2025 yılı başından bu yana, SDG kontrolündeki Deir ez-Zor vilayetinde IŞİD hücrelerinin yürüttüğü saldırılarda dramatik bir artış yaşanıyor.
114 Saldırı, Onlarca Can Kaybı: Deir ez-Zor’da Güvenlik Çöküyor
2025 yılı başından bu yana, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki Deir ez-Zor vilayetinde IŞİD hücrelerinin yürüttüğü saldırılarda dramatik bir artış yaşanıyor. Saldırılar sadece askeri hedeflere değil; etnik ve mezhebi kimlikleriyle bilinen sivil topluluklara da yönelmiş durumda. Bölge, yeniden mezhebi ve etnik kırılmaların derinleştiği, güvenlik otoritesinin aşındığı ve kaosun hüküm sürdüğü bir döneme giriyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, IŞİD’in bu yılın başından itibaren gerçekleştirdiği 114 saldırı sonucunda en az 22 SDG mensubu, 9 sivil hayatını kaybetti; 27 kişi de yaralandı. Yaralılar arasında Asayiş güçleri de bulunuyor. Saldırılar; kontrol noktalarına, askeri araçlara, devriyelere ve karargâhlara düzenlenen pusu, bomba düzeneği ve silahlı baskın biçiminde gerçekleşti.
Siviller de Hedefte: Mezhebi Temizlik Tehlikesi
Bölge halkından gelen bilgilere göre, saldırıların önemli bir kısmı, Alevi ve Dürzi kimliğe sahip mahalleleri ve köyleri çevreleyen alanlarda yoğunlaşıyor. Bu durum, IŞİD’in sadece siyasi ve askeri hedefleri değil, aynı zamanda mezhebi temizlik stratejisini yeniden devreye soktuğunu gösteriyor. Bu saldırılar, bölgede daha önce 2013-2015 arasında yaşanan mezhep temelli katliamları hatırlatıyor.
HTŞ Sessiz: Göz Yumanlar Suça Ortaktır
Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) bölgedeki varlığına ve etkisine rağmen, IŞİD saldırılarına karşı herhangi bir caydırıcı müdahalede bulunmaması dikkat çekiyor. HTŞ’nin bu sessizliği, kamuoyunda “göz yuman bir pozisyon”, hatta bazı çevrelerde örtük onay olarak yorumlanıyor. HTŞ’nin, Alevi ve Dürzilerin hedef alınmasına karşı sessiz kalması, bölgede etnik-mezhebi çatışmaları derinleştirecek çok daha büyük bir insani krizin habercisi olabilir.
Yeni Taktik: Gizlen ve Yıprat
IŞİD’in yeni dönemde benimsediği taktiksel değişiklik, örgütün sahada merkeziyetsiz ve esnek biçimde hareket ettiğini gösteriyor. Küçük hücrelerden oluşan gruplar, hedefe yönelik ani baskınlar düzenleyip kırsal alanlara çekiliyor ya da sivil halk arasına karışarak izlerini kaybettiriyor. Bu “vur-kaç” tipi saldırılar, güvenlik güçlerini ciddi biçimde yıpratıyor ve sahada kontrolü elde tutmalarını zorlaştırıyor.
IŞİD, bölgede sadece fiziki saldırılar değil, aynı zamanda psikolojik savaş da yürütüyor. Sürekli tehdit ortamı yaratılarak, yerel halkın SDG’ye olan güveni zedeleniyor ve istikrarsızlık bir yönetim biçimi hâline getiriliyor.
Kaos Planı: Güç Boşluğu Fırsata Dönüştürülüyor
Analistlere göre, IŞİD’in artan saldırıları sadece taktik bir hareket değil, stratejik bir kaos planının parçası. Güvenlik güçlerinin zayıflatılmasıyla birlikte, mezhep çatışmalarını tetiklemek ve sivil halkı korku içinde bırakmak amaçlanıyor. Özellikle Deyrizor’un kırsal bölgelerinde gözlemlenen bu artış, örgütün yerel işbirlikçileriyle yeniden kök salmaya çalıştığını gösteriyor.
Bölgede yaşanan bu gelişmeler, sadece Suriye için değil, tüm Ortadoğu için yeni bir terör dalgasının habercisi olabilir.
Acil Çağrı: Koalisyon Güçleri ve Yerel Unsurlar Koordineli Harekete Geçmeli
Yaşanan bu çok cepheli güvenlik krizine karşı, uluslararası koalisyon ve yerel güvenlik unsurlarının daha sıkı bir koordinasyon içinde olması gerekiyor. Sahadaki çabalar desteklenmeli, HTŞ’nin IŞİD saldırılarına karşı açık tavır alması sağlanmalı ve sivillerin can güvenliği için önleyici tedbirler artırılmalıdır.
Not: IŞİD’in geri çekildiği düşünülse de, sahadaki dinamikler bu yapının tamamen yok olmadığını, aksine kamufle olarak yeniden örgütlendiğini göstermektedir. Bugün sessiz kalmak, yarının katliamlarına ortak olmak anlamına gelecektir.