Mücadeleye Devam

Sn. Kılıçdaroğlu’nu ve tek bir aday çevresinde toplanan sol’u verdiği mücadelelerden ötürü kesinlikle tebrik ediyorum. Uzun zamandır belki de bu kadar yaklaşılmamıştı umut düşüncesine. Bu kadar belki de inanmamıştık, biz okumuşlar, gözleri boyalı olmayanlar, kandırılamayanlar.

20 kusur senedir olduğu gibi yine sokaklarda, yine hak mücadelesini vererek bu yola devam edeceğiz! Artık daha fazlayız çünkü! İlk defa bu kadar insan farkına vardı bir sonrakinde daha çok olacağız. Artarak nasıl devam ettiyseniz, bizler de aynı oranda artarak hak mücadelesinde, var olacağız! Demokrasi, ki bu seçim sonuçlarını demokrasi sayarsak, seçmenler seçimini yaptı.

Muhalefet yapıyor diye insanları sokakta canlı canlı katlettiler ve saldırdılar! Yetkililer, görevlerini yapmalılar. Hoş aynı yetkilileri 6 Şubat sabahı da bekliyordu çoğu kişi. Dini, ırkı, inancı ya da milliyeti fark etmeksizin.

Muhalefette şiddetle cevap verebilir isterse fakat farkındalar ki “Çözüm şiddette değil!”. Aksine, şiddet cehalettir! Eğitimli insanların değersizleştiği, cehaletin övüldüğü bu süreçte herkesin artık akıl sağlığına dikkat etmesi gerekmekte.

Güzel günler değil daha kötü günler geliyor sanki. Daha iyiye değil de her gün daha kötüye gidiyor sanki Türkiye.

Çoğu insan akıllandıysa da halen daha celladına aşık olanlar var. Bu mücadelede can verenler, kan ter dökenler, yorulanlar olsa da, yeni nesil geliyor daha okumuş, daha öngörülü, daha iyisi belki de.. Belki de eski muhalefeti bırakıp yeni muhalefet kurma zamanıdır. Belki de halk eski muhalefete güvenemiyordur. Her ne kadar yeni nesil de muhalefeti desteklese de farklı yollar bulmak artık farz olmuştur.

 Ömer Hayyam’ın da dediği gibi (ki bu şiirlerin yasaklanmasına da çok az kaldı);

 “Celladına aşık olmuşsa bir millet

İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet

Müstahaktır ona her türlü zillet.

 

Dünya üç beş bilgisizin elinde

Sanırlar ki tüm ilim kendilerinde

Üzülme, eşeği eşek beğenir

Bir hayır var sana bana kötü demelerinde.

 

Felek ne cömerttir aşağılık insanlara

Han, hamam, dolap, değirmen hep onlara

Kendini satmayan adama ekmek yok

Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya.

 

Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeye

Altınlarıyla gümüşleriyle övünmeye

Tam işleri dilediği düzene sokar

Ecel çıkıverir pusudan: Benim, ben diye.”

 

Öyle ki dostlar, bizler kötüyüz, kötü olmaya da devam edeceğiz. İlimi irfanı, hakkımızı, haklarımızı, özgürlüğümüzü elimizden almaya çalışacaklar yine yeniden ama direnmek mücadele etmek zorundayız!

Türk milleti, tıpta ve literatürdeki adıyla bence “Stockholm sendromu”na kapılmıştır. Celladına aşık olmuştur! Ancak ve ancak gerçekleri yaşayarak anlayacaklardır ya da azınlıkta kalarak. Dünkü muhalefet azınlık bugünkü ~48%’ler de. Yarın daha da fazla olacaktır. Bizler nasıl ki azınlıktan çoğaldıysak onları da azınlığa düşüreceğiz, ya da bu uğurda can vereceğiz.

Artık öyle bir noktadayız ki, şahsen ben, ne olacaksa olsun ama artık susmayacağım diyoruz! Çünkü “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” ve nasıl olsa öldüğümüz zaman çenemizi bağlayacaklar. Artık özgürlüğümüzü gerekirse bağıra bağıra geri alma vaktidir.

Sene 2023, biz artık susturulmayacağımız bir basın, gazete radyo televizyon, ülke ve dünya istiyoruz! Sene 1523 değil. Yeteri kadar “kader”, “Allah’ın işi” ve “ders” yaşanmadı mı? Sınıfta kalmış Türk milleti bu derslerden. Sürekli aynı sorulara, sürekli aynı cevapları veriyorlar.

“Delilik, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.”

Farklı sonuçlar için farklı yollar denemeli Türk milleti artık.

Ekonomiden şikayet edip aynı insanları başa getirmemeliler, can kayıplarının olduğu yerler aynı insanlara oy vermemeli. Hoş deprem bölgelerinden ilk turda cumhur ittifakı çoğunluk çıkmıştır ve bence bunun sebebi kaybedilen canların belirli bir sayı da kısıtlanması ve acı kayıplarımız üstünden, kaybolan insanlar üstünden oylar alınmasıdır! Yine dürüst değiller.

Dürüst olmayacaklarını biliyorduk.

Her ne kadar sonuçtan memnun olmasakta, yapılan mücadele, sandık başında bekleyenler, görünmez kahramanlara teşekkür etmek isterim. Belki de bunu bile başaramayacaktık onlar olmasa.

Elbette üzgünüz, fakat kaybetmedik, maç bitmedi halen daha hayattayız ve mücadeleye devam etmeliyiz. Seçimler yine olacaktır. En azından milletvekillerimiz yerlerini aldı, koltuklarında hak mücadelelerine devam edecekler. Halkta kadın hakları, insan hakları, özgürlük hakları ve tüm hak ve hürriyeti için mücadelelerine devam etmelidir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki oylara ve benim durduğum noktaya bakacak olursak bir dönem daha Türkiye’ye gitmemek var önümde. O yavru vatan dedikleri KKTC’den çıkan oylara oranla bizleri de güzel günler beklemiyor olduğuna 90% eminim maalesef.

“Cehalet, yenilmesi gereken en büyük düşmandır.”

Mustafa Kemal Atatürk