Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türkiye’deki hekimlerin örgütlü sesidir. Anayasal güvence altında, 6023 sayılı yasa ile kurulmuş kamu kurumu niteliğinde, yüzbinden fazla üyesi olan  ana gelir kaynağı üye aidatları olup iktidarlardan ve hiçbir kurumdan  yardım almayan bir örgüttür.


Türk Tabipleri Birliği;

  • Türkiye halkının sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin kolay ulaşabileceği kaliteli ve uygun maliyetli sağlık hizmeti için çalışmak,
  • Meslek ahlakını en iyi şekilde korumak,
  • Tıp eğitiminin her alanında söz söylemek,
  • Hekimlik mesleğinin çıkarını her platformda dile getirmek,
  • Mesleğin, üyelerinin maddi, manevi haklarını korumak için kurulmuştur. (https://www.ttb.org.tr/menu_goster.php?Guid=706e317c-7698-11e7-9986-54b29146220c)

TTB bir meslek örgütü olarak bir taraftan hekim hakları ve toplumun sağlık hakkı  üzerinden mücadelesini yürütürken bir taraftan da  ülkemizde demokrasi, adalet, insan hakları mücadelesi de vermiştir.  Tabii ki 70 yıldır vermiş olduğu bu mücadele hattı sadece şu anki iktidarın değil daha önceki iktidarlarında hoşuna gitmemiş, TTB dönem dönem iktidarların hedefi konumuna gelmiştir. TTB Merkez Konsey’e yönelik “Amaç dışı faaliyet gösterme” gerekçesiyle açılan, ancak içeriğinin ne olduğunu  bilmediğimiz  “Görevden Alınma” davanâmesinin sonucunda 30 Kasım tarihinde görevden alınmıştır.

TTB MK amaç dışı ne yapmıştır onu da bilemiyoruz. Çünkü bize bu konuda bir tebliğ  veya dava  oturumlarında bir açıklama yapılmamıştır. Son mahkemede de konsey üyeleri hakim tarafından TTB MK Başkanı Şebnem Korur Fincancı haricinde konuşturulmamıştır. Hala konseyin ne için görevden alındığını bilmiyoruz. Gerekçeli kararı bekliyoruz. Ancak şunları biliyoruz.  TTB 70 yıl ve öncesinde etıbba odaları dönemleri de dahil olmak üzere şunları yapmıştır;

  • İyi, nitelikli, ücretsiz ve herkese eşit sağlık hizmeti istemiştir.
  • Toplumsal, koruyucu sağlık hizmetlerini  öncelemiştir.
  • Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı çıkmıştır.
  • Şehir hastanelerine ödenecek miktarın  ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini 25 yıl ipotek almasına karşı çıkmıştır.
  • 5 dakikada bir muayenenin hasta ve hekim haklarına karşı olmuştur.
  • Hekimlerin ekonomik ve özlük haklarına sahip çıkmıştır.
  • Aylar sonraya verilen muayene, tetkik ve ameliyat randevularının hasta hakkı olmadığını ifade etmiştir.
  • Sağlıkta Dönüşüm Projesinin, kışkırtılmış sağlık politikaları, sağlıkta şiddet,  malpraktis, çalışma barışını bozma, niteliksiz sağlık hizmetine dönüştüğünü ve sağlıkta bugünkü çöküşü yıllar önce söylemiştir.
  • Şiddetin uygulanan sağlık politikalarının bir sonucu olduğunu ifade etmiştir.
  • Pandemide sahadan aldığı verileri bilimsel verilerle güçlendirip hakikat üzerinden yaptığı açıklamalarla iktidarın bu konudaki turkuaz tablosunu, kara tabloya çevirmiştir.
  • Mantar gibi çoğalan tıp fakültelerine ve Tıp eğitiminin niteliksizleşmesine karşı çıkmıştır.
  • Nükleere santrallere, termik santrallere, HES’lere, ekolojik yıkım ve ekolojik krize karşı  durmuş, doğayı, ağacı, yeşili ve yaşamı savunmuştur.
  • Sağlık Bilimleri Üniversitesindeki atamaların adrese teslim kadrolara açılmasına karşı çıkmıştır.
  • Üniversitelerde bilimsel özgürlüğü ve özerkliği savunmuştur.
  • Sağlıkta yeni ve etkin bir şiddet yasasını  çıkması için uğraşmıştır. 
  • Şimdi olduğu gibi haksız, hukuksuz, antidemokratik uygulamalara karşı çıkmıştır.
  • Performans,  döner sermaye veya ek ödemelerin çalışma barışını bozduğu için karşı çıkmıştır.
  • Yeni bir proje olarak sunulan Beyaz Reformun aslında Sağlıkta Dönüşüm Projesinin bir devamı olduğunu ve  sağlık hizmetlerinin çökmesini hızlandıracağını ifade etmiştir.  

Eğer bu faaliyetleri yapmak suçsa TTB  Merkez Konseyi görevden alınsa dahi  bu faaliyetleri yapmaya devam edecektir.  Bizlerin görevden alınmamız hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. Tüm  meslektaşlarımız ve şu an polikliniklerde, acillerde, ameliyatta, laboratuvarda, kamuda, özelde, ASM’lerde, 2. ve 3. basamak hastanelerde çalışan, öğrencisinden akademisyenine, pratisyeninden aile hekimine, uzmanından asistanına binlerce meslektaşımız hepsi bu örgütün konsey üyeleridir. Onların bu görevi ve bu amaçları tekrar yapacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Verilen bu  karar ülkemiz demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Böyle bir durum aynı zamanda TTB’nin 70 yıllık emeğinin, bilgi birikiminin, mücadelesinin de gaspıdır.  Bu aynı zamanda demokratik bir seçimle gelmiş TTB’nin örgütlü yapısına karşı iktidar-yargı yoluyla yapılan bir sivil darbedir.

Bu dava ve karar sadece TTB davası veya kararı da değildir. Bu dava aynı zamanda tüm meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, kısaca tüm demokratik kamuoyunun  da bir davasıdır. Anayasa’yı tanımayan ve hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmış olan yargının ve iktidarın önündeki hedef belli olmuştur;  hukuksuzlaştırma ve anayasasızlaştırma. Buradan başlayacak bir hukuksuzluk, kısa bir süre sonra tüm meslek örgütlerini, tüm demokratik kitle örgütlerini de içine alarak toplumun tüm demokratik kanallarını iyice  kısacak ve kapatacaktır.   

Her şeye rağmen  Türk Tabipleri Birliği’nin başta merkez konsey olmak üzere tüm organlarında görev alan hekimler söz konusu kısıtlılık, baskı, tehdit, haklarında dava açılma,  görevden alınma, gözaltı ve tutuklamalara rağmen, bilimsel bilginin kılavuzluğundan, mesleğin etik ilkelerinden sapmadan, hiçbir taviz vermeden toplum sağlığı, meslektaşlarının ve tüm sağlık emekçilerinin hakları için doğruları savunmaya,  uygulamaya ve mücadele etmeye   devam edecektir.  TTB bugüne kadar her türlü baskıya karşı susmamıştır, bundan sonrada susmayacaktır. Verilen bu karara rağmen TTB, ülkemizin dört bir tarafında, yedi bölgesinde, altmış beş tabip odası ve yüzbinden fazla üyesi ve milyonlarca kendisini destekleyen vatandaşı ile örgütsel bütünlüğünü, çalışmalarını, meslektaşlarının haklarını ve halkın sağlık hakkını korumaya devam edecektir.