“HDK yıllardır kamuoyunda faaliyet yürüten, toplumsal mücadeleye açık bir platformdur. Birdenbire ‘suç örgütü’ ilan edilmesi hukuka da akla da aykırıdır."

Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 21 Şubat 2025’te tutuklanan gazeteci ve İlke TV yorumcusu Ercüment Akdeniz, 31 Temmuz Çarşamba günü saat 11.00’de İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıkacak. Akdeniz ile birlikte aynı dosyada tutuklu bulunan dört kişi daha yargılanacak.

2012 yılında açılan ve 5 Kasım 2018 tarihinde sonuçlanan HDK Adana davasında, sanıklar Ayhan Topal, Gülabi Köseoğlu, Güven Boğa, Halil İmrek, Serkan Zor, İsmail Bulca ve İbrahim Yakut hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraat kararı verilmişti.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkların Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çatısı altındaki faaliyetlerinin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle örgüt üyeliğiyle ilişkilendirilemeyeceğine hükmetmişti. Kararda açıkça, HDK faaliyetlerinin demokratik, anayasal sınırlar içinde kalan siyasal etkinlikler olduğu vurgulanmış, terör örgütü ile organik ve hiyerarşik bir bağ kurulamadığı için ceza hukuku kapsamında suç unsuru oluşmadığı ifade edilmişti.

Bu Karar, Bugün Halen Sürmekte Olan Davalar İçin EMSAL NİTELİĞİNDEDİR

Ancak bu açık ve net beraat kararına rağmen, aradan geçen yıllara karşın HDK halen yargılamalarda ve idari işlemlerde “suç örgütü” ya da “terörle iltisaklı yapılanma” olarak gösterilmekte; bu temelsiz iddialar üzerinden yeni mağduriyetler üretilmektedir.

31 Temmuz 2025’te İstanbul’da görülecek HDK davası ve KHK ile ihraç edilen çok sayıda kamu emekçisinin HDK ile ilişkilendirilerek göreve iade taleplerinin reddi bu çarpıklığın en güncel örnekleri arasında yer almaktadır.

KHK MAĞDURLARI HAKKINDAKİ RED KARARLARI HUKUKSUZDUR

Kamuoyunun yakından bildiği üzere, KHK ile ihraç edilen çok sayıda KESK üyesi kamu emekçisi, sendikal faaliyetleri ya da HDK platformundaki meşru katılımları nedeniyle görevlerine iade edilmemektedir.

Ancak 2018 yılında kesinleşen HDK Adana beraat kararı, HDK'nin bir suç örgütü olmadığı yönünde güçlü bir yargı içtihadı oluşturmuştur. Bu karar, HDK'nin faaliyetlerinin demokratik çerçevede kaldığını, yapılan açıklamalar, mitingler ve forumların anayasal haklar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Dolayısıyla, bugün hâlâ HDK üyeliği ya da etkinliklerine katılım gerekçe gösterilerek iade taleplerinin reddi, açık bir hak ihlali ve yargı kararlarına aykırı uygulama anlamına gelmektedir.

MAHKEME GEREKÇESİ: “SİYASAL FAALİYETLER, ÖRGÜT ÜYELİĞİNE DELİL OLAMAZ”

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi kararında, HDK’nin:

  • Toplumsal muhalefet yürütme amacı taşıdığı,

  • Ana dilde eğitim, kültürel haklar ve yerel demokrasi gibi konularda siyasal talepler ifade ettiği,

  • Etkinliklerinin örgütsel hiyerarşi ve şiddet çağrısı içermediği,

  • Sanıkların eylemlerinin yalnızca siyasal ve sendikal alanla sınırlı olduğu

hususları net biçimde ortaya konmuştur.

Bu kapsamda mahkeme, “örgüte yalnızca sempati duymak, yayınlarını okumak ya da aynı talepleri savunmak, örgüt üyeliği suçu için yeterli değildir” ifadelerine yer vererek, Türkiye hukuk sisteminde uzun süredir tartışmalı olan “iltisak” ve “irtibat” kavramlarının hukuki zemin olmadan suç isnadına gerekçe yapılamayacağını vurgulamıştır.

ÇAĞRIMIZDIR: HDK ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN YARGILAMALAR VE KAMU DIŞLAMALARI DERHÂL SON BULMALIDIR

2018 tarihli Adana beraat kararının açık ve emsal niteliği taşıyan içeriğine rağmen, halen HDK’nin “örtülü örgütlenme” ya da “terör faaliyetlerinin uzantısı” gibi kavramlarla yargılamalara konu edilmesi, ciddi bir hukuk güvenliği sorunudur.

Bu hukuksuzlukların sürdürülmesi sadece bireysel mağduriyetleri derinleştirmemekte, aynı zamanda Türkiye’nin yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü alanında uluslararası yükümlülüklerini de ihlal etmektedir.

Başta HDK İstanbul davası olmak üzere, HDK temelli yürütülen tüm yargılamaların, Adana davasında verilen beraat kararı ışığında yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Ayrıca, HDK faaliyetleri gerekçe gösterilerek görevlerine iade edilmeyen KHK’lı kamu emekçilerinin dosyalarının da bu karar doğrultusunda yeniden ele alınması gerekmektedir.

Adaletin Yolu, Delilden Geçer. Düşünce ve Örgütlenme Özgürlüğü Suç Değildir.

Ekran Görüntüsü 2025 07 24 151142

“Gazetecilik Suç Değildir!”: Ercüment Akdeniz 31 Temmuz’da İlk Kez Hakim Karşısına Çıkacak

Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 21 Şubat 2025’te tutuklanan gazeteci ve İlke TV yorumcusu Ercüment Akdeniz, 31 Temmuz Çarşamba günü saat 11.00’de İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıkacak. Akdeniz ile birlikte aynı dosyada tutuklu bulunan dört kişi daha yargılanacak.

Göç ve Mültecilik Alanında Uzman, Beş Kitap Yazarı

Göç, mültecilik, işgücü piyasası ve kent siyaseti üzerine yaptığı haberler, yorumlar ve araştırmalarla dikkat çeken Akdeniz, Türkiye’de bu alandaki en üretken gazetecilerden biri olarak tanınıyor.
Bugüne kadar beş kitabı yayımlandı:

  • Suriye Savaşı’nın Gölgesinde Mülteci İşçiler (2014),
  • Sığınamayanlar,
  • En Güzel Şarkı,
  • 8. Kıta,
  • ve son olarak Göç ve Belediyeler: İktidar ve Muhalefet Perspektifleri (2024).

Aynı zamanda İlke TV’de yayımlanan “Güncel Yorum” ve “Medya Zamanı” programlarında da yorumculuk yapıyordu.

Soruşturma: HDK’ye Yönelik Geniş Çaplı Operasyon

18 Şubat 2025’te HDK’ye yönelik açılan soruşturma kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında Ercüment Akdeniz’in de bulunduğu 60 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. 10 ilde düzenlenen operasyonlarda 52 kişi gözaltına alınırken, 21 Şubat’ta 30 kişi tutuklandı.
Akdeniz hakkında "örgüt üyeliği" iddiasıyla soruşturma yürütüldü; 13 kişi ev hapsine, 7 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Akdeniz’in tutukluluğuna yapılan tüm itirazlar reddedildi.

Gazetecilik Faaliyetleri Suç Sayıldı

6 Mayıs 2025’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Akdeniz’in gazetecilik faaliyetleri, yaptığı haberler, katıldığı basın açıklamaları ve röportajlar suçlama konusu yapıldı. Savcılık, Akdeniz’in bu faaliyetlerini Türk Ceza Kanunu’nun 314/2. maddesi uyarınca “silahlı terör örgütü üyeliği” olarak değerlendirdi ve ağır ceza talep etti.

Akdeniz’in avukatı, iddianamenin delilsiz ve soyut iddialara dayandığını, gazetecilik mesleğinin kriminalize edildiğini vurguladı. Savcılığın suçlamaları ifade ve basın özgürlüğüne açık bir müdahale olarak değerlendirdi.

“Kapıyı Açabileceğimi Söyledim, Levye ile Zorladılar”

Ercüment Akdeniz, gözaltı sürecinde yaşadıklarını gazeteci Murat Sabuncu’ya anlattı. Polislerin evinin kapısını anahtarla açabileceğini belirtmesine rağmen, kapının levyeye benzer bir cisimle zorlandığını ve saatlerce polis aracında bekletildiğini aktardı.

Beştaş: “Bu Dava Çökmüştür”

HDP’li siyasetçi Meral Danış Beştaş, soruşturmanın zamanlamasına ve kapsamına dikkat çekerek şu açıklamayı yaptı:

“HDK yıllardır kamuoyunda faaliyet yürüten, toplumsal mücadeleye açık bir platformdur. Birdenbire ‘suç örgütü’ ilan edilmesi hukuka da akla da aykırıdır. Bu operasyon Türkiye’nin barış ve demokratik çözüm arayışını doğrudan hedef alıyor. HDK’nin kent uzlaşısı yaptığı söyleniyor, ama bu CHP ve HDP tarafından kabul edilen bir stratejidir. Dolayısıyla bu dava çöktü.”

Emsal Ortada, Hukuksuzluk Sürmesin: HDK Davaları Düşürülsün!

Barış görüşmelerinin sürdüğü, Meclis'te çözüm komisyonlarının kurulduğu ve demokratikleşme adımlarının atıldığı bir dönemde, 15 Ekim 2011’de kurulan HDK, toplumsal barış ve demokratik siyaset zemininde önemli bir rol üstlenmiştir.

2018’de sonuçlanan Adana davasında verilen beraat kararı, HDK’nin yasal ve meşru bir platform olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
Bu emsal karara rağmen devam eden yargılamalar, hukuku değil siyaseti cezalandırmaktadır.

HDK davaları son bulsun, KESK’li KHK’lılar işlerine iade edilsin!

Duruşma: 31 Temmuz 2025, Çarşamba
Saat: 11.00
Yer: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Çağlayan Adliyesi