Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine gerçeğe aykırı beyanda bulunmaktır.

Bu suçun hukuksal konusunu kamu güveni oluşturur.

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu, genel bir suçtur; herhangi bir kişi tarafından işlenebilir.

Adli makamlar önünde yalan beyanda bulunan kişi tanık ise yalan tanıklık, bilirkişi veya çevirmen ise gerçeğe aykırı bilirkişilik veya çevirmenlik suçlarından sorumlu olur.

Suçun maddi konusunu, kamu görevlisine yapılan yalan beyan üzerine düzenlenen belge oluşturmaktadır.

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun hareket ögesini, yalan beyanda bulunmak oluşturmaktadır. Yalan beyan, resmi belge düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılmış olmalıdır.

Suçun oluşması için kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir.

Şöyle ki; beyanın doğruluğu düzenlenen resmi belgeyle ispat edilebilecek ise resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşur. Buna karşılık resmi belge yalnızca kişinin beyanı üzerine düzenlenmeyip kamu görevlisince beyanın doğruluğu araştırıldıktan sonra düzenleniyorsa bu suç oluşmaz.

Örneğin gümrük muayene memuruna belirli bir malı ithal ve ihraç edeceği yolunda yalan beyanda bulunan kişi, bu suçu işlemiş olmaz. Zira beyanı alan gümrük muayene memuru salt bu beyanla yetinmeyip, beyanın doğruluğunu incelemekle yükümlüdür.

Kart hamillerinin banka kartı veya kredi kartını kaybettiği ya da çaldırdığı yolunda gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kartı bizzat kullanması veya başkasına kullandırması ile diğer kişilerin bunları bilerek kullanması Banka Kartları ve Kredi Kartları Yasasında düzenlenen gerçeğe aykırı beyan suçunu oluşturur.

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu, kasten işlenebilen bir suçtur.

Bu suçta verilecek ceza bakımından yargıca takdir yetkisi verilmiştir. Buna göre yargıç, faile yasada öngörülen hapis cezası verebileceği gibi, onun yerine adli para cezası da verebilir.

Bu suçun soruşturma ve kovuşturması resen yapılır, şikayet aranmaz.



Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu Yargıtay Kararları
Memura Yalan Beyanda Bulunma Suçu İçin Kimlik İbrazı Şartı
19.08.2009 tarihli “yakalama tutanağı” başlıklı belge ve tüm dosya içeriğine göre; başka bir olay nedeniyle Mersin 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen arama kararına istinaden, sanığın ikametgahına gidildiğinde, yapılan üst aramasında sanığın ağabeyi Naif’e ait kimlik belgesinin ele geçirilmesinden ibaret olayda, sanığın ağabeyine ait kimlik belgesini ibraz etmediği gibi ağabeyi ya da bir başkasına ait kimlik bilgilerini de kullanarak bir tutanak düzenlenmesine sebebiyet vermediği, tüm tutanakların sanığın gerçek ismiyle düzenlendiği, dolayısıyla yüklenen resmi belgenin düzenlenmesi sırasında memura yalan beyanda bulunmak suçunun unsurları itibariyle oluşmamıştır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2014/17131).

Yalan Beyanın Basit Bir Araştırmayla Anlaşılması Halinde Suç Oluşmaz
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 01.04.2014 tarih 2013/9-452 Esas, 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere 5237 sayılı TCK’nun 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde yani kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse; kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından, anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; sanığın hükümlü olduğu cezaevi yönetimine verdiği dilekçede kendisini nakil edecekleri cezaevinde hasmı bulunduğunu beyan etmesi sonucunda herhangi bir resmi belge düzenlenmediği gibi dilekçeyi alan cezaevi yönetiminin hükümlünün bu iddiasını araştırıp işlem yapma yükümlülüklerinin bulunması, somut olaydada bu araştırmayı yapıp sanığın beyanının doğru olmadığını tespit etmiş olmaları karşısında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurları oluşmadığından, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi -Karar: 2015/32193).

Memurun Beyanın Doğruluğunu Araştırma Yükümlülüğü
5237 Sayılı TCK’nun 206. maddesinde düzenlenen ve doktrinde “fikri sahtecilik” olarak adlandırılan “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşabilmesi için, kişinin açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece kişinin (sanığın) beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise bu maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. … Minibüsleri Kooperatifinin başkanı olan sanığın, üye olan …‘i cezaevinde bulunduğu dönemde kooperatifte fiilen çalışmadığı halde SGK’ya çalıştığı yönünde bildirimde bulunmak suretiyle sigortalılık haklarının devamını sağladığı bu şekilde resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu işlediği iddia ve kabul edilen olayda; suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti açısından; sanığın kuruma nasıl bir bildirimde( beyanda ) bulunduğu, bu beyana dair bir belge olup olmadığı ve sanığın gerçeğe aykırı nitelikteki bu bildirimi üzerine nasıl bir resmi belge düzenlendiği, beyan üzerine ilgili resmi belge düzenlenmeden önce kurum memuru tarafından inceleme yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılıp tespit edilmesi ve varlığı halinde suça konu belgelerin dosyaya intikalinin sağlanmasından sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/1447).

Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler, ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde 15.06.2011 tarihli kaza tespit tutanağının aslının duruşmaya getirtilip incelenerek sanık tarafından imzalanıp imzalanmadığının araştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 11CD - Esas : 2020/4265, Karar : 2023/4309).

Sahte Fotoğraf Yapıştırılmış Kimliği Polise İbraz Etme
Sanığın şüphe üzerine yakalandığında …‘a ait kimlik bilgileri bulunan kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanını polis memurlarına ibraz ederek kendisini bu isimle tanıtmak suretiyle kullandığı gözetildiğinde sanığın eyleminin kül halinde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, tüm soruşturma evrakının da sanığın gerçek ismine göre düzenlendiğine göre ayrıca memura yalan beyanda bulunmak suçunun unsurlarının bulunmadığı halde, bu suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2017/1518).

Kimliğini Gizleme Kabahati ve Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu
Somut olayda; sanığın yakalanması üzerine ismini kendi beyanına göre başkası olarak bildirdiği, daha sonra gerçek kimlik bilgilerinin öğrenildiği olayda; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti açısından, diğer şahıs adına herhangi bir tutanak düzenlenip düzenlenmediği, gerçek isminin hangi aşamada anlaşıldığı araştırılıp tespit edildikten sonra sonucuna göre eyleminin 206/1. maddesinde tanımlanan’’ resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’’ suçunu veya 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen “kimliğini gizleme” kabahatini oluşturup oluşturmadığı karar yerinde tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/181).

İncelenen dosya içeriğine göre; sanığın ceza infaz kurumunda bulunan … isimli kişinin ziyaretçisi olarak, bu kişinin kardeşi …‘ya ait kimlik kartını infaz koruma memurlarına göstererek ceza infaz kurumunda açık görüşe girmek şeklindeki eyleminin, “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturmayıp, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. maddesinde yazılı kabahate uyduğu ve idari para cezasını gerektirdiği gözetilmeden, yazılı şekilde “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet bulunmadığı anlaşılmakla yerel mahkeme hükmü bozulmalıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6517).

Memura Yalan Beyanda Bulunarak Trafik Ceza Tutanağı Düzenlettirme
Somut olayda; sürücü belgesiz araç kullanan sanığın trafik görevlilerine kardeşine ait kimliği ibraz ederek mağdur adına trafik ceza tutanağı düzenlenmesine neden olmak şeklindeki eyleminin TCK’nın 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturur. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2015/1332).

Sanığın şikayetçinin kimlik bilgilerini içeren sürücü belgesini ibraz ederek katılan adına trafik idari para cezası yazılmasına sebep olması biçimindeki eylemde; işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 Sayılı TCK’nun 267, 268. maddelerindeki suçların unsurlarının oluşmayacağı, yalan beyanı ile resmi nitelikteki trafik ceza tutanağının düzenlenmesine sebep olduğundan, eyleminin 5237 Sayılı TCK’nun 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşturacağı kabul edilmelidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/727).

Sanığa atılı “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma” suçunun oluşabilmesi için, failin işlemiş olduğu bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerektiği, somut olayda; sanığın 24.05.2012 ve 12.07.2012 tarihli trafik ceza tutanaklarının düzenlenmesi sırasında, görevli polis memurlarına katılana ait sürücü belgesini ibraz edip kendisini bu kişi olarak tanıtarak kamu görevlisine kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/3579).

Sanığın, trafik görevlilerinin yaptıkları denetimler esnasında, kendisi hakkında idari yaptırım kararının uygulanmasını engellemek amacıyla, müşteki S. Ç.’e ait sürücü belgesini ibraz ettiği, söz konusu belgedeki fotoğrafın sanığa benzemesi nedeniyle beyanın doğruluğunun kamu görevlilerince araştırılmasının zorunlu olmadığı ve sanığın beyanı ile müşteki hakkında birden fazla ceza tutanağı düzenlendiği gözetildiğinde eylemin 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğu, Kabahatler Kanununun 15/3. maddesi uyarınca kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak kabahatinden dolayı yaptırım uygulamayacağı kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/1549).

Muhtara Yalan Beyanda Bulunarak Sahte Nüfus Cüzdanı Talep Belgesi Düzenlettirme
Sanık hakkında, yargılama sırasında açık kimliği tespit edilemeyen şahsa, katılanın kimlik bilgileri kullanılarak mahalle muhtarına sahte nüfus cüzdanı talep belgesi düzenletmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunması, sanığın söz konusu şahsın gerçek kimliğini bilmediği ve yardımcı olmak amacıyla beraber muhtarlığa gittiği şeklindeki savunması birlikte değerlendirildiğinde; İlçe Nüfus Müdürlüğüne suça konu nüfus cüzdanı talep belgesine istinaden nüfus cüzdanı alınıp alınmadığının sorulması ve nüfus cüzdanı alınmamış ise o ana kadarki eyleminin 206/1. maddesinde yer alan “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” kapsamında düşünülmesi, ayrıca belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belge aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi, toplanan deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7517).

Emniyet Müdürlüğünün Basit Bir Araştırmayla Yalan Beyanı Tespit Etmesi
5237 Sayılı TCK’nun 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. Buna göre, sanığın çalışacağı gazinoya giriş yapmak için üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak …‘nün kimlik bilgilerini ihtiva eden suça konu nüfus cüzdanı ile Emniyet Müdürlüğüne başvuruda bulunması üzerine adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ve GBT üzerinden yapılan sorgulamada adı geçen şahsın 01.12.2012 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, buna rağmen sanığın kendisinin … isimli kişi olduğunda ısrar edip bu isim ile kolluk görevlilerine ifade verdiği, sonrasında Nüfus Müdürlüğü ile yapılan yazışmalar ve kolluk araştırması sonucu sanığın ibraz ettiği belgenin sahte, gerçek isminin ise … olduğunun tespit edildiği olayda, Emniyet Müdürlüğünce mutad araştırma görevi gereğince yapılan basit bir araştırma ve inceleme sonucu gerçek durumun ortaya çıktığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminde “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun unsurlarının bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5209).

Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler, ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun (5326 sayılı Kanun) “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli … Lirası idari para cezası verilir.” hükmünü haiz olup bu kabahat fiili ile 5237 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde 5237 sayılı Kanun’un 206 ncı maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde 5326 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; suç tarihinde sanığın hırsızlık suçu şüphesiyle yakalandığı, yakalandığı sırada kimliğini … olarak bildirdiği, polis merkezine götürüldüğünde ise gerçek kimliğinin tespit edildiği, tutulan tutanakların sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiği, … ismiyle düzenlenmiş tutanak vb. resmi belge bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kanun’un 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahatini oluşturduğu gözetilmeden, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - K. 2023/4674).

Kimlik Bilgilerinin Gerçek Bir Kişiye Ait Olup Olmadığının Araştırılması
Sanığın, hırsızlık suçundan yürütülen soruşturma kapsamında eşgal bilgilerine uygun olması sebebiyle yakalandığında kolluk görevlilerine kendisini “…” olarak tanıttığının anlaşılması karşısında; beyan ettiği kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olması halinde eyleminin TCK’nın 268/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 267. maddesi kapsamında düzenlenen iftira; bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olmayan hayali bir kişiye ait olduğunun anlaşılması halinde ise, anılan Kanun’un 206/1. maddesi kapsamında “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşacağı gözetilerek, kimlik bilgilerinin gerçek bir kişiye ait olup olmadığına dair herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2016/75179.

Cezanın İnfazını Engellemek Amacıyla Memura Yalan Beyanda Bulunmak
Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün onanmasına; ancak kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infazı için çıkartılan yakalama kararı ile aranan ve yapılan araştırma sonucunda kendisine ulaşılan sanığın, 11.04.2012 tarihinde yakalandığında, sahte kimlik ibraz etmek suretiyle kendisini U. Ş. olarak tanıttığı, kolluk görevlilerinin sanığı araştırmak amacıyla polis merkezine götürüp burada gerçek kimlik bilgisinin tespit edilmesi üzerine yakalama tutanağını gerçek kimlik bilgilerine göre düzenledikleri olayda, yukarıda da açıklandığı üzere, “başkasının kimlik bilgilerini kullanmak” ve “memura yalan beyanda bulunmak” suçlarının unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/971).

5237 Sayılı T.C.K.nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşması için. failin işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği, somut olayda, olay günü gerçekleşen yaralamalı trafik kazasının mağduru olan ve adli raporunun alınması için kollukça adli tıp şube müdürlüğüne götürülen sanığın, hakkında kovuşturması devam eden dava sebebiyle savunmasının alınması amacıyla çıkarılan yakalama kararının infazını engellemek amacıyla kuzeni F. Ç.’ın kimlik bilgilerini vererek bu kişi adına adli raporun tanzimine yol açmaktan ibaret eyleminin 5237 Sayılı T.C.K.nın 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturur (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/62).

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu ile Diğer Suçların Farkı
İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK’nın 268. maddesinde öngörülen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, bunun dışında resmi belgenin düzenlenmesinin gerektiği durumlarda resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine karşı başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin ise TCK’nın 206. maddesine uyan suçu oluşturacağı hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektiren bir suç bulunmayan veya resmi bir belgenin düzenlenmesini de gerektirmeyen hallerde görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişinin eyleminin ise 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesine aykırılık olarak değerlendirileceği;

Somut olayda; şüphe üzerine polis tarafından durdurulan araçta bulunan suça sürüklenen çocuğun kendisini M.M.B. olarak tanıtıp hakkında bu isimle belge düzenlenmesine neden olduğunun anlaşılması karşısında sanığın eyleminin TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçunu oluşturur (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/17569).

Memura Yalan Bayanda Bulunma ve Başkasına Ait Ehliyeti İbraz Etme
Somut olayda; şüphe üzerine motorsikleti durdurulup ehliyet kontrolü yapıldığında S. adına düzenlenmiş sahte B sınıfı ehliyeti ibraz ederek kendisini bu isimle tanıtması ve aynı isme idari para cezası düzenlenmesi, sonradan araştırmalar sonucunda gerçek kimliğinin tespit edilmesi şeklindeki olayda; sanığın işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 sayılı TCK’nın 267. maddesindeki suçun unsurları oluşmayacağı, ancak yalan beyanı ile tutanak düzenlenmesine sebep olması nedeniyle TCK’nın 206. maddesindeki suçun oluştuğunun gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2015/26026).

Yakalanan Kişinin Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan Suçu
Resmi bir belgeyi düzenlemek yetkisine sahip kamu görevlisine yalan beyanda bulunmak suretiyle gerçek bir kişiye ait olmayıp, tamamen uydurma bilgiler veren fail hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması değil, TCK’nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşacaktır. Somut olayda; görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından yakalanan sanık L. G.’in kendisini K. K. olarak tanıtıp, bu isim adına bazı resmi işlemlerin yapılmasının ardından, K. K. adında bir kişinin nüfus kaydında bulunmadığının anlaşılması üzerine parmak izlerinin arşiv kaydı ile karşılaştırılması sonucunda sanığın gerçek kimliğinin tespit edilmesi karşısında; K. K. adındaki kişinin gerçek kişi olmaması nedeniyle sanığın eyleminin TCK’nın 206/1. maddesinde tanımlanan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/34547).