Giriş 9 Eylül 2025 Salı günü, Orta Doğu'da uzun süredir devam eden gerilimi yeni bir seviyeye taşıyan ve bölgenin jeopolitik dengelerini derinden sarsma potansiyeli taşıyan bir olay yaşandı. İsrail, Gazze'deki savaşın neredeyse iki yıl dönümüne yaklaşırken, Doha'da Hamas liderlerini hedef alan "cesur ve cüretkar" olarak nitelendirilen bir operasyon düzenledi. Bu saldırı, ABD'nin yeni bir ateşkes önerisini Hamas'ın değerlendirdiği kritik bir dönemde gerçekleşti ve Katar, ABD ve İsrail arasında karmaşık bir diplomatik krizin fitilini ateşledi.
Arka Plan: Arabuluculuk Çabaları ve Karmaşık İlişkiler Ağı Katar, uzun süredir ABD, İsrail ve Hamas arasındaki görüşmelerde kilit bir arabulucu rolü üstleniyordu. Başkenti Doha, rehinelerin serbest bırakılması ve savaşın sona ermesi için yapılan müzakereler için hayati bir merkez haline gelmişti. Hamas'ın üst düzey liderleri, baş müzakerecisi Halil el-Hayya da dahil olmak üzere yıllardır Doha'da yaşıyordu.
ABD-Katar İlişkileri: Katar'ın ABD ile ilişkileri istikrarlı bir şekilde büyümüştü. Pentagon, Al-Udeid Hava Üssü'nü yirmi yılı aşkın süredir bölgedeki en büyük tesisi olarak kullanıyordu. 2022'de eski Başkan Joe Biden, Körfez ülkesini NATO dışı büyük bir müttefik ilan etmişti. Geçen yıl, ABD ve Katar kaynakları, ülkenin Hamas liderlerini ülkeden çıkarma konusunda anlaştığını ancak bu sözün yerine getirilmediğini belirtmişti. Mayıs ayında ise Başkan Donald Trump, Katar'ı ziyaret eden ilk ABD başkanı olmuş ve ülkeye "koruyacaklarına" dair söz vermişti. Doha, Trump'ın kısa ziyareti sırasında ABD'ye 1.2 trilyon dolarlık bir ekonomik taahhütte bulunmuş ve hükümetine Air Force One olarak kullanılmak üzere büyük bir jet hediye etmişti.
İsrail-Katar İlişkileri: İsrail'in Katar ile kendi karmaşık bir ilişkisi vardı. İki Orta Doğu ülkesi arasında resmi bağlar bulunmamakla birlikte, yıllarca yetkililer düzenli olarak karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmişti. Katar, İsrail ile 1996'da düşük düzeyli diplomatik ilişkiler kurmuş, ancak 2000 yılında Doha'daki İsrail ticaret ofisini kapatmıştı. İlişkiler, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun 2018'de Katar'dan Gazze'ye yüz milyonlarca doların transferini onaylamasıyla belirgin şekilde gelişmişti. Bu para, Hamas'ın yönettiği bölgeye Doha'nın elçisinin sık sık yaptığı ziyaretler sırasında nakit bavullarla taşınmış ve memur maaşları, ihtiyaç sahibi aileler ve kamu hizmetleri için kullanılmak üzere tasarlanmıştı. Ancak Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana ilişkiler önemli ölçüde kötüleşmiş, İsrailli yetkililer Katar'ı Hamas'a ev sahipliği yapmakla ve ateşkesi kabul etmesi için yeterli baskıyı yapmamakla suçlayarak artan öfkesini dile getirmişti.
Ateşkes Teklifi ve İsrail'in Saldırı Planlaması 8 Eylül 2025 Pazartesi akşamı, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman bin Jassim Al-Thani ile Hamas'ın baş müzakerecisi Halil el-Hayya, ABD'nin Gazze'deki savaşı sona erdirebilecek yeni bir ateşkes önerisini görüşmek üzere bir araya gelmişti. Şeyh Muhammed, El-Hayya'yı teklifi kabul etmesi için baskı altına alıyordu. Bu teklif, genellikle Katar ve Mısır'dan gelen önceki önerilerin aksine, doğrudan Trump yönetiminden geliyordu. ABD elçisi Steve Witkoff'un önceki hafta Paris'te Katarlı müzakerecilerle bir araya gelmesi ve Başkan Trump'ın ilerleme görmek istemesiyle bu süreç hızlanmıştı. Trump, Pazar günü Hamas'a anlaşmayı kabul etmesi için "son uyarı" olarak tanımladığı bir açıklama yapmış ve İsrail'in teklifi kabul ettiğini erken bir şekilde iddia etmişti, ancak İsrailli yetkililer sadece "ciddi bir şekilde değerlendirdiklerini" belirtmişti. Katarlı ve İsrailli müzakere ekipleri arasındaki telefon görüşmesi sabah 5'e kadar sürmüş ve Hamas, Katarlı müzakerecilere 12 saat sonra yanıt vereceğini vaat etmişti.
Ancak İsrail'in başka planları vardı. İsrail, iki aydan fazla bir süredir Doha'daki üst düzey Hamas liderlerine yönelik "cesur ve cüretkar" bir askeri operasyon planlıyordu. 7 Ekim 2023 saldırılarından kısa bir süre sonra İsrail, Hamas liderliğini Gazze içinde ve dışında hedef alacağını açıkça belirtmişti. Ancak Katar'daki bir saldırı, ateşkes görüşmelerinde kritik bir arabuluculuk rolü oynayan ve ABD'nin büyük bir askeri varlığına ev sahipliği yapan egemen bir devlete karşı bir saldırı olacaktı. İsrail hükümeti, Katar'da saldırmanın riske değdiğine karar vermişti. Son haftalarda, karmaşık ve uzun menzilli bu görevin planlamasını hızlandırmıştı. İsrail ordusu (IDF) Gazze Şehri'ne saldırılarını sürdürürken, İsrail Hava Kuvvetleri, bir Körfez Arap ülkesine ilk İsrail saldırısı olacak bu operasyona hazırlanıyordu.
IDF Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve son iki yıldır Doha'da düzenli olarak bulunan Mossad şefi David Barnea, ABD'nin yeni ateşkes önerisinden sadece günler sonra gelecek operasyonun zamanlamasını sorgulamıştı. Ancak son zamanlarda, Netanyahu'nun aşırı sağcı koalisyon ortaklarının taleplerine öncelik vermesi nedeniyle, ikili İsrail'in bazı kilit güvenlik kararlarında geri planda kalmıştı. Zamir, hükümetin Gazze Şehri'ni ele geçirme ve işgal etme planına karşı çıkmış, bunun askerleri ve kalan 48 rehineyi riske atacağı uyarısında bulunmuştu. Bu endişeler göz ardı edilmişti. Şubat ayında, Barnea'nın yerine Netanyahu'nun sırdaşı Ron Dermer, İsrail'in müzakere ekibinin başına getirilmişti. Şimdi Netanyahu, iki üst düzey güvenlik yetkilisinin çekincelerine rağmen yine ilerliyordu.
Operasyon, bir İsrailli yetkiliye göre Pazartesi günü ön onay almıştı. Hamas'ı izlemekle birincil sorumluluğa sahip İsrail'in iç güvenlik teşkilatı Şin Bet, üst düzey Hamas yetkililerinin ABD'nin ilerlettiği teklifi görüşmek üzere Doha'da toplandığına dair istihbarata sahipti. Katar başbakanının Hamas'a anlaşmayı kabul etmesi için baskı yaptığı toplantıyla aynı toplantı olup olmadığı belirsizdi. Ana hedef, El-Hayya idi. İsrail, kimlik tespiti konusunda emin olmak için operasyonu bir gün ertelemişti. Nihai onay, saldırıdan sadece birkaç saat önce gelmişti.
Operasyon: İcra ve Bildirim 9 Eylül 2025 Salı öğleden sonra, 10'dan fazla İsrail savaş uçağı, saldırıyı gerçekleştirmek üzere Orta Doğu semalarına fırlatıldı. IDF, operasyonda hangi uçakların veya silahların kullanıldığını kamuoyuna açıklamadı, ancak İsrail'in F-35I, F-15 ve F-16 savaş uçakları, İran ile 12 günlük çatışma sırasında yoğun bir şekilde kullanılmıştı ve bu da Katar'daki bir operasyona benzer bir mesafeydi. ABD'den temin edilen bu jetler, düşman radarlarıyla dolu bir ortamda yeteneklerini kanıtlamıştı. Ancak bu sefer, ABD radarları gökyüzünü tarıyordu. ABD, Doha'nın hemen dışındaki Al-Udeid Hava Üssü'nde büyük bir askeri varlığa sahipti. Bu geniş tesis, ABD Hava Kuvvetleri'nin Orta Doğu'daki operasyonlarının çekirdeğiydi ve bölgedeki Amerikan operasyonlarını yöneten ABD Merkez Komutanlığı, tanımlanamayan herhangi bir gelen uçağı potansiyel bir tehdit olarak görecekti. Katar ayrıca bölgedeki en gelişmiş erken uyarı radar sistemlerinden birine ve Patriot hava savunma füze sistemine sahipti.
İsrail, operasyonu tehlikeye atmadan ABD'yi bilgilendirmek zorundaydı. Çok fazla önceden uyarı, Trump yönetimine Katar'ı bilgilendirmek için zaman verecek, bu da Katar'ın Hamas'ı yaklaşan saldırı hakkında bilgilendirmesine neden olabilirdi. İsrail savaş uçakları hedeflerine doğru ilerlerken, Netanyahu, orta İsrail'deki Şin Bet Özel Operasyonlar Komuta Merkezi'ne kapanmıştı. Şin Bet tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, Savunma Bakanı Israel Katz ve Netanyahu'nun genelkurmay başkanının onun omuzlarının üzerinden baktığı görülüyordu.
Öğleden sonra saat 3:46'da, Doha'nın merkezindeki bir konut binasına 10'dan fazla mühimmat isabet etti ve IDF bunu "hassas bir saldırı" olarak adlandırdı. İsrail, ABD'nin gelen saldırı hakkında Katar'ı derhal bilgilendireceğini bilerek, Trump yönetimine saldırı hakkında bilgi vermek için kasıtlı olarak son ana kadar beklemişti. Ancak bildirimin tam olarak nasıl ilerlediği belirsizdi. İki lider arasında doğrudan bir arama yerine – ki bu Netanyahu ve Trump arasında alışılmadık bir durum olmazdı – kilit bir ABD müttefikine yönelik benzeri görülmemiş bir saldırı hakkındaki kritik bildirim dolaylı bir yol izlemişti. ABD'nin üst düzey generali, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Dan Caine, Trump'a operasyon hakkında bilgi vermişti. Trump, ABD elçisi Steve Witkoff'u bilgilendirmiş, o da Katar'ı bilgilendirmişti. Katarlılar telefonu aldığında, saldırı zaten 10 dakika önce gerçekleşmişti.
Saldırı Sonrası Tepkiler ve Diplomatik Kriz İsrail, ABD'yi misyondan uzaklaştırmak amacıyla saldırının tüm sorumluluğunu hızla üstlendi. Netanyahu, bunun "tamamen bağımsız bir İsrail operasyonu" olduğunu söyledi. Bu açıklama ABD'nin isteği üzerine yapılmıştı.
Bir gün önce Hamas'ı öneriyi kabul etmesi için baskı yapan Katar Başbakanı öfkeliydi ve saldırıyı "devlet terörü" olarak nitelendirdi. CNN'e verdiği özel bir röportajda Al-Thani, "Netanyahu'nun 7 Ekim'den, savaşın başlamasından bu yana eylemlerine bakarsak, istikrarın herhangi bir şansını, barışın herhangi bir şansını ve kendi rehinelerini geri alma şansını sistematik bir şekilde baltalamaya çalıştığını" söyledi. İsrail için daha büyük sorun ABD idi. Trump, saldırının "her yönünden çok mutsuz olduğunu" söyledi. Trump'ın bazı danışmanları saldırıyı gerçekleştirme kararından öfkeliydi ve birçoğu Katar'ı uyaramadıkları veya ağırlıklarını koyamadıkları için hayal kırıklığına uğramıştı. Saldırıdan sonraki saatlerde Netanyahu, Trump ile iki ayrı telefon görüşmesi yapmıştı. Bir İsrailli yetkili, "görüşmeler çok iyiydi" demişti. Beyaz Saray basın sekreteri Karoline Leavitt, operasyonu eleştirmesine rağmen, Hamas liderlerinin yurt dışında hedef alınmasını kınamadı. Leavitt Salı günü yaptığı açıklamada, "Katar'ın içinde, egemen bir ulus ve barışı sağlamak için bizimle cesurca riskler alarak çok çalışan Amerika Birleşik Devletleri'nin yakın bir müttefiki olan bir ülkeyi tek taraflı olarak bombalamak, İsrail veya Amerika'nın hedeflerini ilerletmez" dedi.
İsrail, saldırıyı savaşı sona erdirmeye yaklaştırabilecek bir adım olarak gösterdi, Yahya Sinwar ve küçük kardeşi Muhammed Sinwar'ı Gazze'de öldürdükten sonra da aynı iddiayı dile getirmişti. Ancak çatışma şimdi iki yıllık süresine bir aydan az bir süre kalmıştı. ABD'nin hayal kırıklığı ve Katar'ın Netanyahu'nun "bu rehineler için tüm umudu öldürdüğünü" söylemesi arasında, müzakere çabalarının aniden net bir yolu kalmamıştı.
Hamas ve İsrail'den Çelişkili Açıklamalar Hamas 9 Eylül 2025 Salı gecesi yaptığı açıklamada, İsrail'in El-Hayya'yı ve müzakere heyetini suikast girişiminde başarısız olduğunu belirtti. Bunun yerine, saldırıda beş düşük seviyeli Hamas üyesi ve bir Katarlı güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti. 10 Eylül 2025 Çarşamba sabahı, İsrail'de operasyonun başarısı hakkında şüpheler artıyordu. Saatler içinde bu şüpheler karamsarlığa dönüşmüştü. Saldırı hiç de "hassas" olmamıştı.
Hamas, öldürülenlerin El-Hayya'nın büyük oğlu, ofis müdürü Cihad Lebbad ve ona eşlik eden Ahmed Memluk, Abdullah Abdulvahid, Mümin Hassun olduğunu açıkladı. Ayrıca Katar güvenlik güçlerinden Yarbay Bedir Saad Muhammed el-Dursi'nin de öldürüldüğü belirtildi. Katar Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al Thani, Çarşamba günü CNN ile yaptığı röportajda El-Hayya'nın akıbetini teyit edemediğini ifade etmişti. Başbakan, saldırının Gazze'deki rehineler için tüm umudu sona erdirdiğini düşündüğünü ve Katar'ın "Hamas ve İsrail arasındaki görüşmelerde arabulucu olarak rolünü yeniden değerlendireceğini" vurguladı.
Cenaze Töreni ve Uluslararası Tepkiler 11 Eylül 2025 Perşembe günü Katar, İsrail'in Salı günü Doha'da düzenlediği ve altı kişinin ölümüne neden olan saldırıda hayatını kaybedenler için görkemli bir cenaze töreni düzenledi. Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Thani de dahil olmak üzere üst düzey yetkililerin katıldığı cenaze namazı, İmam Muhammed bin Abdulvahhab Camii'nde kılınmıştı. Kılınan namazın ardından, cenazelerin beşi Filistin bayraklarına, biri ise Katar bayrağına sarılı tabutlar içinde taşındı. Cenaze töreni sırasında cami çevresinde yoğun güvenlik önlemleri alındı ve bazı yollar kapatıldı. Törene katılanların çoğu geleneksel beyaz elbiseler giyerken, bazıları sivil kıyafetler tercih etmişti.
Katar İçişleri Bakanlığı, cenaze namazının 11 Eylül 2025 Perşembe öğleden sonra kılınacağını duyurmuştu. Cenaze, Katar'daki çalışanlar için resmi çalışma saatlerinin ve okulların kapanış saatinin hemen ardından, hafta sonu tatilinden (Cuma ve Cumartesi) önce gerçekleştiği için, başkentte yoğun trafik sıkışıklığına neden oldu.
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed, saldırının bölgesel kolektif bir Arap-İslami yanıtla karşılanmasını umduğunu belirtmişti. Doha'da, gelecek adımlara karar vermek üzere Arap ve İslami bir konferans düzenleneceğini duyurdu.
Katar’da Arap-İslam Zirvesi: İsrail Saldırısı Gündemde
Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, Katar’ın pazartesi günü olağanüstü Arap-İslam zirvesine ev sahipliği yapacağını duyurdu. Zirvenin, bölgede yaşanan son gelişmeler ve özellikle İsrail’in Katar’a yönelik saldırısı çerçevesinde toplanacağını belirtti.
El-Ensari, pazar günü Doha’da bir araya gelecek Arap ve İslam ülkelerinin dışişleri bakanlarının hazırlayacağı taslak bildirinin zirvede ele alınacağını söyledi. Sözcü, “Bu zirvenin zamanlaması önemli anlamlar taşıyor. Katar’a yönelik korkakça İsrail saldırısı karşısında Arap ve İslam dünyasının geniş dayanışmasını yansıtıyor. İsrail’in uyguladığı devlet terörünü reddettiğimizi güçlü şekilde ifade ediyoruz” dedi.
Geniş Katılım Bekleniyor
Katar resmi ajansı QNA, Doha’da pazar ve pazartesi günleri yapılacak zirvede, salı günü Katar’ı hedef alan saldırıya verilecek yanıtın masaya yatırılacağını aktardı. Diplomatik kaynaklar, zirveye Arap ve İslam ülkelerinden geniş katılım beklendiğini, ortak bir yanıt üzerinde mutabakat aranacağını bildirdi.
“Tehditleri Kabul Etmiyoruz”
Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, CNN’e verdiği demeçte, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun tehditlerini kabul etmediklerini belirtti. “Netanyahu, kendisine hiçbir tehdit oluşturmayan ülkeleri dahi hedef alıyor. Bölge ülkeleriyle birlikte hazırlanan yanıtın gerçekçi olmasını ve İsrail’in zorbalığını durduracak nitelikte olmasını umuyoruz” dedi.
Şeyh Muhammed, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail saldırılarına karşı verdiği güçlü mesajı takdir ettiklerini, ancak bu açıklamaların somut adımlarla desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Uluslararası Tepki
Salı günü Doha’da Hamas yöneticilerine ait konutların hedef alındığı saldırı, Arap ve İslam dünyasında olduğu gibi uluslararası alanda da geniş tepkiyle karşılandı. Saldırının Katar’ın egemenliğine açık bir ihlal olduğu, uluslararası hukuk ve anlaşmaların çiğnendiği vurgulandı. Katar’ın bölgede arabuluculuk rolü üstlenmesine rağmen hedef alınması, İsrail’in saldırgan tutumunun yeni bir göstergesi olarak yorumlandı.
Sonuç
Doha'ya düzenlenen İsrail saldırısı, Gazze'deki savaşın ötesinde, bölgesel ve uluslararası ilişkilerde derin çatlaklar yaratmıştır. Katar'ın arabuluculuk rolünü yeniden değerlendirme kararı, rehinelerin durumu ve gelecekteki ateşkes çabaları üzerinde belirsizlik yaratmaktadır. ABD'nin kilit bir müttefikine yönelik rızası olmadan gerçekleştirilen bu saldırı, Washington'ın Orta Doğu'daki kredibilitesini ve nüfuzunu da tehlikeye atmıştır. Bu olay, Netanyahu hükümetinin iç siyasi önceliklerinin, dış ilişkiler ve bölgesel istikrar üzerindeki etkilerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Katar'da düzenlenen cenaze töreni ve sonrasında gelen uluslararası kınamalar, saldırının diplomatik sonuçlarının daha uzun süre devam edeceğini ve bölgedeki gerilimin azalmak yerine artabileceğini göstermektedir.