Eğitim Sen, Suriye’de özellikle Alevi yerleşimlerinde çocuklar, kadınlar ve sivillerin hedef alındığı saldırıların mezhepsel temelli katliamlar ve insanlığa karşı suçlar olduğunu belirterek, uluslararası toplumu ve bölgesel aktörleri acil sorumluluk almaya çağırdı.

Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada, Suriye’de son günlerde özellikle Alevi yerleşimlerinde yoğunlaşan saldırıların sistematik bir şiddet pratiği olduğu vurgulandı. Açıklamada, çocukların, kadınların ve sivillerin doğrudan hedef alındığı bu saldırıların ne münferit ne de kontrolsüz olduğu; aksine siyasal sonuçları olan, mezhepsel temelli katliamlar ve insanlığa karşı suçlar niteliği taşıdığı ifade edildi.

Yaklaşık bir yıl önce Suriye’de siyasal ve idari yapının fiilen HTŞ’ye teslim edildiğine dikkat çekilen açıklamada, başkent Şam dâhil olmak üzere ülke genelinde halkın güvenliğini sağlayacak, hukuka dayalı, kapsayıcı ve kurumsal bir yönetimin kurulamaması nedeniyle kaosun derinleştiği belirtildi. Devlet aygıtının yerini silahlı grupların, keyfi uygulamaların ve mezhepçi tahakkümün aldığı bu tabloda sivillerin tamamen korumasız bırakıldığı vurgulandı. Kurumsal yapıların yokluğu, hukukun askıya alınması ve fiili otorite boşluğunun, Alevilere yönelik katliamların süreklilik kazanmasının başlıca nedenleri arasında olduğu ifade edildi.

BİLAL ULUDAĞ’DAN YENİ YIL MESAJI  “2026, SARICAM’IN YÜKSELİŞ YILI OLACAK”
BİLAL ULUDAĞ’DAN YENİ YIL MESAJI “2026, SARICAM’IN YÜKSELİŞ YILI OLACAK”
İçeriği Görüntüle

Açıklamada, HTŞ’nin hâkim olduğu alanlarda Aleviler başta olmak üzere farklı inanç ve kimliklere sahip toplulukların yalnızca var oldukları için hedef alındığına dikkat çekildi. Yaşama hakkı, inanç özgürlüğü, ifade ve örgütlenme hakkının fiilen ortadan kaldırıldığı; kadınlar ve çocukların bu saldırıların en ağır mağdurları haline getirildiği belirtildi. Sivillerin hedef alınması, zorla yerinden etmeler ve infazların uluslararası insancıl hukukun ve evrensel insan hakları normlarının açık ihlali olduğu vurgulandı.

Eğitim Sen, yaşananlardan yalnızca Suriye rejiminin değil, bu tabloyu bilerek ve isteyerek görmezden gelen küresel ve bölgesel güçlerin de tarihsel ve siyasal sorumluluk taşıdığını ifade etti. Donald Trump yönetiminin Ortadoğu’yu jeopolitik çıkarlar doğrultusunda yeniden dizayn etmeye yönelik politikaları ile Binyamin Netanyahu hükümetinin savaş ve işgal merkezli ajandasının, Suriye’deki mezhepsel şiddeti tali bir mesele olarak ele aldığı; Alevilere yönelik katliamların büyük güç hesaplarının gölgesinde bilinçli biçimde görünmez kılındığı kaydedildi.

Suriye’ye komşu ülkelerin sessizliğinin ve kimi durumlarda bu fiili duruma zemin hazırlayan tutumlarının HTŞ’nin meşruiyet alanını genişlettiği belirtilen açıklamada, bölgesel pazarlıklar, güvenlik söylemleri ve iktidar hesapları uğruna sivillerin yaşam hakkının feda edilmesinin kabul edilemez olduğu vurgulandı. İnsan haklarının, yalnızca çıkarlarla örtüştüğünde hatırlanan bir ilke olmadığı ifade edildi.

Eğitim Sen açıklamasında şu çağrıya yer verildi:

“Mevcut rejim, kontrolü altındaki bölgelerde Alevilere ve tüm sivil halka yönelik saldırıları derhal durdurmakla yükümlüdür. Ancak bu katliamların sürmesine göz yuman, fiili durumu kabullenen ve siyasi ajandaları uğruna sessiz kalan uluslararası ve bölgesel aktörler de bu suçların dolaylı sorumlularıdır. Sessizlik, tarafsızlık değil; suça ortaklıktır.”

Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel insan hakları örgütleri, demokratik kurumlar ve küresel kamuoyu acilen göreve çağrıldı. Rejim kontrolündeki bölgelerde yaşanan katliamların bağımsız ve şeffaf uluslararası soruşturmalara konu edilmesi, sivillerin korunması için etkin izleme ve müdahale mekanizmalarının derhal devreye sokulması talep edildi. Kadınlara ve çocuklara yönelik suçların özel olarak ele alınması ve sorumlular hakkında uluslararası yargı süreçlerinin işletilmesi gerektiği vurgulandı.

Açıklamada, Suriye’de kalıcı ve adil bir barışın; fiili silahlı tahakkümle, mezhepçi rejimlerle ve emperyalist ajandalarla değil, halkların eşitliği, inanç özgürlüğü ve çoğulculuk temelinde mümkün olduğu belirtildi. Alevilerin ve tüm farklı kimliklerin kolektif varlığı, güvenliği ve siyasal katılımı güvence altına alınmadan hiçbir çözümün meşru ve sürdürülebilir olamayacağı ifade edildi.

Eğitim Sen, barışı, eşitliği ve insan onurunu savunanlar olarak rejimin işlediği ve göz yumduğu insanlık suçları karşısında susmayacaklarını belirterek, emperyalist politikalara, bölgesel iktidar pazarlıklarına ve mezhepçi şiddete karşı yaşamı ve barışı savunmaya devam edeceklerini vurguladı.

“Alevilere yönelik katliamlar derhal durdurulmalıdır!”

Muhabir: Güven BOĞA