"Her geçen gün biraz daha uzaklaşıyoruz kendimizden. Dokunmadan sevmeye, yaşamadan tüketmeye, susarak var olmaya alışıyoruz."
Hepimiz aynı şehrin içinde, aynı ekranlara bakıyor, aynı hızla tüketiyor, aynı yalnızlığı yaşıyoruz.
Bu şiir, kaybettiğimiz sevgiyi, umudu ve insanlığı hatırlatıyor; yeniden kendimiz ve birbirimizle bağ kurma çağrısıdır.
Hey sen
Hey sen,
biliyor musun?
Tabii ki bilmezsin —
bilmemeyi bile bilmiyoruz artık.
Gözlerin ekran,
ellerin tüketim,
zamanın hız,
ruhun — eksik bir bağlantı.
Bir yerlerde
bir çocuk hâlâ gökyüzüne bakıyor,
ama sen bakmıyorsun.
Çünkü gökyüzü,
artık hiçbir uygulamada görünmüyor.
Üretmeden tüketiyorsun,
okumadan biliyorsun,
yaşamadan yaşıyorsun —
bir yankısın,
kendine bile yabancı bir ses.
Hey sen,
biliyor musun?
Bilemezsin ki!
Acı, kendi acın olmadıkça
hiçbir şey anlam ifade etmiyor.
Açlık, tokun vicdanında yankılanmaz,
ölüm, ancak seni bulunca gerçektir.
Hey sen,
kaybediyorsun —
sevgini, umudunu,
dostlarını,
içindeki o küçük ışığı.
Bir aynaya bak,
gördüğün sen değil artık.
Yüzün sende kaldı,
ama sen başka bir yerde tükendin.
Hey sen, yaşayan ölü,
yeniden yaşamak ister misin?
Sevgiyle, umutla,
üretken bir sevdayla,
yeniden kendini kurmak ister misin?
Bak,
her şeyin bir payı var sende,
unutma.
Her yıkımda, her sessizlikte,
bir parçan kaldı.
Hey sen...
unutma yaşananları.
Ve unutma —
insan,
ancak yeniden insan olmayı dilediğinde
başlar yaşama.
Güven Boğa