Her geçen gün sosyal medyada yeni bir dizinin popülerleştiğini görüyoruz. İlk ve Son dizisinin bir kesitini ilk kez X platformunda gördüğümde, bir an önce vakit ayırmam gerektiğini düşündüm. Sağlıksız ilişkileri izlemek, huzursuzluğun huzurunu veriyor. Sadece kısacık bir video bile beni bu kadar etkilerken, dizinin, olay akışının bende uyandıracaklarını merak ettim. Türk dizilerinin birçoğuna baktığımda iki saati aşkın süreleri ve uzun bakışma sahnelerini göz ardı edemeyiz. Yönetmen Cem Karcı’nın bu dizisi, usandırmadan kendini izlettirmeyi başarıyor. İlk ve Son, başlangıç ve bitişin hikayesi. Bizden yani.

2021 yılında BluTV’de yayınlanan İlk ve Son dizisi, 10 yıllık bir ilişki sürecinde Deniz ve Barış ikilisinin dinamiklerinin nasıl değiştiğini gösteriyor. Sadece sekiz bölümlük ilk sezonunu iki günde tüketirken, bitmesini istemediğim bir iş olduğunu biliyordum. Kendimce söyleyebilirim ki, Türk yapımları arasında kalitesini koruyabilen kısa dizilerden biri olduğunu düşünüyorum. Bazı bölümleri bitirirken kendinizle iç savaş veriyorsunuz. Dikkat! Bu dizi fazla gerçeklik içerir!

Eleştirel bir noktadan ise, bir ilişkideki iletişim sıkıntılarıyla başlayan zor süreci izliyoruz. Her iki kişinin de aradıkları, istedikleri, yalnızlıkları, küskünlükleri, sinirleri, tutkuları ve korkuları gün yüzüne çıkıyor. Ancak birkaç bölüm sonra ikilinin genel enerjisini ve dinamiğini anlıyorsunuz. Başını ve sonunu bildiğimiz bir hikayeyi detaylandırıyoruz sekiz bölümde. Tekrara düşmese de, olayların nereden gelip, nereye varacağını biliyorsunuz zaten. Ters köşe bekler bir halde bitiriyorsunuz son bölümü.

Deniz rolündeki Özge Özpirinçci yine eşsiz ve kaliteli oyunculuğu ile bize karakterin iç dünyasını açarken, kendimizi olaylara nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyor bir tanışıklıkla buluyoruz. Asi, özgür ruh, dengesiz klişelerini ara ara hissetsek de, nostaljik bir arkadaşlığın rahatlığıyla ısınıyoruz. Deniz kendiyle kavgalı, hayata sinirli bir kadın.

352107D99D5Bcd39663Eee546A173625

Kulüp dizisinde oyunculuğundan çokça söz ettiren Salih Bademci, yani Barış, sempatik, daha anlayışlı, bazen düşüncesiz, bazen de uysal bir denge koruyor dizi boyunca. Barış’ın en büyük açlığı sevilmek. Bu tanışıklık hissine alışırken, yavaş yavaş her iki bireyin de ilişkideki sağlıksız taraflarını, iç içe geçmiş hayatların birbirini tükettiğini görüyoruz. Bu hepimizin bildiği bir senaryo. Oyuncular farklı, olaylar farklı, sonlarımız ise hep çok benzer.

Gidilmesi gereken yerde fazla kalmak da yıpratır insanı. Kendimizden, ilişkilerimizden, çevremizdeki insanlar ve onların ilişkilerinden parçalar bulabileceğimiz, gerçek bir yıpratma ve yıpranma hikayesi İlk ve Son. Senaristi Hakan Bonomo, ikinci sezonu çekmeye başladıklarını duyururken, İlk ve Son dizisi, incinmeden, incitmeden gitmemiz gerek, bunu hatırlatıyor yine.

Keyifli seyirler!