, “Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleriyle tamamlandı.
CHP Adana Milletvekili Ayhan Barut, ZMO Adana Şubesinin “Türkiye’de Tarım Alarm Vermektedir” Basın Toplantısında konuştu.
Tarım Desteklenmeyen Bir Sektör Haline Getirildi
Ben kısaca şunu söylemek isterim. Tarım eee tüm dünyada stratejik bir üründür. Aynı zamanda tarım korunmaya ve desteklenmeye muhtaç bir sektördür. Ancak tüm dünya tarımını desteklerken maalesef ülkemiz tarımı desteklemiyor. Desteklemediği gibi tam tersine köstekliyor. Adeta tarım sektöründe serbest piyasanın acımasız rekabetine terk ediyor. Bunu niye söylüyorum? Eee, biraz önce burada videoda da izledik. Başkanımız da biraz değindi buna. Gayri safi yurt yurtçi hasıladan tüm sektörler inşaattan finansa, iletişimden hizmetlere sağlığa varıncaya kadar bir itirazımız yok. Hepsi %2'den 13.9'a kadar artan sektörler varken burada dikkatinizi çekti. E sanırım %12.7 7 tarımsal faaliyetlerde, tarım sektöründe bir küçülme, bir daralma var değerli arkadaşlar.
Üretici ve Esnaf Büyük Sıkıntı İçinde
İşte bu daralmanın neticesinde bugün üretici çiftçi maalesef çok sıkıntılı günler geçiriyor. Perişan e halde hem tarım sektörünün içerisinde üretim yapan çiftçilerimiz hem de buna dayalı bu sektörle bağlantılı olan tüm esnaflarımız iş dünyası gerçekten büyük sıkıntılı bir dönem geçiriyor. Bunun nedeni de bu.
Tarıma Ayrılan Destek Yetersiz
Bakın yani bir biraz önce söyledim. Tarım destekleniyor mu Türkiye'de? Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir bütçe maratonu başladı. 16 Aralık Salı günü de Tarım Bakanlığı'nın bütçesi mecliste görüşülecek. Şimdi eee tarımdaki ayrılan desteğin eee bu bütçede yerini kısaca bahsetmek istiyorum. Gayri safi yurt hasına yani milli gelirin 2026'da 77.3 3 trilyon lira olduğunu varsaydığımızda 2006 yılında çıkarılan eee tarım kanunuunun 21. maddesinde kesin emredici bir hüküm var. Tarıma ayrılacak destek milli gelirin %1'inden aşağı olamaz diye bir kesin emredici hüküm var.
Tarım Kanunu’ndaki %1 Kuralı Uygulanmıyor
777.3 3 trilyonun %1'i 773 milyar. Tarıma destek ayrılması gerekirken ayrılan destek değerli arkadaşlar 168 milyar TL. Bir diğer taraftan kıyas yaptığımızda 2025 yılında bu ülkede faize ödenen para 1 tril950 milyarken 2026 yılındaki faize ayrılan para 2 trily milyar. Yani tarıma ayrılan desteğin tam 16,5 katı.
Dolayısıyla değerli arkadaşlar bizim ülkemizde şu anda maalesef tarım desteklenmiyor. O %1'in de 1te'i veriliyor. Yani 0.2'si ya da 1 eee binde'si veriliyor.
Tarım Bakanlığı’nın Bütçesi de Yetersiz
Diğer bir açıdan da değerlendirdiğimizde eee Tarım Bakanlığı'na ayrılan kaynak toplamda 882 milyar. Bütçede verilen destek de tüm bakanlığa 542 milyar TL. Yani şu anda eee milli gelirin tüm tarıma ayrılan eee bütçe bile %1'i değil değerli arkadaşlar.
Üretici Kazanamıyor, Tüketici Pahalıya Alıyor
İşte bu şartlar altında üreticilerimiz üretmeye çalışıyor ama üreterek çalışarak batıyorlar. Bölgemizden örnek verelim. bugün eee içinde yaşadığımız bir bir durum olarak maalesef hasatı yapılan hiçbir ürün üreticiye para kazandırmadı. Üreten zararına üretiyor, tüketen pahalıya tüketiyor. Bütün aslında paradoks burada.
Ürünlerde Çöküş: Mandalina, Pamuk, Soğan, Patates, Karpuz
Bugün erkenci mandalinalar 1 liraya 2 liraya düştü. Maliyeti ne kadar değerli arkadaşlar? Kiloda 8 lira 10 lira.
Pamuğun maliyeti 1 kilogram kütlünün maliyeti 30 lira. Satması gereken, üreticinin eline geçmesi gereken fiyat 40 lira. Satılan, gerçekleşen fiyat değerli arkadaşlar 25 L.
Aynı şekilde soğan, aynı şekilde patates maalesef tarlada çürümeye terk edildi.
Aynı şekilde karpuz değerli arkadaşlar tarlada çürümeye terk edildi.

Gıda Güvenliği Tehlikede
Eğer biz üretemezsek bugün eee son yıllarda ülkede çok meşhur bir laf var. işte eee BK sorunu deniliyor değil mi? BK sorunu. En büyük BK sorunu. En büyük eee sorunumuz aslında gıda güvenliği. Eğer bugün üretemezsek maalesef gıda güvenliğimiz tehlikeye girmiş durumda ve eee maalesef önümüzdeki yıllarda hem tüketicileri hem üreticileri çok daha zorlu günler bekliyor.
Tarımın İhmali Ülkeyi Bağımlı Hale Getiriyor
Üretemediğiniz zaman, gıda güvenliğinizi kaybettiğiniz zaman başka ülkelerin eee buyunduruğu altına gireceksiniz. Dolayısıyla tarım tarım göz ardı edilmemeli. Tarımın ve üretimin gerçekliğinin önemini bu iktidarın anlaması lazım. Ama tam tersi politikaları gidiyor.
Ekonomik Kriz ve Tarıma Etkileri
Bir önemli bir şey daha söyleyip çok fazla uzatmadan eee konuyu bitirmek istiyorum. Eee, biliyorsunuz ülkede son 2 yıldır bir ekonomik kriz var. Aslında bu kriz 16 Nisan 2017'den bu tarafa, tek adam sisteminden bu tarafa bence 8 yıldır sürüyor ama 2 yıldır maksimumda faizlerin çıktığı, dövizlerin yükseldiği, faizleri çok gerçekten eee %60'lara dayandığı, reel sektörün hiçbir şekilde üretim yapamadığı bir döneme girdik.
Enflasyonla Mücadelenin Bedeli Çiftçiye Yükleniyor
İş başındaki iktidarın Maliye Bakanı Mehmet Şivşek bir enflasyonla mücadele yürütüyor. Enflasyonla mücadeleyi yürütürken en fazla tarım sektörünün üzerinden ve gıda fiyatlarının üzerinden yürütüyor. Değerli arkadaşlar, bugün eğer çiftçi kazandığı üründen para kazanamıyorsa en büyük nedeni eee bu enflasyon sepetinde tarımsal üreticilerin, çiftçilerin üretmiş oldukları ürünleri günah keçisi olarak gıda fiyatlarını yani ürünlerin sebze ve meyve fiyatlarının fiyatlarını aşağıya çekirmek, çekmek, enflasyon sepetinde enflasyonu eee düşürme niyeti var.
Enflasyonun Bedeli Üreticiye Yüklenemez
Bu yüksek enflasyonun bütün günahını çiftçiler mi çekecek değerli arkadaşlar? Gerçek üreticiler mi çekecek? Yani başka sektör çekmeyecek mi? Ya da senin eee yandaşların ya da harcamış olduğunuz, sürdüğünüz hayat, saltanat bu işe etkili değil mi? Dolayısıyla bütün mücadeleyi şu anda enflasyonu düşürme mücadelesini de çiftçilerimizin üretmiş olduğu alınlarının teriyle, ellerinin nasırıyla üretmiş olduğu ürünler üzerinden yürütmeye çalışıyorlar. Bu sürdürülebilir değil.
Çiftçi Sayısında Büyük Düşüş
Bunun neticesinde de her zaman söylediğimiz gibi bu AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında ÇKS kayıtlarına göre 2.800.000 çiftçimiz varken bugün gelinen noktada 700.000 çiftçi tarımdan kopartılarak 2.100.000'e düşmüş. Bu rakam her geçen yıl daha da artıyor ve çiftçi yaşı geçtiğimiz 2002 yılında AK Parti iktidarlarının hemen başında ve öncesinde çiftçi yaşı 30-35 yaş aralığındayken şu anda genç çiftçi kalmamış. Çiftçi yaşı 58'e çıkarılmış değerli arkadaşlar.
Çiftçilik Artık Gençler İçin Cazip Değil
58'e çıkmış. Artık çiftçi çiftçinin oğluna kız vermez hale gelmiş. Eskiden çiftçinin kızını almak ayrıcalıklıyken bugün maalesef çiftçiler kızlarını bir diğer çiftçinin oğluna vermek istemiyorlar. şehirde işi olsun, sabah 8, akşam 5 mesaisi olsun, hafta sonu olsun diye düşünüyor. Tarım maalesef bu kadar bu iktidar döneminde göz ardı edilmiştir.
Gıda Egemenliği Tehlike Altında
Tüm bunların neticesinde biraz önce de söylediğim gibi gıda güvenliğimiz, gıda egemenliğimiz tehlikeye girmiştir. Eee, paramız var ki ithalat yapıyoruz diyen bir anlayışın tezahürü devam ediyor. Değerli arkadaşlar bu böyle sürdürülemez.
Tarım Üvey Evlat Muamelesi Görmemeli
Tarım e üvey ve evlat muamelesi görülmemelidir. Bir biraz önce de söylediğim gibi tarım korunmaya ve desteklenmeye muhtaç bir sektördür. E bunun mücadelesini veriyoruz.
Mecliste de Mücadele Sürecek
Salı günü de bütçe konuşmam var mecliste. Bu paralelde de orada gereken konuşmalarımı yapacağım. Başarılar diliyorum. Teşekkür ediyorum.




