KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri, bu ülkenin barış mücadelesinin birer öznesidir. Onların maruz kaldığı adaletsizlik sistematik bir toplumsal yaradır.

KHK Adaletsizliğine Karşı Ortak Mücadele: Barış ve Demokrasi İçin Bir Yol Haritası

Türkiye, barış ve demokratikleşme umutlarının yeniden yeşerdiği kritik bir süreçten geçmektedir. Ancak bu umutların kalıcı hale gelmesi, geçmişin ağır adaletsizlikleriyle yüzleşmek ve özellikle Olağanüstü Hal (OHAL) Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) ile hukuksuz biçimde ihraç edilen kamu emekçilerinin görevlerine iadesiyle mümkündür. Barış için mücadele eden arkadaşlarımızın görevlerine dönmesi, Türkiye’de demokratikleşmenin ve barışın toplumsallaşmasının ön koşuludur. Kürt sorunu dahil tüm toplumsal meselelerin çözümü, demokratik bir Türkiye’nin inşasından geçmektedir.

KHK meselesi, yüz binlerce insanın uğradığı haksızlıklar nedeniyle ciddi bir sorun olup, çözülmeden ülkeye barış ve demokrasinin tam anlamıyla gelmiş sayılmayacağı açıktır. Bu, sadece bireysel bir hak mücadelesi değil, aynı zamanda barışın, eşitliğin, toplumsal adaletin mücadelesidir. İhraç edilen emekçiler, sadece birer birey değil; bu halkın vicdanıdır. KHK’lerle yapılan ihraçlar, bir yargı süreci olmaktan ziyade, açıkça bir siyasal tasfiye operasyonu niteliğindedir. KESK’li ihraçlar yalnız değildir. Siyasi saiklerle gerçekleştirilen bu ihraçlar, halkın örgütlü mücadelesini hedef almıştır. Barışın sesi susturulmak istenmektedir.

Anayasa Mahkemesi ve diğer mahkemelerin kararlarının dahi uygulanmaması, hukukun üstünlüğü ilkesinin ciddi şekilde zedelendiğini göstermektedir. 9 yılı aşkın süredir devam eden KHK uygulamaları, yargı kararı olmadan yüz binlerce insanın mesleklerinden, sosyal güvencelerinden, temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmasıyla derin bir toplumsal travmaya dönüşmüştür. Bu durum sadece bireysel hak kayıpları değil, aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin zedelenmesidir.

Bugün hâlâ on binlerce yurttaş, AİHM ve AYM kararlarına rağmen kamu görevine dönememekte, özel sektörde çalışmaları fiilen engellenmekte, pasaportları iptal edilmekte, temel haklara erişimleri kısıtlanmaktadır. Bu tablo, hukuk devletine, demokrasiye ve toplumsal barışa zarar vermektedir.

KHK Uygulamalarına Yönelik Temel Talepler

KHK ile yaşanan haksızlıkların giderilmesi için atılması gereken somut adımlar ve kapsamlı talepler tüm demokratik kamuoyu için bir yol haritası niteliğindedir:

  • KHK’ların tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesi.
  • Adil yargılama hakkının yeniden tanınması.
  • “İltisak” ve “irtibat” gibi tanımsız kavramlara son verilmesi.
  • Beraat ve takipsizlik almış KHK’lıların görevlerine iadesi.
  • AYM, AİHM gibi yüksek yargı kararlarının eksiksiz uygulanması.
  • Görüşülmesi muhtemel infaz/af düzenlemelerinin herkes için ayrımsız uygulanması yönünde inisiyatif alınması.
  • KHK’lılara yönelik ötekileştirme, ayrımcılık ve dışlanmanın sona erdirilmesi.

TBMM Bünyesindeki "Çözüm Komisyonu"na Düşen Görevler

25 Temmuz 2025’te TBMM bünyesinde kurulan 51 üyeli “Çözüm Komisyonu”na büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bu komisyondan beklenti şudur: KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin yaşadığı hak kayıpları komisyonun gündemine alınmalı ve bu konu, toplumsal çözüm sürecinin temel başlıklarından biri olmalıdır. Güney Afrika, Kuzey İrlanda, Kolombiya gibi ülkelerin deneyimleri, kapsayıcılığı olmayan hiçbir sürecin kalıcı barış sağlayamayacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu komisyon, barışın ve adaletin inandırıcılığını sağlamak adına KHK uygulamalarından kaynaklı adaletsizliğe karşı ortak iradeyi göstermelidir.

KHK'lılar İçin Yol Haritası: Tartışmalar ve Güncel Öneriler

KHK’lıların göreve iadesi mücadelesi, hem merkezi hem de yerel düzeyde, tüm toplum kesimlerinin ortak meselesi olarak ele alınmalıdır. Bu mücadeleyi görünür, etkili ve sonuç alıcı bir hatta taşımak, KESK, TBMM'deki tüm siyasi partiler ve demokratik kamuoyunun görevidir.

A. Siyasi Partilere Yönelik Stratejiler ve Hukuksal Girişimler:

  • KHK’lıların Durumunun Önceliklendirilmesi: Barış ve demokratik dönüşüm sürecinde KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin durumu, Mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler tarafından temel gündemlerden biri olarak ele alınması gerekmektedir.
  • Meclis Gündemi ve Milletvekillerinin Rolü: TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin, KHK meselesini grup toplantılarında ve Meclis kürsüsünde daha fazla gündeme taşıması, milletvekillerinin ise KHK’lıların hukuki, sosyal ve siyasi mücadelelerine aktif destek sunması gerekmektedir.
  • Sahadan Gelen Taleplere Duyarlılık ve Ayrıştırma: Sendikal mücadele yürüten KESK’li KHK’lıların, farklı gerekçelerle ihraç edilenlerle aynılaştırılmasının kabul edilemez olduğu, bu durumun hem haksızlık algısını bulanıklaştırdığı hem de barış mücadelesinin toplumsal meşruiyetine zarar verdiği ortadadır. Tüm siyasi partilerin bu gerçekliği dikkate alarak hareket etmesi önemlidir. Bu bağlamda, KESK’li KHK’lılarla özel toplantılar yapılması, sürecin bu yapıların birikimiyle şekillendirilmesi gerekmektedir.
  • Ayrım Gözetmeme İlkesinin Hatırlatılması: “Her sorun önemli ama bazıları daha önemsizdir” yaklaşımı kabul edilemez. KHK’lıların yaşadığı haksızlıklar, diğer toplumsal sorunların önüne geçmeden ama asla gerisine de itilmeden ele alınmalıdır.
  • Hukuksal ve Diplomatik Girişimler: Mecliste grubu bulunan tüm partilerle görüşmeler yapılmalı, randevular alınmalı. TBMM’ye kapsamlı bir KHK raporu sunularak Meclis araştırması talep edilmelidir. Ayrıca, siyasi partiler yürüttükleri diplomatik görüşmeleri KHK konusu için uygun bir gündem haline getirmeli, Ankara’da bir KHK masası oluşturarak Adalet Bakanlığı ve bürokrasi ile görüşmeler gerçekleştirmelidir. Anayasa Mahkemesi, Danıştay, TBMM ve Adalet Bakanlığı önünde kitlesel basın açıklamaları düzenlenmelidir.

B. KESK'e Yönelik Öneriler:

  • Ulusal ve Uluslararası Lobi Faaliyetlerinin Güçlendirilmesi: KESK, KHK’lılar meselesini yalnızca yerel değil, uluslararası sendikal ağlarda da daha görünür kılmalı, Avrupa Parlamentosu ve ILO gibi mekanizmalarla ilişkilerini canlandırmalıdır.
  • Eylemlerin Yönü: Sembolik açıklamaların ötesine geçilmeli, eylemlilikler doğrudan Meclis ve ilgili bakanlıklar önünde düzenlenmelidir.
  • Hukuki Durumların Haritalanması: KHK’lıların hukuksal süreçlerinin ayrıntılı bir dökümü çıkarılmalı, dava sayıları, kazanılan ve bekleyen davaların analizleri paylaşılmalıdır. Hukuki kararların bölgeler ve iller düzeyindeki dengesizliği analiz edilmeli, hukukun istisnai halinin etkin deşifrasyonu yapılmalıdır.
  • İç Bütünlük ve Komisyonlar: KESK, ihraç edilen üyelerini örgütsel bütünlüğün temel parçası olarak görmeli, onları yalnızlaştıran değil kapsayan politikalar geliştirmelidir. KHK’lılara özel komisyonlar kurulmalı; bu yapı koordineli çalışarak merkezi bir mücadele hattı oluşturmalıdır.
  • Merkezi Görüşme Komisyonu: KESK çatısı altında her bölgeden temsilcilerin olduğu bir komisyonun çalışmaları yürütmesi, merkezi görüşmeleri organize etmesi ve KESK'in kurumsal çalışmalarını desteklemesi önemlidir.

C. Ortak Mücadele ve Kamuoyu Çalışmaları:

  • Yerel Düzeyde Örgütlenme ve Dayanışma: Her ilde yerel KESK komisyonları kurulmalı. Yerel siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleriyle bilgilendirme ve destek ziyaretleri yapılmalı. KHK meselesi gündemlerine taşınmalıdır.
  • Eylem ve Kampanyalar: Bölgesel yürüyüşler başlatılarak Ankara’da sonlanacak bir büyük yürüyüş organize edilmelidir.
  • İletişim ve Kamuoyu Çalışmaları: Sosyal medya üzerinden sürekli ve planlı kampanyalar yürütülmeli; #KHKAdaleti ve #Göreveİade gibi etiketlerle bilinirlik artırılmalı. KHK’lilerle röportajlar yapılarak ulusal ve yerel medyada yayımlanmalı, hukuki ve insani raporlar hazırlanmalıdır.
  • Dayanışma ve Koordinasyon: Tüm illerde KESK’li KHK’lıları kapsayan dijital iletişim grupları (WhatsApp, Telegram) kurulmalı ve aktif hâle getirilmelidir.
  • Barış Süreciyle Bağ Kurmak: KHK’lıların göreve iadesi, toplumsal barışın inşasının ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmalı. Özellikle barış talebini savunduğu için ihraç edilen akademisyenlerin durumu özel olarak vurgulanmalı ve kamuoyuna anlatılmalıdır. Barışçıl talebin “vicdan ve meşruiyet” temelinde ifade edilmesi sağlanmalıdır.
  • Uluslararası Destek Arayışı: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları vurgulanmalı, uluslararası sendikal yapılar ve insan hakları kuruluşlarıyla doğrudan temas kurulmalıdır.

Normalleşmeyeceğiz, Alışmayacağız, Susmayacağız!

KHK ile ihraç edilen kamu emekçileri, bu ülkenin barış mücadelesinin birer öznesidir. Onların maruz kaldığı adaletsizlik yalnızca bireysel değil, sistematik bir toplumsal yaradır. Barışın konuşulduğu bir dönemde, bu yaranın sarılması ertelenemez bir sorumluluktur. Sessiz kalındıkça bu hukuksuzluk normalleşiyor. Ancak, bizler normalleşmeyeceğiz, alışmayacağız ve susmayacağız. Görevimize onurumuzla dönmek ve bu ülkenin geleceğini yeniden kurmak için hep birlikte mücadele edeceğiz.

KESK’li İhraçlar Onurumuzdur! KHK’ler Gidecek, Biz Kalacağız!