YOZLAŞMA ATLASI - Tarihten Geleceğe İnsan ve Yönetim - 8. YAZI
“Yapay Zekâ” Kurtuluş mu, Kıyamet mi? (II. Bölüm)
YAPAY ZEKÂ ve HUKUK
OLAĞAN YASAMA FAALİYETİ
Olağan yasama faaliyetinde; bir sorunun çözümü, bir ihtiyacın giderilmesi veya bir faaliyetin sınırlanması gibi nedenlerle yasa çıkarılır. Genel öncelik bir ihtiyacın belirmesidir. Bunun için de öncelikle yaşamda beliren yeni durum nedeniyle sorun/ihtiyaç oluşması, bu sorun veya ihtiyacın çözümü için toplumda bir norm oluşması, bu sorunun çözümü için günümüz demokrasilerinde bunun parlamento tarafından ele alınarak yoğunlaşılması -komisyonlarda- konu hakkında yapılan çalışmaların tamamlanarak bir yasa tasarısı ile genel kurula getirilmesi ve kabulü halinde de yasalaşması şeklinde tamamlanır.
Biz 2017 referandumu ile bu yetkinin önemli bir bölümünü maalesef cumhurbaşkanına devretmiş bulunuyoruz.
NORM NEDİR?
Norm belirli bir ölçüyü gerektirir. Bu anlamda belirli bir ideal ve örneği içinde barındırır ve olması gerekeni tanımlamak için kullanılır. Ahlak, hukuk ve nezaket kurallarını kapsayan toplumsal normların yanı sıra teknik konularda ve bilimde de norm kavramı kullanılır. Kısacası nasıl yapılması ve üretilmesi gerektiğine dair metodu olan her eylem kategorisinde normlardan söz edilir.
Normlar, genellikle uzun bir süreç içinde, bir toplumun ortak değerleri, ihtiyaçları ve deneyimleri doğrultusunda oluşur. Bir normun toplum tarafından kabul görmesi, genellikle o normun toplumsal düzeni ve bireysel refahı desteklemesi ile ilişkilidir.
Yasal norm veya hukuki norm, egemen gücün sosyal ilişkileri düzenlemek için ilan ettiği ve uyguladığı, bağlayıcı kural, ilke veya normdur. Hukuk normları, hukuki ilişkilerin öznesi olan bireylerin hak ve görevlerini belirler. Yetkili devlet makamları, yasal normların temel yönlerini, o hükümet altındaki bireylerin uyması gereken ve devlet baskısıyla daha da garanti altına alınan bir dizi yasa aracılığıyla yayınlar.
Yasalaştırma faaliyeti aynı zamanda sınırlamak ve özel ve kamu hukuku alanında sorumlulukları ve sorumluları belirlemek demektir. Baş döndürücü bir hızla gelişen çok teknik bir konuda toplumun ortak değerler ve kabul edilmiş norm yaratabilmesi pek kolay olmayacaktır.
DÜNYA DA DURUM NEDİR?
13 Haziran 2024 tarihinde Avrupa Birliği Parlamentosu’nda kabul edilen Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nin 2024/1689 sayılı tüzüğü (AB Yapay Zekâ Yasası, EU AI ACT) oldukça kapsamlı ve dünyadaki tek yasal düzenlemedir.
Kanun, 13 Mart 2024'te Avrupa Parlamentosu'nda ezici çoğunlukla kabul edildi ve 21 Mayıs 2024'te AB Konseyi tarafından onaylandı. Mayıs ayında yasama dönemi sonunda Resmî Gazete'de yayımlandıktan 20 gün sonra yürürlüğe girdi.
Risk temelli bir yaklaşıma sahip bu yasa dünyanın ilk kapsamlı yapay zekâ yasası olarak kabul edilebilir;
Kabul edilemez risk: İnsan haklarına tehdit oluşturan sistemler yasaklanmaktadır.
Yüksek risk: Sağlık, ulaşım gibi kritik alanlarda sıkı denetim getirmektedir.
Şeffaflık riski: Kullanıcıların yapay zekâ ile etkileşimde olduklarını bilmeleri sağlanmaktadır.
Madde 3/Tanımlar
Bu yönetmelikte geçen tanımlar aşağıdaki gibidir:
· “Yapay zekâ sistemi”, farklı düzeylerde özerklikle çalışacak şekilde tasarlanmış, konuşlandırıldıktan sonra uyarlanabilirlik gösterebilen ve açık veya örtük hedefler için, aldığı girdilerden, fiziksel veya sanal ortamları etkileyebilecek tahminler, içerik, öneriler veya kararlar gibi çıktıları nasıl üreteceğini çıkaran makine tabanlı bir sistem anlamına gelir;
· “Sağlayıcı”, bir yapay zekâ sistemi veya genel amaçlı bir yapay zekâ modeli geliştiren ve bunları kendi adı veya ticari markası altında ister ücretli ister ücretsiz olarak piyasaya süren veya yapay zekâ sistemini hizmete sunan gerçek veya tüzel kişi, kamu kurumu, kuruluş veya diğer bir kuruluş anlamına gelir;
· “Dağıtıcı”, yapay zekâ sisteminin kişisel, mesleki olmayan bir faaliyet sırasında kullanılması durumu hariç olmak üzere, kendi yetkisi altında bir yapay zekâ sistemini kullanan gerçek veya tüzel kişi, kamu kurumu, kuruluş veya diğer bir kuruluş anlamına gelir.
Hükümleri ile yapay zekâyı tanımlamakta ve sorumluları belirlemektedir. Yasa metnindeki bazı bölüm başlıkları:
o Bölüm II, Yasaklanmış Yapay Zekâ Uygulamaları
o Bölüm III, Yüksek Riskli Yapay Zekâ Sistemleri
o Bölüm IV, Belirli Yapay Zekâ Sistemlerinin Sağlayıcıları ve Dağıtıcıları İçin Şeffaflık Yükümlülükleri
o Bölüm XII, Cezalar
Bu bölüm başlıkları ve içerikleri irdelendiğinde; AB yasal düzenlemesi daha çok riskler ve kontrol üzerine kurulu bir mantık izlemiştir. Sadece İtalya yakın zamanda ve henüz yürürlüğe dahi girmemiş olan Yapay Zekâ Yasası kabul eden ilk üye ülkedir.
YAPAY ZEKÂ SİSTEMLERİNİN GLOBAL OLMASI NEDENİYLE SUÇ VE CEZA MESELESİ
Günümüzde Rusya yasalarına göre kurmuş olduğunuz bir şirket tarafından Hindistan’dan kiraladığınız bir server sistemi üzerine Uganda’da kurmuş olduğunuz ofisinizde çalıştırdığınız ABD, Avustralya, Ukrayna, Türkiye ve Çin vatandaşı olan mühendislerinizle bir yapay zekâ sistemi kurabilir hatta mühendisleriniz kendi ülkelerindeki evlerinden bu sistemi yazabilir kurabilir ve yönetebilir. Ancak bu ülke sınırlarını aşan yapılanma da suç ve ceza ile hukuki sorumluluk her birinin kendi ülkesindeki kanunlara tabi olacaktır.
Yukarıda belirttiğimiz yapay zekâ sistemi ile değişik ülkelerde sanal dolandırıcılık yapabilir, seçimleri maniple edebilir, bir başka ülkenin askeri verilerini çalabilir, çocuk ve kadın istismarına yol açabilir, dini inanç ve değerlere saldırı düzenleyerek iç karışıklık bile çıkartabilirsiniz. Ancak bütün bunlara karşılık suç ve ceza kişilerin tabi olduğu vatandaşlığa ve suçun işlendiği ülkenin ceza hukukuna göre kovuşturulacak ve cezalandırılacaktır.
Özel Hukuk Alanında Yapay Zekânın Hukuki Statüsü ve Sorumluluk
Hukuki sorumluluğun kime yükleneceği, öncelikle yapay zekânın hukuki statüsüne nasıl bakıldığıyla ilgilidir;
Eşya/Araç Görüşü: Yaygın görüşe göre yapay zekâ, hukuken bir kişi değil, bir araç veya nesne olarak değerlendirilir. Bu durumda, bir aracın sebep olduğu zarardan, o aracı kontrol eden, üreten veya işleten kişiler sorumlu olur. Sorumluluk, yapay zekâya değil, onun arkasındaki insana (veya kuruma) yönelir.
"Elektronik Kişilik" Tartışması: Bazı uluslararası ve doktrindeki görüşler, özellikle yüksek otonomiye sahip yapay zekâ sistemleri için sınırlı bir hak ve sorumluluk sahibi olabilecekleri düşünülen “elektronik kişilik” statüsünün getirilmesini önermektedir. Ancak bu, Türk hukukunda şu an için kabul edilmiş bir statü değildir ve büyük bir tartışma konusudur.
Yapay zekâ tarafından sunulan öneri, görsel veya fikirlerin suç teşkil etmesi veya başkalarına zarar vermesi durumunda özel hukuk alanındaki hukuki sorumluluk meselesi, hukukun en güncel ve tartışmalı konularından biridir.
Türk hukuk sisteminde yapay zekâya özgü doğrudan bir sorumluluk düzenlemesi henüz bulunmamaktadır. Geleneksel hukuk kuralları, yapay zekânın hukuki bir kişi (gerçek veya tüzel kişi) olarak kabul edilmemesi nedeniyle, sorumluluğun yapay zekânın kendisinden ziyade, onu kontrol eden veya kullanan insanlara ya da kuruluşlara yüklenmesi prensibine dayanır.
Özel Hukukta Olası Sorumlu Kişiler
Yapay zekânın neden olduğu bir zarar veya hukuka aykırı bir durumda (örneğin, kişilik hakkı ihlali, fikri mülkiyet ihlali veya haksız rekabet), sorumluluk genellikle şu kişiler arasında dağıtılır:
1. Üretici/Geliştirici (Tasarım ve Yazılım Hatası): Yapay zekâ, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) ve Borçlar Kanunu (TBK) kapsamında "ürün" olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, yapay zekânın kendisinden kaynaklanan (tasarım, yazılım, veri seti hatası vb.) bir zarar nedeniyle üretici veya geliştirici sorumlu tutulabilir.
2. İşletici/Kullanıcı (Denetim ve Kullanım Hatası): Yapay zekâ sistemini belirli bir amaçla kullanan ve kontrol eden kişi veya kurum (işletici/kullanıcı), yapay zekânın faaliyetlerinden doğan zararlardan sorumlu olabilir;
o Haksız Fiil Sorumluluğu (TBK m. 49): Kullanıcının, yapay zekâyı yanlış veya hukuka aykırı bir şekilde kullanması ya da yeterli denetimi yapmaması (kusurlu olması) durumunda sorumluluk doğar.
o Adam Çalıştıranın Sorumluluğu (TBK m. 66): Yapay zekânın bir işletme faaliyeti kapsamında kullanılması ve verdiği zararın bu faaliyet sırasında oluşması durumunda, yapay zekâyı çalıştıran işletme (işveren) sorumlu olabilir. Ancak bu sorumluluktan kurtulmak için, işletmenin, zararın oluşmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmesi gerekir.
o Tehlike Sorumluluğu: Eğer yapay zekâ sistemi, doğası gereği önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme faaliyetinde kullanılıyorsa, işletme sahibi kusuru olmasa dahi (kusursuz sorumluluk) zarardan sorumlu tutulabilir.
ÜLKEMİZDE DURUM
Türk hukukunda "Yapay Zekâ Kanunu" adıyla yürürlükte kesinleşmiş bir kanun olmasa da bu konudaki yasal altyapıyı oluşturma süreci, strateji belgeleri ve TBMM'ye sunulan kanun teklifleri ile aktif olarak ilerlemektedir. Mevzuatın kabul edilmesiyle birlikte, yapay zekânın hukuki sorumluluk ve etik kullanımı alanındaki boşlukların doldurulması beklenmektedir.
2024 yılının ortalarında TBMM'ye sunulan ilk Yapay Zekâ Kanun Teklifi, Türkiye'nin bu alandaki ilk somut yasal girişimidir ve yasalaşma sürecindedir.
5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun 2007 yılında kabul edilerek yürürlüğe girmiş yasal düzenlemedir.
YAPAY ZEKÂ VE ETİK ÜZERİNE DÜŞÜNMEZSEK…
Etik konusunu 7.yazımızda ayrıntılı olarak işlemiştik. Yapay zekâ ve etik üzerine düşünmek, yalnızca teknolojik bir zorunluluk değil, aynı zamanda felsefi bir sorumluluktur.
Etik, Yapay Zekânın Sınırlarını Belirler
Yapay zekâ sistemleri, kendi başlarına etik ya da etik dışı değildir. Ancak onları tasarlayan, yöneten ve kullanan insanlar etik sorumluluk taşır. Bu nedenle etik, yapay zekânın teknik sınırlarından çok, insani sınırlarını belirler.
Otonomi ve Sorumluluk İkilemi
Yapay zekâ sistemleri karar alma süreçlerinde otonomlaştıkça, sorumluluk sorusu karmaşıklaşır. “Kararı kim verdi?” sorusu, hukuk ve etik açısından merkezi hale gelir. Bu noktada “hesap verebilirlik” ilkesi, etik çerçevenin temel taşıdır.
Mahremiyet ve Veri Etiği
Yapay zekâ sistemleri büyük veriyle çalışır. Ancak bu veriler çoğu zaman bireylerin mahremiyetini ihlal edebilir. Etik bir yapay zekâ, veri toplama ve kullanma süreçlerinde şeffaflık, rıza ve sınırlılık ilkelerine uymalıdır.
Adalet ve Ayrımcılık
Algoritmalar, geçmiş verilerdeki önyargıları yeniden üretebilir. Bu da toplumsal eşitsizlikleri pekiştirme riski taşır. Etik tasarım, algoritmik adaleti gözetmeli ve ayrımcılığı önleyici mekanizmalar içermelidir.
Erdem Temelli Yaklaşım Mümkün mü?
Yapay zekâ sistemlerine erdem (erdemli karar alma, ölçülülük, bilgelik) gibi kavramları entegre etmek, teknik olarak zor olsa da felsefi olarak mümkündür. Bu, etik ilkelerin sadece kurallar değil, karakter biçimleri olarak da düşünülmesini gerektirir.
YAPAY ZEKANIN GELECEĞİ
Ray Kurzweil ve Singularitiy (Tekillik) Teorisi
Evrimine devam eden insan ve onunla birlikte evrimleşen makineler
İnsanlığın evrimsel yolculuğu, bilginin işlenme ve aktarılma biçimlerinde önemli dönüşümlerle doludur. Ray Kurzweil'in Tekillik (Singularity) teorisine göre, bu evrim belirli evrelerden geçmiştir ;
İlk iki evre biyolojik evrelerdir;
3. Evre: Beyinler: DNA güdümlü evrim, kendi duyu organlarıyla bilgiyi algılayıp, bu bilgiyi beyinlerinde ve sinir sistemlerinde işleyip saklayabilen organizmaları üretmiştir. Bu evre, bilginin dolaylı olarak işlenmesinde bir paradigma değişimi sağlamıştır.
4. Evre: Teknoloji: İnsan zihninin yazıya dökülmesiyle birlikte bilginin depolanması ve iletilmesi yeteneği gelişmiştir.
5. Evre: Tekillik: Yapay zekâ ve insan zekasının birleşimiyle bilginin ve zekanın üstel bir hızla gelişmesi.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi ve yapay zekâ, insan beyninin biyolojik sınırlarının ötesinde bir hız ve kapasiteye sahiptir. Beynimizdeki nöronlar arasındaki bağlantıların sıfırlanma süreleri gibi fiziksel sınırlamalar, bilgisayarlar için geçerli değildir; bu da daha zeki oluşumların daha kısa zaman ölçeklerinde yaratılmasına olanak tanır. İnsanlar, dünyayı içselleştirip zihinlerinde "eğer/varsayarsak" şeklinde koşullu önermeler üretebilirken, yapay zekâ bu sorunları doğal seçilimden binlerce kat daha hızlı çözebilir.
GEOFFREY HİNTON
2024 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan Geoffrey Hinton bu ödülü yapay zekâ konusunda öğrenmeyi öğretme konusundaki çalışmaları ile almıştır. Bu aşama yapay zekanın örüntüleri anlama-çözme ve kurma yolundaki son aşamadır. Kendisi ile yapılan söyleşide yapay zekâ öğrenmeyi “Öğrendiğinde ne olacak?” sorusu yönetildiğinde “Bilmiyoruz” yanıtını vermişti.
Nöral İşleme Birimi (Noral Process Unit, NPU) (çip-mikroçipi)
Bir bilgisayar sisteminin yapay zekâ olabilmesi için Nöral İşleme Birimi (NPU) çipine bağlı olması gerekir. Genel amaçlı merkezi işlem birimlerinden (CPU) veya grafik işlem birimlerinden (GPU) farklı olarak NPU'lar, skaler, vektör ve tensör matematiklerinden oluşan sinir ağı katmanlarını hesaplamak gibi yapay zekâ görevlerini ve iş yüklerini hızlandırmak için tasarlanmıştır. Yapay zeka çipi veya yapay zeka hızlandırıcısı olarak da bilinen NPU'lar, genellikle birden fazla işlemciyi (örneğin CPU'lar ve GPU'lar) birleştiren heterojen bilgi işlem mimarilerinde kullanılır. İnsan beyninin işlem işlevini taklit etmek üzere tasarlanmış özel bir bilgisayar mikroişlemcisidir(çip). Yapay zekâ, sinir ağları, derin öğrenme ve makine öğrenimi görevleri ve uygulamaları için optimize edilmiştir.
Üreticiler, özel bir NPU entegre ederek, nispeten düşük güç tüketimi ve yüksek verimle gerçek zamanlı olarak yapay zekâ uygulamalarını, yapay zekâ iş yüklerini ve makine öğrenimi algoritmalarını işleyebilen cihaz içi üretken yapay zekâ uygulamaları sunabiliyor.
Yapay zekâ öğrenme işi yukarıda açıkladığımız NPU çiplerine ve yazılım/algoritma programlarına bağlı bir işlemdir. Bu gerçekleştiği takdirde unutmayalım ki öğrenmenin sonu yoktur. Hele bizden milyonlarca kez teknik kapasite olarak hızlı ve kesintisiz çalışabilen bir öğrencinin nerelere varabileceği tahmin dahi edilemez.
DİSTOPİK Mİ , ÜTOPİK Mİ?
Yapay zekâ konusunda da görüşler; ütopikler ya da dijital optimistler, distopikler-dijital pesimistler ya da komplo teorisyenleri olarak ikiye ayrılmış durumda.
Aslında şimdilik yapay zekâ işi bizim sorularımızla yürüyor, ne kadar doğru soru sorabilirsek o kadar kapsamlı yanıt alabiliyoruz. Eğer sonuç insanı ve insanlığı kurtar, yaşat ve geliştir olursa oldukça güzel sonuçlar alabiliriz. Peki ya dünyayı kurtar; doğayı yaşat, geliştir olursa ne olacak? Öyle ya doğaya ve dünyaya en çok zarar veren canlı İNSAN?
Anlaşılan o ki, yönetim işinin içinde insan ve doğal zekâ olduğu sürece sorun yaşamaya devam edeceğiz. Peki, işin içine yapay zekâ girdikten sonra işlerin iyiye mi, yoksa kötüye mi gideceği; insanlığın kurtuluşa doğru mu adım attığı, yoksa bir lanetle mi karşılaşacağı konusunda siz ne düşünüyorsunuz?
Haftaya Yozlaşma Atlası’nın 10. ve son yazımızla yazı dizimizi sonlandırıyoruz.